North American University’de Öğretim Üyesi olan emekli Polis Müdürü Dr. Mustafa Dönmez, son zamanlarda sık rastlanan Hollywood yıldızlarının evlerinin soyulmasının nedenlerini bundan 14 yıl önce yaptığı bilimsel bir araştırmayla açıkladı.
![]()
ABD, Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinde ünlülerin ev ve işyerlerinde artış kaydeden evden hırsızlıkların artık tehlikeli bir noktaya ulaştığı belirtildi. Bu tür suçlar birçokları tarafından her ne kadar sadece “maddi kayıp” olarak görülse de, aslında onların insanların güvenlik duygusunu ciddi şekilde sarstığına dikkat çeken Dr. Dönmez, söz konusu suçun ailelerin öfkesine neden olduğunu söyledi.
Dr. Dönmez, özellikle Hollywood yıldızlarının lüks evlerinin oldukça değerli eşyalar nedeniyle hırsızların hedefi haline geldiğine işaret etti ve şöyle dedi: “Nicole Kidman ve Keith Urban’ın Los Angeles’taki malikanesi, 14 Şubat 2025’te bir hırsızlık girişimine uğradı. Olay sırasında evde kimse olmadığı için hırsızlar camı kırarak içeri girdi. Olay sonrası ne kadar para veya nelerin çalındığına dair bir açıklama yapılmadı. Tabii ki, bu olay, ünlülerin başına gelen tek vaka değil. Geçmişte de birçok yıldız benzeri sorunla karşı karşıya kaldı. Örneğin, Keanu Reeves’in evi 2023’te üçüncü kez soyuldu ve bu hırsızlıkların birinde 9 bin dolar değerindeki saati çalındı. Rita Ora’nın Londra’daki evinden 200 bin sterlin değerinde mücevher çalındığı sırada kendisi evde uyuyordu. Bunun yanında Simon Cowell’in evde uyuduğu sırada evine dadanan hırsızlar, 1 milyon sterlin değerinde saat ve mücevheri çaldılar.”
![]()
Ünlüler hırsızların hedefinde
Son yıllarda benzer vakaların saymakla bitmediğine dikkat çeken Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesela Mariah Carey’nin Los Angeles’taki evinden 50 bin dolar değerinde çanta ve güneş gözlüğü çalındı. Alanis Morissette’in kasasını soyanlar, onun 2 milyon dolar değerindeki eşyasını çaldılar. Ve bu olaylar bize gösteriyor ki, ünlüler büyük bir güvenlik endişesi yaşıyorlar.”
Dönmez, evden hırsızlık vakalarına 14 yıl önce yaptığı bilimsel araştırmayla ışık tuttu
Yaşanan gelişmeleri ve hırsızlıkların nasıl önüne geçilebileceğiyle ilgili ise; 14 yıl önce Türkiye’de gerçekleştirdiği bilimsel çalışmasını referans göstererek dikkat çeken Dr. Mustafa Dönmez, Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün yıllarca topladığı verileri dikkatlice incelediğini söyledi ve ekledi: “Söz konusu bilimsel çalışmamla Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün yıllar boyunca topladığı binlerce suç verisini inceledim ve hırsızlıkların ardındaki dinamikleri ortaya koymuş oldum. Ortaya çıkan sonuçlar oldukça ilginç çünkü bu suçun yaygınlığı yalnızca ‘fırsat’ ya da ‘çevre’yle değil, en çok da ‘failin özellikleriyle’ bağlantılı.”
Dünyada hırsızlık vakalarının ama özellikle konuttan hırsızlıkların en yaygın suçlardan biri olduğunu kaydeden Dönmez, ABD’de bu yüzden hayatın artık çekilemez bir noktaya geldiğine işaret etti. Dönmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesela Avrupa’da ve özellikle İngiltere ve Galler’de suçların önemli bir kısmını evden hırsızlık oluşturuyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre hırsızlığa uğrayanların yüzde 40’ı olaydan sonra uzun süre korku ve öfke yaşıyor ve mağdurların çoğu da yaşadığı talihsiz olay sonrası uykusuzluk ve güvensizlikle baş etmek zorunda kalıyor.
Türkiye’de de tablo bundan farklı değil. Emniyet Teşkilatı verilerine göre Türkiye’de 2006 yılında yaklaşık 90 bin konuttan hırsızlık vakası kayıtlara geçti. Ve bu rakam tüm hırsızlık olaylarının dörtte birine denk geliyor. Ancak uzmanlara göre bu resmi rakamlar bile gerçeğin tamamını yansıtmıyor çünkü birçok hırsızlık vakası polise bildirilmeden geçiştiriliyor. Ayrıca bazı mağdurlar ‘nasıl olsa bulunmaz’ diyerek adli mercilere şikâyet etmiyor, bazıları da küçük kayıpları önemsemiyor. Sonuçta gerçek boyut olduğundan daha küçük görünüyor. Oysa işin ekonomik yükü kadar psikolojik yükü de ağır.”
![]()
Sadece Bursa’da 20 bin suç dosyası var:
Yazdığı doktora tezinin içeriğine dikkat çeken Dr. Dönmez, 1993–2009 yılları arasında Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün topladığı 20 bine yakın evden hırsızlık verisini incelediğini ve söz konusu tezinin üç ana sacayağı üzerinde oturtulduğunu söyledi:
Fırsat faktörleri: Hırsızlığın gündüz mü gece mi işlendiği, hangi yöntemle girildiği.Fail faktörleri: Yaş, cinsiyet, eğitim, medeni durum gibi kişisel özellikler.Çevresel faktörler: Failin kendi eviyle hedef arasındaki mesafe ve hırsızlık yapılan ev ile polis merkezine uzaklık.
Faillerin kendi ikametleri ile hırsızlık yaptıkları evlerin arasındaki mesafeyi ve soyulan evler ile en yakın polis karakolu arasındaki mesafeyi tek tek ölçtüğünü (maps.google.com yardımı ile) belirten Dönmez, şu sonuca ulaştı:
“Bulgular oldukça çarpıcı: Hırsızlık suçunda belirleyici olan asıl etken failin kişisel özellikleri. Eğitim seviyesi düşük, genç ve erkek bireylerin hırsızlık yapma ihtimali çok daha yüksek. Diğer taraftan fırsat faktörleri sanıldığı kadar etkili değil. Yani bir evin gece mi yoksa gündüz mü soyulduğu ya da suçlunun hangi yöntemle eve girdiği olgusu, suçun tekrarlanmasında anlamlı bir fark yaratmıyor. Benzer şekilde, çevresel faktörler de –örneğin soyulan evin polis merkezine yakınlığı– caydırıcı olmaktan oldukça uzak.”
![]()
Türkiye ile Batı arasında dikkat çeken fark
Batı ülkelerinde evden hırsızlıkların büyük kısmının gündüz, Türkiye’de ise gece işlendiğinin altını çizen Dr. Dönmez, söz konusu farkın gündelik yaşam biçimi ile ve kültürel alışkanlıkların suçu nasıl şekillendirdiğini açıkça ortaya koyduğunu kaydetti.“Peki evden hırsızlığı önlemek için ne yapmalı?” şeklindeki bir soruyu ise maddeler halinde şöyle cevap verdi:
- Fail odaklı çözümler: Bu suçu tekrar tekrar işleyenlerin daha yakından izlenmesi gerekir ve gençlere yönelik rehabilitasyon programları ve eğitim fırsatlarının artırılması şarttır.
- Toplumsal yaklaşım: Suçla mücadele sadece polisin işi değildir; belediyeler, okullar, aileler ve sivil toplum da sürece dahil edilmelidir.
- Fırsatları azaltmak: Evlerde çelik kapı, alarm ve kamera gibi önlemler almak teşvik edilmeli. Ayrıca mahalle dayanışması ve “komşu gözetimi” programları yaygınlaştırılmalı.
- Çevresel düzenlemeler: Sokakların iyi aydınlatılması gerekir ve ayrıca ikinci el eşya piyasalarının sıkı denetlenmesi ve sokaklarda güvenliği zorlaştıran fiziksel unsurların azaltılması gerekir.
- Veri temelli yönetim: Yeni karakol açma ya da kapatma kararları günlük siyasi tercihlere değil bilimsel verilere dayanmalıdır.
Çözüm: sosyal politikalar üretmek
Evlerde güvenliği sağlamanın en önemli ayaklarından birinin sosyal politikalar üretmek olduğunu söyleyen Dönmez sözlerini şöyle tamamladı:
“Bursa’daki araştırmada da ortaya koyduğum gibi; hırsızlık yalnızca kapıları kilitleyerek önlenemez. Failin kim olduğu, hangi koşullarda yaşadığı ve neden suça yöneldiği anlaşılmadan kalıcı çözümler bulmak mümkün değil. Eğitim, sosyal destek ve sürekli suç işleyenlerin kontrolü, caydırıcı güvenlik önlemlerinden daha etkilidir. Bursa’dan çıkan bu kapsamlı bilimsel araştırma, Türkiye’de hırsızlık suçunun dinamiklerini gözler önüne seriyor. Ortaya çıkan tablo açık: Fail faktörleri, suçun en güçlü belirleyicisidir. Çözüm, yalnızca daha çok polis ya da daha kalın kapılar değil; aynı zamanda daha güçlü bir toplum, daha adil fırsatlar ve daha bilinçli bir yönetimdir.”
![]()
Dr. Mustafa Dönmez kimdir?
Mustafa Dönmez 1974 yılında Adana’da doğdu. İlkokulu 1985’te, ortaokulu 1988’de, Polis Koleji’ni (lise dengi bir okul) 1992’de bitirdi ve 1996’da Polis Akademisi’nden mezun oldu. Mezuniyetinin ardından İstanbul’da komiser yardımcısı olarak göreve başladı. Ekim 1999 – Temmuz 2000 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde zorunlu askerlik hizmetini tamamladıktan sonra İstanbul’daki görevine geri döndü. 20 yıllık emniyet kariyeri boyunca Atatürk Havalimanı Güvenliği, Çevik Kuvvet, Interpol Şubesi, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü, Araştırma-Geliştirme Şubesi ve Bahçelievler İlçe Emniyet Müdürlüğü gibi çeşitli birimlerde görev yaptı. Ayrıca bir yıl boyunca Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu’nda (UNMIK) görev aldı. 2016 yılında Emniyet Teşkilatı’ndan Emniyet Müdürü rütbesiyle emekli oldu. Dr. Dönmez, 2008 yılında Cincinnati Üniversitesi’nde yüksek lisansını ve 2011 yılında Central Florida Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. Kendisi evli ve iki çocuk babasıdır ve hâlen İsviçre’de yaşamaktadır.