15 Temmuz’un bir numaralı ismi olmakla suçlanan Akın Öztürk’ün avukatları BM kararını hatırlattı ve adil yargılanma vurgusu yaptı.
Dem Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Youtube kanalındaki yayınına katılan, 15 Temmuz Genelkurmay Çatı Davası’nın bir numaralı sanığı olarak gösterilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk’ün avukatları Dilara Yılmaz ve Özlem Barıner çarpıcı açıklamalarda bulundu. Programda, Öztürk’ün darbe girişimiyle hiçbir bağlantısının olmadığını savunan avukatlar, müvekkillerine kumpas kurulduğunu ve yargılama sürecinde ciddi hukuksuzluklar yaşandığını iddia etti. Birleşmiş Milletler’in (BM) Öztürk’ün masumiyetine hükmeden kararına da vurgu yapılan programda, Öztürk’ün mahkemedeki ifadeleri ve Hulusi Akar ile Yaşar Güler’e yönelik çağrıları öne çıktı.
Programda, Gergerlioğlu’nun da duruşmalara katılarak bizzat takip ettiği Genelkurmay Çatı Davası’nda Akın Öztürk’ün 9 yıl sonra yaptığı savunmalar ele alındı. Öztürk, mahkemede, “Darbeyle hiçbir ilgim yok, bırakın bir numara olmayı, darbeci bile değilim” diyerek suçlamaları reddetti. Öztürk, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’e meydan okuyarak, “Sabaha kadar birlikteydik, ben vatan haini ilan edildim, Hulusi Akar kahraman oldu. Bu nasıl oluyor? Gelin mahkemeye gerçekleri anlatın” çağrısında bulundu. Öztürk, 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’nde darbecileri vazgeçirmek için Akar’ın emirleri doğrultusunda hareket ettiğini, ancak peşin hükümlü bir şekilde suçlu ilan edildiğini belirtti.
Avukat Özlem Barıner, Öztürk’ün 9 yıl boyunca aynı savunmayı yaptığını vurgulayarak, “Müvekkilimiz en başından beri aynı şeyi söylüyor: Darbeyi planlamadım, içinde olmadım, aksine önlemek için Akıncı Üssü’ne gittim. Hulusi Akar’ın ilk savcılık ifadesinde de bu doğrulanıyor” dedi. Barıner, Öztürk’ün Akıncı Üssü’ne Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın talimatıyla gittiğini ve orada Akar’la birlikte darbecileri ikna etmeye çalıştığını ifade etti.
BM KARARI: AKIN ÖZTÜRK MASUM, DERHAL TAHLİYE EDİLMELİ
Avukat Dilara Yılmaz, Öztürk’ün dosyasının “bomboş” olduğunu ve hiçbir somut delile dayanmadığını belirtti. BM Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu’na yaptıkları başvurunun sonucunda, Şubat 2025’te Öztürk’ün masumiyetine karar verildiğini ve derhal tahliye edilmesi gerektiğinin hükmedildiğini açıkladı. Yılmaz, “BM, Akın Öztürk’ün özgürlüğünden yoksun bırakılmasının hiçbir geçerli delile dayanmadığını ve yargılama sürecinin adil olmadığını tespit etti. Bu karar, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası insan hakları sözleşmeleri gereği bağlayıcıdır” dedi. Kararda, Öztürk’ün mağduriyetine sebep olanların soruşturulması ve tazminat ödenmesi de talep edildi.Yılmaz, Öztürk’ün dosyasındaki adil yargılanma hakkı ihlallerine de dikkat çekti. Hulusi Akar ve Yaşar Güler’in sanıklar huzurunda tanık olarak dinlenmediğini, kritik kamera görüntülerinin avukatlara verilmediğini ve lehe delillerin yok sayıldığını belirtti. Ayrıca, yargılama sürecinde 151 sanığın işkence ve kötü muamele iddiasında bulunduğunu, ancak bu iddiaların mahkemece araştırılmadığını vurguladı.
İŞKENCE İDDİALARI VE MEDYAYA ELEŞTİRİ
Avukatlar, Öztürk’ün gözaltı sürecinde ağır işkencelere maruz kaldığını, palaskayla dövüldüğünü, kulağının patladığını ve kanlar içinde kaldığını ifade etti. Barıner, işkence iddialarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptıkları suç duyurusunun takipsizlikle sonuçlandığını ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını belirtti. Öztürk’ün işkenceye rağmen ilk ifadesinden itibaren tutarlı bir şekilde masumiyetini savunduğu vurgulandı.
Avukatlar, medyanın Öztürk’ün suçluluğuna dair haberlere geniş yer verirken, BM’nin masumiyet kararını yeterince duyurmadığını eleştirdi. Yılmaz, “Medya, Öztürk’ün işkencesini, mal varlığı iddialarını ve cezalarını haber yaptı, ama BM’nin derhal tahliye kararını görmezden geldi. Bu, basın etiği açısından sorgulanmalı” dedi.
“HULUSİ AKAR VE YAŞAR GÜLER MAHKEMEYE GELMELİ”
Avukatlar, Hulusi Akar ve Yaşar Güler’in mahkemeye gelerek 15 Temmuz gecesine ilişkin gerçekleri açıklaması gerektiğini yineledi. Barıner, “Hulusi Akar’ın savcılık ifadesinde Öztürk’ün darbecileri ikna için uğraştığını söylediği açık. Ancak mahkemeye gelip bu gerçeği anlatmadılar. Bu, adil yargılanma hakkının ihlalidir” dedi. Öztürk’ün 16 Temmuz 2016’da darbe karşıtı toplantılara katıldığı, evine makam arabasıyla gittiği ve suçüstü bir durum olmadan gözaltına alındığı belirtildi.
ROBOSKİ İDDİALARI VE PAZARLIK SUÇLAMALARINA YANIT
Programda, Öztürk’ün Roboski katliamıyla ilgili “Emri kimin verdiğini biliyorum, zamanı gelince açıklarım” şeklindeki beyanları da gündeme geldi. Avukat Barıner, Öztürk’ün 2011-2013 yıllarında İzmir’de Hava Eğitim Komutanlığı yaptığını ve Roboski olayında sorumluluğu bulunmadığını belirtti. Öztürk’ün bu beyanının pazarlık amaçlı değil, 9 yıllık haksızlıklara duyduğu öfkenin bir yansıması olduğunu vurguladı. Barıner, “Akın Öztürk pazarlık yapacak olsaydı, işkence gördüğü anda yapardı. Onun tek derdi hakikatin ortaya çıkması” dedi.
DAVUTOĞLU’NUN AÇIKLAMALARI VE KAMUOYUNA ÇAĞRI
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir programda, “İki kişi sabaha kadar birlikteyse, ya ikisi de kahramandır ya da ikisi de vatan hainidir” diyerek Öztürk’ün suçlamalarına dolaylı destek verdiği belirtildi. Avukatlar, Davutoğlu’nun bu sözlerinin Öztürk’ün masumiyetini desteklediğini ifade etti.
Gergerlioğlu, programın sonunda, “BM’nin açık ve net kararları var. Dosyaları inceledim, güçlü itirazlar söz konusu. Medyanın ezbercilik yapmadan bu konuya eğilmesi gerekiyor” diyerek kamuoyunu ve medyayı konuyu takip etmeye çağırdı. Genelkurmay Çatı Davası’nın bir sonraki duruşmasının 17 Eylül 2025’te Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüleceği belirtilerek, ilgililerin davayı takip etmesi gerektiği vurgulandı.