Bir Kurban Bayramını daha geride bıraktık. Geçen yılki bayramda, gündemde Malcolm Turnbull’un Avustralya’nın 29. Başbakanı olması tartışılıyordu. Turnbull, 15 Eylül tarihi itibarı ile Başbakanlık koltuğuna oturalı tam bir yıl oldu. Ancak bu arada bir federal seçim yaşandığı için bu defa ülkenin 30. Başbakanı olarak koltuğuna oturdu. Turnbull, 3 yıl daha Federal Başbakan ama görevinin birinci yıldönümünde yine gündemde… Abbott Hükümetinde İletişim Bakanı görevini yürütürken, geçen yıl Eylül ayında ekonomi politikalarına karşı çıkarak, Liberal Parti (LP) içinde liderlik seçimi için yapılan gizli oylamada 44 oy alan Abbott’a karşı 54 oy alan Turnbull, hem partinin yeni lideri olmuş hem de ülkenin 29. Başbakanı…
O zaman sözkonusu değişiklikle ilgili yine bu köşeden şu satırlara yer vermiştik; “Son beş yıl içinde Avustralya, 5 başbakan değiştirerek siyaset tarihinde ilkleri gerçekleştirdi. Önceki hafta Turnbull’un Başbakanlık koltuğuna oturması ile başlayan değişim, bir hafta içerisinde de baş döndürücü bir hızla devam etti. Turnbull, ilk Aborjin kökenli bakan, Avustralya siyasetinde en genç bakan ve ilk bayan savunma bakanı gibi yenilikler yaparak çok değişik bir vizyona sahip kabinesi ile ülkeyi yönetecek. Bakalım bu taze kanın yaklaşık bir yıl kalan federal seçimlere yansıması nasıl olacak?”
Evet bu şekilde yazmıştık. Normal seçim takvimini beklemeyen Turnbull, feshedilen parlamento ve senatonun ardından, 2 Temmuz’da seçim kararı aldı. 76 Milletvekili çıkaran Liberal-Ulusal Koalisyonu ile tekrar hükümeti kurabilme gücünü elde ederek, ülke’nin 30. Başbakanı oldu. Senato’daki dengeleri değiştirme adına çıktığı yolda aslında partiler aritmetiği anlamında çok da değişen bir şey olmadı. Hatta daha da kötüsü oldu. 2016 seçimleri ile One Nation (Tek Ulus) Partisi’nden Senatör seçilen İslam karşıtı sözleri ile tanınan Pauline Hanson, senatoya girerek hayallerini gerçekleştirmiş oldu. Şimdi, ise Avustralya siyaseti ve toplumu Hanson’un ırkçı söylemlerini 6 yıl dinlemek zorunda kalacak. Tabi bu arada da her fırsatta dile getireceği söylemlerin toplum üzerinde yapacağı tahribat, işin bir başka boyutu.
Nitekim Başbakan da, Senato da yarım saatlik ilk konuşmasını yaparak, Müslümanların Avustralya’ya göçmen olarak kabul edilmemesi, Helal Sertifika uygulamasının kaldırılması ve burka giymenin yasaklanması gibi İslam toplumunun tepkisini çeken ifadelere yer veren Hanson ve onun destekçilerine cevap vermede geç kalmadı. Başbakan Hanson’ın sözlerine, ülkede dördüncü büyük din olan İslam ve nüfusu yarım milyonu bulan Müslümanları öven şu sözlerle karşılık verdi; “Avustralya dünyanın çokkültürlülükte en başarılı ülkesidir ve bu başarı da Müslümanların katkısı büyüktür.”
Yazının başında Turnbull’un ilk hükümetini kurarken icraatlarındaki ilklerden söz etmiştik. Bu ilklere Ramazan İftar Yemeği veren ilk Federal Başbakan özelliğini de eklememiz gerekiyor. O zaman da yine Müslüman toplumun Avustralya’daki varlığı ve ülkeye katkısını şu cümlelerle ifade etmişti; “Bu akşam iftar yemeğinde bulunan herkes, bugün Avustralya ne ise bunu başaran sizlersiniz. Zengin çeşitliliğimiz, bizim en büyük gücümüz. Özellikle bu gece benim masamda oturan genç Müslüman temsilcilerini vurgulamak istiyorum. Onlar toplumumuza somut katkılarda bulunuyor, zenginleştirip, güçlendiriyorlar. Onlar, ülkemizin yeni ve dinamik Müslüman temsilcileri olarak, tüm Avustralyalıların daha müreffeh ve hoşgörü içinde yaşaması için, geleceği şekillendiriyorlar.”
Başbakanlık koltuğunda birinci yılını dolduran Malcolm Turnbull ve kurduğu hükümet, bu süre zarfında neler yaptı? Veya neler başardı? diye bir sıralamaya yer vermek burada çok zor. Ancak ilk hükümeti kurduğunda özetle, alınacak tedbirler ve uygulanacak icraatlarla ilgili sözü edilen ‘iklim değişikliği, artan işsizlikle mücadele ve ekonomik alanlardaki daralmayı rahatlatıcı tedbirler’ gibi konularda bu günlerde bazı somut göstergeler gelmeye başladı. Özellikle geçen hafta açıklanan işsizliğin düşmesi konusundaki tablo ve bütçedeki açığı kapama kapsamında 6 milyarlık tasarruf tedbirleri paketine muhalefetin de destek vermesi, Turnbull Hükümeti’nin elini güçlendirecek gelişmelerdi. Bununla birlikte bence günümüz dünyasında en önemlisi ise Başbakanın çokkültürlülüğe, hoşgörüye, sevgi ve birlikte yaşama kültürünü çekemeyen anlayışlara, prim vermemesi oldu. z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au