Günümüzde hiç olmayacak ve umulmayacak gibi duran bazı tabular bir bir yıkılıyor. Bu satırları yazdığımız sırada Başkan Obama 90 yıl sonra savaş gemisi eşlik etmeden Küba’yı ziyaret ediyor olacak ve bu girişimi ile tarihe geçecek. Öte yandan bundan birkaç ay önce 50 yıldan beri cunta ile yönetilen Myanmar, demokrasiye dönerek seçime gidip, halkın sesinin sandığa dolayısı ile yönetime yansıtabilmesine izin verdi. Dünyanın bazı sert rejimleri yumuşama emarisi gösterirken, Türkiye’nin demokrasiden, insan haklarına saygı, özgürlük ve evrensel değerlerden uzaklaşması ise anlaşılır gibi değil.
Evet Türkiye usulü Başkanlık ve tek adam olma hayali, giderek Türkiye’yi başta en yakın komşuları olmak üzere bir çok ülkenin nefret ettiği bir konuma getirdi. Üstelik bu tutum Türkiye’nin, bir İslam ülkesi olarak, inandığı değerlerine de zarar vermeye başladı. Anayasayı tanımayan ve verdiği kararlara da saygı duymayan Erdoğan’ın siyaseti yüzünden, ülkemiz sürekli imaj kaybı yaşıyor. Özellikle son zamanlarda şiddetini artırıp, özgürlükleri kısıtlayan, hayır yolunda emeğini, parasını ve zamanını ortaya koyan insanlara zulüm eden, rektörü, hakimi, akademisyeni, işadamını, gazeteciyi uyduruk sebeplerle hapse atan zihniyetin bu pervasızlığı, Tükiye’nin içinde yeterli karşılığını bulamasa da Türkiye’nin dışında buluyor.
işte en son örneğini Zaman gazetesine kayyım atanması ile gördük. Muhalif seslere tahammül edemeyen siyasal iktidarın, özgürlükleri gaspına birçok ülke gibi, Avustralya medyası da çok önemsedi ve büyük yer verdi. Daha çok Türkiye’nin coğrafik konumundan dolayı önemli bir rolü üstlendiği ve izlediği siyasi politikası ile örnek bir ülke olacakken, Tayyip Erdoğan’ın yükselen otoriterlik kaprisleri yüzünden bunun tehlikeye girdiğine dikkati çekti. The Sydney Morning Herald Yazarı Peter Hartcher ise kayyım konusunu gündeme taşıdığı köşesinde, Türkiye ve Malezya’yı örnek verdi.
İki ülkenin liderlerinden dolayı otoriterliğe doğru kaydığını yazan Hartcher, Türkiye ve Malezya’nın İslam ülkeleri olmalarını irdeleyerek ‘Maalesef halkının çoğunluğu Müslüman olan çok az başarılı laik demokrasiler var. Ne yazık ki bu ülkelerden iki tanesi (Malezya ve Türkiye) başarısızlığa doğru kürek çekiyor’diye yazdı. Gazetenin politika yazarının bu kriteri gerçekten Müslümanlar olarak hepimizin ders çıkarması gereken ifadeleri içeriyor. Dünyada zaten şu anda barış ve sevgi dini İslam’ı, gerçekleştirdiği eylemler ve cinayetlerle bütün insanlığa yanlış tanıtan ve kötü gösteren IŞİD gibi bir örgütün yaptıkları yetmiyormuş gibi, şimdide de sözüm ona İslam’ı temsil eden bu ülkelerdeki otoriterlik inadı, medyaya darbe, özgürlüklerin kısıtlanması ve yolsuzluk iddiaları yüzünden temsil adına olumsuzluklar eklendi. Ayrıca her iki ülke, hükümet karşıtı medya kuruluşlarına el koyma ile meşhur oldu. Türkiye’de olanlar zaten bir çoğumuz tarafından yakından takip ediliyor. Malezya’da da hükümet ülkenin en popüler haber sitesinin (The Malaysian Insider) yayınlarını engelledi.
Geçtiğimiz hafta içerisinde ise daha sıcak bir gelişme yaşandı. ABC Televizyonu Four Corners program yapımcısı Linton Besser ve kameraman Louie Eroğlu, Malezya Başbakanı Najib Razak’a sordukları yolsuzluk sorusu yüzünden, önce göz altına alınıp tutuklandı, daha sonra da sınırdışı edildiler. Her ne kadar iki medya mensubunun tutuklanmasını Malezya Hükümeti, Başbakan için konulan güvenlik sınırının ihlal edilmesine bağlasa da, asıl sebebin Linton Besser’in Başbakana, banka hesabındaki yüzlerce milyon doları nasıl açıklarsınız şeklindeki iddiaları sorduğu için yapıldığı kamera görüntülerinde de görüleceği gibi çok aşikardı. z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au