15 Temmuz’un en kritik ismi Binbaşı Karaca’nın darbe planını MİT’e 6 ay önce bildirdiği ortaya çıktı. Resmî anlatı çöktü, kumpas şüphesi derinleşti.
15 Temmuz 2016’da yaşanan ve “darbe girişimi” olarak tanımlanan olayın 9. yıldönümünde ortaya çıkan yeni bir bilgi, bugüne kadar kamuoyuna sunulan resmî söylemi kökünden sarsacak nitelikte.
TR724 yazarı Adem Yavuz Aslan’ın ulaştığı belgelere göre, Kara Havacılık Okulu’nda görevli Binbaşı Osman Karaca’nın, darbe günü saat 14.20’de MİT’e yaptığı “ihbar” aslında ilk temas değildi. Asıl temas, 2015’in son günlerinde veya 2016’nın başında, elinde bir CD ile MİT yerleşkesine gitmesiyle başlamış.
Karaca bu CD’de, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın bazı subaylara “harekât planı hazırlattığını” ve bir darbe süreci yürüttüğünü iddia ediyordu. Görüşme tutanak altına alındı, kamera kaydına alındı ve CD MİT’e teslim edildi.
RESMÎ ANLATIYA GÖRE “VATANSEVER” BİR SUBAYDI
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve iktidarın yıllardır sürdürdüğü resmî anlatıya göre, “vatansever bir subay” olan Binbaşı Karaca, kendisine verilen yasa dışı görevi içine sindiremeyip MİT’e giderek darbe girişimini ihbar etmişti.
Hikâye şöyle şekillendirilmişti: Karaca’nın ihbarı sonrası MİT Müsteşarı Hakan Fidan Genelkurmay’a gidince panikleyen “darbeciler”, gece yarısı için planladıkları darbeyi erkene aldı ve bu plansızlık darbenin çökmesine neden oldu.
Ancak Tr724’ün ulaştığı yeni bilgiler, bu senaryoyu temelden çürütüyor. Karaca’nın, darbeden 6 ay önce MİT’e giderek üst düzey bir darbe planı ihbar ettiği ve CD teslim ettiği, bu görüşmenin kayıt altına alındığı ifade ediliyor.
NE SAVCI GÖREBİLDİ NE MAHKEME
Bu kadar kritik bir isim olan Karaca’nın adı hiçbir mahkeme dosyasına tanık olarak girmedi. Hiçbir duruşmaya katılmadı, savcı ya da hâkimler tarafından resmî ifadesi alınmadı. Aksine, “ihbarcı kahraman” olarak lanse edilmesi gereken Karaca, önce “Cemaatçi” denilerek KHK ile ordudan atıldı, sonra bu işlem iptal edilerek MİT kadrosuna alındı ve izini tamamen kaybettirdi.
Hatta Ankara Hakimevi’nde dönemin başsavcısı Harun Kodalak ve Savcı Necip Cem İşçimen’in ondan aldığı gayriresmî ifade bile dosyalara konmadı. Her iki savcı da kısa bir süre sonra pasif görevlere atandı.
İFADESİ ALINAMAYAN ‘İHBARCI’ VE KAYIP CD
Kara Havacılık İddianamesi’ni hazırlayan Savcı Alparslan Karabay, Karaca’nın ifadesini almak istediyse de MİT’ten geçit verilmedi. Böylece iddianame, en kritik tanığın ifadesi olmadan hazırlandı. Aynı şekilde TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’na da hiç çıkarılmadı.
Oysa devlet arşiv mantığında hiçbir belge kaybolmaz. Dolayısıyla Karaca’nın MİT’e verdiği CD’nin bir kopyasının hâlâ arşivde olması kuvvetle muhtemel. Görüşmeye tanıklık eden MİT personelinin adil bir mahkeme önünde konuşacağı günler de gelecektir.
CD’DE NE VARDI? AKAR’IN ADI GEÇİYOR
Adem Yavuz Aslan’ın aktardığına göre Karaca, CD’de dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın bizzat darbe planladığını, bazı pilotlara görev dağıtımı yapıldığını ve sürecin kontrolünün Akar’da olduğunu MİT’e bildirdi. Ancak bu bilgi işleme alınmak yerine adeta rafa kaldırıldı. Akar’a yönelik hiçbir işlem yapılmadı; aksine darbe sonrası ödüllendirilerek Milli Savunma Bakanı yapıldı.
Bu detaylar, Akar ile MİT’in süreç boyunca koordineli çalıştığı şüphesini güçlendiriyor. Karaca’nın CD teslimi, “Akar rahatsız, sürece müdahale edebilir” izlenimi oluşturmak için kurgulanan bir mizansen olabilir.
OYUNUN BAŞLAMA DÜDÜĞÜ KARACA’DAN
Karaca’nın 15 Temmuz günü saat 14.20’de “tesadüfen” MİT’e gitmediği, aylar öncesinden MİT ile bağlantılı olduğu anlaşılıyor. Yani resmi anlatıda sunulan ‘ani gelişen ihbar’ senaryosu tamamen çökmüş durumda. Asıl gerçek, Karaca’nın bir MİT elemanı olarak süreçte aktif görev aldığı ve darbe girişimi sürecinin başlatılmasında kilit bir rol oynadığı yönünde.