Yeşiller Partisi Milletvekili Kahurangi Carter, Osmanlıdan, Hollandalılara geçen Lale’nin, misafirperverlik ve cömertliğin sembolü olduğunu belirterek; “Bu geceki misafirperverlik ve cömertliği, Fethullah Gülen’in öğretilerinden çıkarabileceğimiz bir ders.” dedi.
Adaların İncisi Vakfı’nın (Pearl of the Islands Vakfı) Yeni Zelanda’da, 17 ayrı noktada açtığı iftar sofralarıyla 3 bin kişiyi ağırladı. Vakfın Yeni Zelanda Parlamentosu’nda, PIF’in 16. Dostluk ve Diyalog İftar yemeği gerçekleştirildi. Bu yıl, Wellington Parlamento binasında gerçekleştirilen ’16. Geleneksel Dostluk ve Diyalog İftarı’na, Yeni Zelanda’nın Aileden Sorumlu Bakanı Karen Chhour, 10’dan fazla Milletvekili, Emniyet Müdürü Rakesh Sharanund Naidoo, Belediye Başkanları, Ulema Konseyi Başkanı Şeyh Mohammad Amir, Irk İlişkileri Komiseri Dr. Melissa Derby, akademisyenler ile çeşitli partilerin yöneticilerinden oluşan 90 kişilik seçkin davetli katıldı.
Gazeteci Paula Penfold’un sunuculuğunu üstlendiği gece, Adaların İncisi Vakfı’nın (PIF) Toplum İlişkileri Koordinatörü Adem Söylemez’in Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Adaların İncisi Vakfı Başkanı Prof. Dr.Faruk Ballı, yaptığı konuşmada Ramazan ayının dayanışma ve merhamet ayı olduğunu ve dostlarla bir araya gelindiğini söyledi. Gecede konuşan parlamenterler, ev sahibi Hizmet Hareketi Gönülleri’ne teşekkür etti. Ramazan ayı boyunca 17 farklı noktada, Yeni Zelanda toplumunun farklı kesimlerinin iftar sofralarında ağırlandığını belirten Başkan Ballı, bu organizasyonların sadece birer yemek daveti olmadığını, aynı zamanda barış ve kardeşliği pekiştiren, toplumlar arası diyaloğu artıran önemli etkinlikler olduğunun altını çizdi.
GERÇEK MANADA COMERTLİĞİ GÜLEN’İN ÖĞRETİLERİNDEN ALABİLİRİZ:
Geleneksel hale gelen iftar programların Yeni Zelanda’nın çok kültürlülük yapısına yaptığı katkıların önemine işaret eden, Yeşiller Partisi Milletvekili Kahurangi Carter, Christchurch’teki Al Noor Camii’ne yürüme mesafesinde yakın yaşadığını, Müslüman toplumuyla çok kardeşane bir ilişki içinde olduğunu söyledi. Milletvekili Cartner konuşmasının devamında Lale’nin misafirperverlik ve cömertlik sembolü olduğunu belirterek şunları söyledi: “Lale, İslam halkının derin, misafirperverliği ve cömertliğinin bir sembolüdür. Bunu burada bu akşam öğrendim. Osmanlı döneminde de Türkiye halkından Hollandalı’lara bir hediye olduğunu öğrendim. Bu güzel hediye olan laleden oluşan hediye, bugün bize de verildi. Ayrıca bu gece, Fethullah Gülen hakkında da bilgi edindik. İzlediğimiz videoda ve yapılan konuşmalarda beni etkileyen şey, onun bir öğretmen, bir bilim insanı ve inançlı bir din adamı olmasıydı. Ancak en iyi öğretmenler gibi, aslında en iyi öğrenci de oydu çünkü öğrenmeye derin bir tutkusu vardı. Her şeyin birbirine bağlılığı, bana göre bir Tao Maori dünya görüşü gibi. Derin bir bağlılık. Ve oradan alabileceğimiz derslerin şunlar olduğunu düşünüyorum. Hadi devam edelim ve öğrenmeye devam edelim ve Hristiyanlık, İslam inancı, Yahudilik ve farklılıklarımız aracılığıyla sahip olduğumuz benzerlikleri görmeye devam edelim. Ve bence bu, bu geceki misafirperverlik ve cömertlikten ve ayrıca Fethullah Gülen’in öğretilerinden alabileceğimiz bir ders. Onu anlatan bu özel dergiyi yanımda götüreceğim, daha fazlasını öğreneceğim”. dedi.
PROF. PRATT: HOŞGÖRÜ VE DİYALOĞA İŞARET ETTİ:
Waikato Üniversitesi Din Araştırmaları Bölümü Profesörlerinden Douglas Pratt, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin hoşgörü ve diyalog konusundaki katkılarına dikkat çekti. Gülen’in, ‘Toplum hoşgörüyü ayakta tutmalıdır’ görüşünü savunduğuna işaret eden Douglas Pratt, hoşgörünün, “sevmediğimiz ya da kabul etmek istemediğimiz bir şeye pasif bir şekilde katlanmak” olarak anlaşılmaması gerektiğinin altını çizdi. Gülen’in işaret ettiği hoşgörünün, çok daha aktif ve bilinçli bir duruşu ifade ettiğini belirten Prof. Dr. Pratt; “Bu hoşgörü, toplumlar arası diyaloğun ve etkileşimin temel amacı olan saygılı ve bir arada yaşamı inşa etmeye yönelik bir çabadır. Aslında, bu ilke sadece Müslümanlar için değil, herhangi bir dine mensup olan veya olmayan herkes için geçerlidir.” diye konuştu.
SİZLER SAYESİNDE DÜNYADA DAHA DİK DURUYORUZ:
Emniyet Müdürü Rakesh Sharanund Naidoo, Pearl of the Islands Vakfı’nın, herkesi bir araya getirdiğini söyleyerek; “Sizlerle birlikte olmaktan büyük gurur duyuyorum” dedi. Sadece kendimiz için değil, herkes için elden gelen katkıyı sağlamak için çalışmak gerektiğini belirten Naidoo; “Sizler sayesinde bugün dünyada daha dik durabiliyoruz. Ve her zaman, her yerde, sadece kendimiz için değil, başkaları için de çalışmalıyız. Bu akşam, masanın etrafında birbirinden değerli insanları dinliyoruz. Bizlerin bu güzel iftar programında bir araya gelmesine vesile olan Pearl of the Islands Vakfı’na teşekkür ederim.” dedi.Burak Akif CAN- ZAMAN-Avustralya