Türkiye, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe teşebbüsünün ardından olağanüstü bir döneme girdi. Cunta cezaevine gönderilirken, büyük bir gözaltı, tasfiye ve yasaklama süreci başladı. Sivil hayata ve özgürlüklere yönelik baskılar daha da sertleşti. Haber sitelerine günlerdir keyfi sansür uygulayan Telekominikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), Aktif Haber, Gazeteport, Haberdar ve Meydan Gazetesi’nin internet sitesi başta olmak üzere 20 sitenin erişimini engelledi. TİB’in darbe girişimi sonrasında Başbakanlık’tan gelen yazı üzerine bu kararı aldığı öğrenildi. Türkiye Gazeteciler Sendikası twitter hesabı üzerinden yaşananlara tepki gösterdi. “Bağımsız medya demokrasinin soluk borusudur. Siteleri kapatıp ülkeyi nefessiz bırakmayın.” uyarısında bulundu.
Medyadaki bir diğer gelişme internet sitesi Haberdar’da yaşandı. Sitenin Genel Yayın Yönetmeni Said Sefa, Ankara Temsilcisi Arzu Yıldız için gözaltı kararı çıkarıldığını açıkladı. Sefa twitter’da, Yıldız’ın evine polis baskını olduğunu belirtirken, “Tesadüfen evinde olmadığından şimdilik gözaltına değil.” diye yazdı.
Artan baskılar akademik camiaya da sıçradı. İstanbul Ticaret Üniversitesi, Türkiye’nin sayılı akedemisyenlerinden Prof. Dr. Mustafa Erdoğan’ı görevden uzaklaştırdı. Erdoğan, tepkisini sosyal paylaşım sitesi üzerinden şu sözlerle dile getirdi: “Darbeci olduğum gerekçesiyle üniversite görevime son vermiş. Bana bu iftirayı atan zor zaman korkaklarına bir şey söylemeye değmez, ama facebook arkadaşlığını muhbirlik olarak kullanan ‘liberal’ maskeli karaktersizlerin alacağı olsun. Sonuç olarak, Mustafa Erdoğan’ı tasfiye ederek daha da ‘ileri demokrasi’nin kurulmasının yolu açılmış oldu. Hayırlı, uğurlu olsun.”
Yaptığı çalışmalarla dünya tıp literatürüne giren Şifa Üniversitesi’nin eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Ateş ise dün gözaltına alındı. Ateş gelişmeyi, twitter hesabından “Sebebini bilmediğim şekilde evim aranıyor. Hasta yatıyorum, raporluyum gözaltına alınıyorum.” mesajıyla duyurdu.
TGC: Özgür basın herkese lazım
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), darbe girişimi ve sonrasında yayın kuruluşlarına baskınları, erişim engellemelerini ve gazetecilere linç girişimlerini kınadı. Açıklamada şöyle denildi: “Bu kritik süreçte basın çalışanları uğradıkları saldırı, baskı ve tehditlere rağmen yayınlarına devam ederek darbenin önlenmesine yardımcı olmuşlardır. Ne yazık ki, darbe girişiminin ardından basın mensuplarına yönelik saldırılar sürmektedir. Başbakan Binali Yıldırım’ın ‘milli duruş sergilediğini’ belirterek teşekkür ettiği basın kuruluşlarının ve gazetecilerin güvenliği acilen sağlanmalı. Sokaklara çıkan yurttaşların bir bölümünün toplumda unutmaya çalıştığımız linç kültürünü yeniden hayata geçirdikleri gözlenmiştir. Bu ortam basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yönelik baskıların artırılması için fırsat olarak görülmemeli. İnternet sitelerine erişim yasağı kaldırılmalı. Adalet gibi, özgür basın da herkese lazım.”
BAKIŞ HABER MERKEZİ