Malumunuz, CHP lideri Özgür Özel, Kartal mitinginde İstanbul’da bir savcının masasındaki Beyaz Toros maketini görünce küplere bindi. Adının Cahid Cihat Sarı olduğu ileri sürülen bu savcı CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun ifadesine göre, “Ekrem İmamoğlu soruşturmasının başında bulunan savcılardan biriymiş…”
‘Siyasetin etkili bir köpeği’ anlayacağınız…
Ahmet Davutoğlu da Başbakan olduğu dönemde doğu illerine yaptığı bir seyahatte şöyle demişti: “AK Parti iktidardan indirilirse buralarda, beyaz Toros’lar dolaşacak.”
Gözün aydın Sayın Davutoğlu, AKP iktidardan inmediği gibi şimdilerde beyaz Toroslar İstanbul adliyesinde savcıların masalarını süslüyor.
Ankara Kızılcahamam İstişare toplantısından sonra Erdoğan ‘dönemin uygulaması beyaz Toroslar geçmişte kaldı’ dese de siyasete payanda olmaktan zevk alan bir savcı Erdoğan’a rağmen beyaz Toros’u bir tehdit unsuru olarak kör göze sokmaya çalışıyor.
Maalesef hukuk ve adaletin bekçisi olması gereken sevcılar neredeyse son on yıldır beyaz Toros’ların dağda, kırsalda yaptığını mahkeme salonlarında, makam odalarında yapıyor.
Peki nedir bu beyaz Torosların hikayesi?
Beyaz Toroslar, 90’lı yıllarda doğu illerinde, Tansu Çiller döneminin iktidarı ve devletin karanlık operasyonlarında, özellikle JİTEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) gibi gizli yapılar tarafından kullanılan araçlardı. Bu araçlar, halk arasında “ölüm arabası” olarak da anılmış ve korku sembolü haline gelmiş olup bazen korkutma amacıyla, “gözümüz üzerinizde” mesajı vermek için sokaklara park edilirdi.
Ne yazık ki, 1990’lı yıllarda doğu illerinde bir hayalet gibi dolaşan bu araçlara, kar maskeli kişilerce zorla bindirilen yüzlerce kişiden bir daha hiç haber alınamadı. Araca bindirilip haber alınanlar ise yıllar sonra kemiklerine bir yerde rast gelinen isimlerdi.
Zorla kaçırılanların aileleri, yakınlarının bir gün geri geleceği umuduyla bekledi. Hala bugün, Beyoğlu’ndaki Galatasaray Meydanında faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin yakınlarının oluşturduğu “Cumartesi Anneleri” bunlardandır. Faili meçhul cinayetlerinde kayıpları için adalet isteyen bu Cumartesi Anneleri 2025 Mayıs’ında 30 yılı geride bıraktı.
Aslında son dönemde sıklıkla gündeme gelen işkence ve insan kaçırma iddiaları 90’lı yılların “Beyaz Toros’larını hatırlatmaktadır. CHP lideri Özgür Özel’in bunu gündeme getirmiş olması takdire şayan olsa da geç kalmış bir hatırlatma maalesef. Çünkü Tansu Çiller döneminin karanlık sembolü olan bu Beyaz Toroslar, Erdoğan’ın zifiri karanlık rejiminde siyah Transpotur’lara evrildi.Diyeceğim o ki, Beyaz Toroslar ile Siyah Transporterler ikiz evlat gibi…
Son on yıldır Tiran rejiminin direktifleri doğrultusunda, başta Ankara olmak üzere, çeşitli şehirlerde neredeyse sıradanlaştı. Bundan dolayı dikkat çekmek maksadıyla 2021 Mart’ında bu kaçırma olayları kısa bir filim haline getirildi. ‘Siyah Beyaz’ temalı film çeşitli sosyal medya platformlarında gösterildi. Fakat o günlerde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını hapse tıktıran savcının masasında beyaz Toros olmadığı için Özgür Özel bunu hiç umursamadı.
OHAL sürecinde çok sayıda kişi, bu siyah Transpotur’lar ile kaçırıldı. Kaçırılanlardan bir kısmının hala akıbeti bilinmiyor. Sadece 2017 yılında Ankara İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi’ne 13 zorla kaybetme başvurusu yapıldı. Bu 13 kişinin isimleri şöyle: “Önder Asan, Sunay Elmas, Mustafa Özgür Gültekin, Hüseyin Kötüce, Ayhan Oran, Mesut Geçer, Turgut Çapan, Cengiz Usta, Mustafa Özben, Fatih Kılıç, Durmuş Ali Çetin, Cemil Koçak, Murat Okumuş.”
CHP lideri Özel, o savcıya yönelik, “Sen kime ne gösteriyorsun masaya beyaz Toros koyarak? Kimlere savcılık yaptırıyorsunuz, kimlere?” diye sorması elbette yerinde bir muhalefet. Fakat, Ekrem İmamoğlu’nu hapse tıkan savcının masasındaki beyaz Toros’tan önce de kaçırılan onca insanı görmezlikten gelmemeliydi.
MİT, 29 Mart tarihinde Kosova’daki Mehmet Akif Kolejleri’nde çalışan Mustafa Erdem, Yusuf Karabina, Kahraman Demirez, Cihan Özkan, Hasan Hüseyin Günakan ve Adli Tıp çalışanı Prof. Dr. Osman Karakaya isimli altı kişiyi siyah Transportur’la kaçırmıştı.
Ancak o günlerde yılan, CHP’yi ısırmıyordu. Onun için “Bana sokmayan yılan bin yaşasın” dercesine bu kaçırılanlar hiç gündemlerinde yoktu.
Arif Nihat Asya’nın Hz. Muhammed (sav)’i övmek için yazdığı bir Naat vardır. O Naat’ın son kısmında:
“Diller, sayfalar, satırlar
“Ebu Leheb öldü” diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya MUHAMMED;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!”
Sayın Özel, Beyaz Toros’lar şimdilerde siyah Transpotur’lara evrilerek Balkanlar’dan, Orta Asya ve Avrupa’ya kadar kıtalar dolaşıyor. Ama sen sadece İstanbul adliyesindeki savcının tehdit unsuru olarak masasında teşhir ettiğini görüyorsun.
Umarım bir gün Neşet Ertaş gibi; “Kendim ettim kendim buldum” deme durumuna düşmezsiniz.