Kolombiya’nın ilk solcu Devlet Başkanı Petro, BM kürsüsünde İsrail’in Gazze’de soykırımının durdurulması için uluslararası görev gücü kurulması çağrısı yaptı. BM’nin daha demokratik bir ülkeye taşınma zamanının geldiğini söyleyen Petro, “Doha’yı öneriyorum” dedi.
23 Eylül’de Kolombiya devlet başkanı Gustavo Petro New York’ta gerçekleşen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 80. Oturumu’nda bir konuşma yaptı. Ancak bu herhangi bir konuşma değildi. Birleşmiş Milletler’de Filistin, Trump hükümeti ve iklim krizi konusundaki en radikal konuşmalardan biriydi. Petro Filistin’de olanların şüpheye bırakılmayacak biçimde soykırım olduğunu belirtti. “İnsanlık Gazze’deki soykırımı durdurmalı, soykırımın bir gün daha sürmesine ya da Netanyahu ile ABD ve Avrupa’daki müttefiklerinin yanına kamasına izin verilmemeli.”
Filistin devletinin birçok ülke tarafından tanınma dalgasının ardından, Petro daha ileri bir adım önerdi: Filistin’deki soykırımın durdurulması için uluslararası bir görev gücünün kurulması:
“Diplomasi Gazze konusunda kendi rolünü oynadı ve sorunu çözmekte başarısız oldu. Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum ve Macron’dan özür diliyorum ancak her saniye yeni bir füze düşüp Filistin’deki masum bebekleri katlederken hala konuşmakta ısrar etmekten söz ediliyor. Her geçen gün daha fazla çocuk bombalanıyor, her veto daha fazla bomba anlamına geliyor, her veto daha fazla ölüm anlamına geliyor.”
“Soykırım diplomasiden sonra gelen adımla durdurulmalı… Filistin halkının yaşamlarını koruyabilmek için silahlı bir güç kurmalıyız. Soykırımı kabul etmeyen ülkeler eliyle kurulacak güçlü bir orduya ihtiyacımız var. Bu yüzden dünya devletlerine ve halklarına bir davette bulunuyorum. Sözler artık yeterli değil, kılıcın zamanı geldi, Bolivar’ın özgürlüğü ya da ölümü için de kılıcın zamanı geldi, çünkü yalnızca Gazze’yi bombalamayacaklar, sadece şu an yaptıkları gibi Karayipleri bombalamayacaklar, ancak özgürlük için haykıran insanlığı bombalayacaklar. Çünkü Washington ve NATO demokrasiyi öldürüyor, tiranlığı ve totaliterizmi tüm kürede diriltiyor. Bolivar’ın kaldırdığı ya kurtuluş ya ölüm bayrağını, kırmızı ve siyah bayrağı kaldırmalıyız, kaldırdığı beyaz bayrağın da barışın sembolü olduğunu unutmadan.”
Gerçek şu ki Petro’nun konuşmasının Gazze odaklı olması şaşırtıcı değil. 2023 Ekim’inde Petro Gazze’ye insani yardım gönderdi, bu da İsrail ile diplomatik ilişkilerin gerilmesine ve Petro’nun ülkedeki elçisini geri çekmesine yol açtı. 2024’te Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanındaki hukuki mücadelesini destekledi bu da 2024 Mayıs’ına gelindiğinde Bogota ve Tel Aviv arasındaki diplomatik ilişkilerin ortadan kalkmasıyla sonuçlandı.
Ardından Petro hükümeti Ramallah’ta Jorge Ivan Ospina’nın Filistin elçisi olduğu bir diplomatik temsilcilik açtı. 2025 Temmuz’Unda Bogota 12 ülkeyle birlikte İsrailli şirketlerden silah alımının bırakılmasına, ülkeyle devlet anlaşmalarının yeniden değerlendirilmesine ve Filistin halkına karşı savaş suçu işleyen sorumluların bulunmasına yönelik bir anlaşmayı destekledi.
Ancak Gazze Şeridinde 2023 Ekim’inde başlayan bombardımandan bu yana ilk kez bir devlet başkanı (BM Barış Gücü haricinde) uluslararası bir askeri gücün kurularak Filistin’e müdahale etmesini ve soykırımı durdurmasını teklif ederek, kanın durması adına yapılmış en radikal öneride bulundu.
ABD SALONU TERK ETTİ
Petro’nun konuşmasının bir diğer önemli kısmı da Trump hükümetinin Kolombiya ve Karayipler’deki icraatlarının eleştirisiydi: “Kolombiya ve Latin Amerika’ya egemen olmak için şiddete ihtiyaçları var. Diyalogu durdurmaya ve Karayipler’deki yoksul gençlere katil füzelerle saldırmaya ihtiyaçları var. Uyuşturucuyla mücadele politikasının amacı kokainin ABD’ye ulaşımını durdurmak değil, Güneyin halkını kontrol altına almak. Uyuşturucuyla ilgisi yok, mesele güç ve hegemonya.”
Petro ayrıca; “ABD hükümeti binlerce çiftçiye zarar vermek istiyor; Kolombiyalı mafya politikacılarının da etkisi altındalar. Yüzbinlerce çiftçi katledildi, aynı Gazze’de çocukların katledildiği gibi. Kolombiya’daki katliamlar, Kolombiyalı uyuşturucu mafyasıyla bağlantılı ve onlardan rüşvet alan, aynı zamanda Florida’da şimdi Trump hükümeti ile bağlantılı aşırı sağ ile ittifak yapan politikacılar, senatörler, başkanlar ve bakanlar tarafından gerçekleştirildi” dedi.
Bu açıklamalar Amerikan delegasyonunun BM Genel Kurulunu terk etmesine neden oldu. Konuşmaya yanıt olarak ABD Dışişleri Bakanlığından bir sözcü; “Delegasyonumuzun eylemleri yeterince açıklayıcı” dedi.
Ancak Petro burada da durmadı. Ülkelerin delegasyonları karşısında, ABD’nin Karayip Denizi’nde uyuşturucu taşıdıkları iddiasıyla vurduğu botlardaki mürettebatın Kolombiyalı çıkması durumunda Donald Trump ve diğer Amerikan hükümet yetkililerine karşı cezai soruşturma açılmasını istedi. “Bu ABD’li yetkililere karşı cezai süreçler yürütülmeli, emri veren en üst düzey yetkili kişi olan Başkan Trump da aralarında olsa bile.”
