Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurur:
“İnsan öldüğünde amel defteri kapanır; ancak üç şey hariç:
– Sadaka-i câriye,
– Kendisine fayda veren ilim,
– Ardından dua eden salih evlat.”
Bu hadis, bir evladın babasına yapabileceği en büyük iyiliği veciz bir şekilde ortaya koyar.
Zira evladın duası, babanın amel defterini açık tutan bir rahmet penceresidir.
Evladın attığı her hayırlı adım, verdiği her sadaka, işlediği her iyilik; babasının hanesine de yazılır. Avustralya’nın çokkültürlü yapısının arka planında, resmi tarihin çok da kaydetmediği fakat toplum hafızasının asla unutmadığı bazı isimler, bazı babalar vardır.
![]()
Müslüman toplumun kök salmasına büyük emeği geçen bu iki öncü isim olan Dr.Gazi Ashfak Ahmed ve İbrahim Dellal’ın bizlere bıraktıkları mirası, 50 yıllık bir Sadaka-i Câriye hikâyesini paylaşmak istiyorum.
Aslında bu hikâye, iki ulu çınarın bizlere bıraktığı mirası içeriyor.
Bu yazı aynı zamanda, hem hayırla anılan iki insanın hatırasına bir vefa, hem de arkalarında bıraktıkları adeta “amel defteri açık” tutmak için koşturan iki örnek evladı konu alıyor.
***
Dr. Gazi Ashfak Ahmed ve İbrahim Dellal…
Biri Hindistan’dan, diğeri Kıbrıs’tan…
Farklı coğrafyalardan gelip Avustralya’da buluştular.
Her ikisi de göçün yalnızlığına rağmen “hizmet”i yol edinmiş, şöhretten uzak, gösterişten arınmış iki gönül adamıydı.
Yarım asır önce, Müslüman toplumun dil bilmez, yön bilmez, yolunu aradığı yıllarda;
Gazi Ahmed Sydney’de, İbrahim Dellal Melbourne’de Müslümanların ilk adımlarına rehberlik eden birer kandildi.
Onun için ikisi de bu güzel hizmetlerinden dolayı, biri köprünün Sydney ayağı, diğeri Melbourne ayağıydı.
Başkent Canberra’da devlet ve hükümet yetkililerine, çaresizlerin derdine elçilik yapıyor, tercümanlık ediyorlardı.
En yokluk zamanında, en çok ihtiyaç duyulduğunda sahada belirdiler.
O döneme ait derdi olan herkesin üzerinde alın teri, emekleri ve hakları var. Ama aynı zamanda zengin ve engin olan Avustralya’nın çokkültürlülük politikasına ve hoş görüsüne katkı sağladılar.
Müslüman toplumunun bu güzel ülkeye, diğerlerini kaybetmeden ve asimile olmadan entegrasyonuna muazzam katkı sağladılar.
![]()
![]()
![]()
![]()
Müslümanın huzurla ibadet ettiği Sydney’in kalbindeki Gelibolu Camii, Melbourne’deki, Sunshine, Quba Camii’nin minareleri, minberleri buna şahittir.
Açılan eğitim yuvaları, müesseseler, dini usullere uygun mezarlıklar, gönül rahatlığıyla helal gıdanın temin edilme şartı gibi belli başlı hizmetlerde de onların alın teri ve emeği vardır.
1980’li, 1990’lı ve 2000’li yıllarda, hayata veda ettikleri son nefese kadar hayırlı hizmetlerde kilit bir rol oynadılar. Öne çıkmadan, görünmeden ama dokunduğu her yerde bir iz bıraktılar. Bu ikilinin kurduğu köprüden, bizler gibi binlerce faninin ise yolculuğu devam ediyor.
***
Selimiye’den Sirius’a uzanan iz:
Melbourne’de her hayırlı işte izi olan onursal başkanlığını yaptığı Selimiye Vakfı’nın ve Işık Koleji (Sirius College)’in temelini atan bir neslin mimarıdır merhum İbrahim Dellal. Selimiye, bugün sadece bir vakıf değil; eğitim, kültür, gençlik ve toplumsal dayanışmanın kalbidir.
Bugün binlerce öğrencisi olan ve Avustralya’daki en başarılı çokkültürlü eğitim kurumlarından biri hâline gelen Sirius College, onun gayretiyle gün yüzü gördü. Ayırım yapmadan Avustralyalı Müslümanları, federasyon (AFIC) çatısı altında bir araya getirmek için emek veren merhum, Dr. Gazi Ashfak Ahmed’in de alın teri vardır.
***
Bugün AMUST Gazetesi, çokkültürlülüğün en önemli medya yüzüyse; bu, Ahmed çiftinin 50 yılı aşan dirayetli emeğinin bir sonucudur.
Bu iki öncünün katkı sunduğu alanlar:
• Eğitim
• Gençlik
• Kültür
• Sosyal destek
• Devletle iletişim
Bu alanlarda oluşturulan yapılar, kurulan bağlar, oluşturulan köprülerle Avustralya’daki Müslüman toplumunun özgüven kazanmasına büyük katkı sağladı. Dr.Ahmed’in ardından bıraktığı en kıymetli miraslardan biri de, hayırlı evlatlardır.
Yazımın girişinde sizlerle paylaştığım peygamberimizin hadisinin fiilî durumu, bir tezahürü gibi…
***
AMUST Gazetesi editörü Ziya Ahmed ve saliha bir gelin olan Mehar Hanım, merhum Gazi’nin ocağında boy verip bugünlere geldiler.
50. Evlilik yıl dönümlerini, bizlerin de aralarında olduğu yaklaşık 70 davetliyi, millî kıyafetleriyle karşılayarak kutladılar. Bu yarım asır, yalnızca aile birlikteliği değil;
Müslüman toplumun medya hafızasının inşa edildiği bir yolculuktur. Onlar da babalarından devraldıkları mirasın, hakkını vermeye çalışıyorlar.
Müslüman toplumun sesi ve nefesi olmaya çalışırken, tıpkı babaları gibi farklı kuruluşların temelinde iz bırakma gayretindeler. SPMC’nin (Sydney Press Media Coalition) oluşması için gece gündüz gayret ediyorlar.
***
1971’de Hindistan steplerinden Kıta Ülkesine gelen Dr. Gazi Ashfak Ahmed’in, ömrü boyunca temelini inşa ettiği kurumlar, bugün onun hayır hasenatına akıyor.
Terazinin kefeleri, bu hayırlı işlerle dolup taşıyor.
Onun en büyük sadaka-i câriyesi; yıllar geçse de hizmetten geri durmayan, ameli ve emeliyle babalarının hayır defterini açık tutan Ziya Bey ve saliha gelini Mehar Hanım ile arkalarından dua eden binlerce gönüldür.
Dr. Gazi Ashfak Ahmed ve İbrahim Dellal gibi hayır pınarı iki faninin son yolculuklarında tabutlarına omuz vermek de bana nasip oldu. Bugün bedenleri rahmet denizinin sonsuzluğunda dinleniyor; fakat geride bıraktıkları eserler, yükselen ezanlar, yetişen nesiller ve dillerden düşmeyen dualar hâlâ aramızda dolaşıyor, hâlâ yaşıyor.
***
Silinmez izleri insanların kalbinde olan bu iki alperen; bir kıtayı camilerle, okullarla ve sadaka-i câriye ile mayaladı. Hasılı, göçün yalnızlığını, hizmete dönüştüren iki gönül eri; kurdukları camiler, yetiştirdikleri nesiller ve arkalarında bıraktıkları sadaka-i câriyelerle bugün hâlâ yaşayan birer mirasa dönüştüler. Ruhları şâd, mekânları cennet, makamları âlî olsun. e.cansever@zamanaustralia.com.au