TÜRK HAPİSHANELERİ
BENİM BABAM GİBİ PROFESÖRLERLE DOLU
Akademisyenlere
cezaevinde işkence!
Sık sık evimize gelen babamın
arkadaşlarından bir profesör şu anda hapishane kantininden aldığı suyun
parasını dahi sayamayacak durumdaymış. Günler boyu süren sorgu sırasındaki ağır
işkenceden dolayı travma geçirmiş. Türkiye’nin batısıda yetişmmiş ve
babamın uzun süredir arkadaşı olan bu kişi şu anda babamla hapishanede aynı
hücreyi paylaşıyor.
Sakarya Üniversitesi’nin 16 yıllık
profesörü olan babam 15 Temmuz darbesi sonrasında işlerinden atılan diğer
profesörler gibi şu anada tutuklanmış durumda.
Darbenin bir kaç gün sonrasında
polislerin evimizi basıp her tarafı darmadağın edip arayacağını ve gözaltına
alınacağını her halde hiç düşünmemişti bile. On gün boyunca saatlerce süren ve
cevaplarını bilemeyeceği sonu gelmeyen sorulara muhatap oldu.
Darbeden dört sonra Türkiye
Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla çıkan ve her hangi bir kişiyi sorgusuz sualsiz
30 gün gözaltında bırakan olağanüstü hal kapsamında derdest edildi. Türkiye Avrupa Birliği’ne giriş için üyelik müzakerelerinin hala
devam ettiği bir ortadam Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nu ve Uluslararası
Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’ni ihlal etmiş durumda.
Dört hafta boyunca babam ailesi ve
avukatlarıyla görüştürülmedi. Soruşturmanın gizliliği öne sürülerek
yargılanmaya çıkarılmadı. Hakkındaki suçlamaları öğrenemedi. Bir kişi kendi
hakkındaki suçlamaların ne olduğunu bilmeden kendisini nasıl savunabilir ki?
Binlerce akademisyen
ihraç edildi.
Hükümet yanlısı Türk medyası benim
babamın da konu edildiği ‘hain profesörler hapse tıkıldı’ başlıklarının işgal
ettiği yazılarla çıktı. Bir kaç hafta önce de yine Erdoğan’ın imzasıyla çok
ağır önlemler içeren bir başka olağanüstü hal yasası çıkarıldı. Bu yasayla da
2436 akademisyen işlerinden atıldı ve diğer bütün özlük hakları ellerinden
alındı. Yıllar boyu yaşadığımız evimiziden atıldık. Babam 30 yıllık akademik
yaşamı boyunca elde ettiği bütün ünvanları yitirdi. Ailemize ait tüm
pasaportlar iptal edildi. Ailem şu anda yurt dışına seyahat edemiyor, ben de bu
nedenle Brüksel’deyim ve Türkiye’ye gidemiyorum.
Hain damgası yedik
Yakın akrabalarımız darbeyle ilişkili
gösterilmekten korktukları için bizimle konuşmayı kestiler. Bir kişinin
darbeyle ilişkili gösterilip tutuklananlarla küçük bir yakınlığı dahi olsa bu
yakınlık o kişinin tutuklanması için yeterli bir sebep teşkil ediyor.
Komşularımız ailemle olan irtibatlarını
tamamen kestiler ve ailem bu kişisel travma ortamında tamamen yalnız
kaldı. Şu anda toplumdan soyutlanmış
durumdalar. Babam hakkındaki suçluları öğrenip duruşmaya çıkacağı günü
beklemesine rağmen tutuklanmış olması nedeniyle ailem toplum tarafından ‘hain’
damgası yemiş durumda.
Babam da diğer Türk vatandaşları gibi o
berbat geceyi hayatın kendisi için bir çileye dönüşeceği konusunda en ufak bir
fikri dahi yoktu. Tutuklanmasından sonra aynı üniversiteden çok sayıda
akademisyen de demir parmaklıkların arkasına konuldu ve şu anda bu sayı otuza
ulaşmış durumda. Türkiye genelinde şu anda binlerce insan özgürlüklerini ve
işlerini kaybetmiş durumda.
Babası kanser iki
engelli kızı var eşi hamile kendi tutuklu.
Bunlardan bir tanesi genç bir doçent
doktor. Ben kendisini yıllardır tanıyorum ve şu anda kendisi öğrencilerine ders
anlatmak yerine hapis yatıyor. Babası ölümcül bir kanserin son safhasında, iki
tane engelli kızı var ve eşi de hamile. ‘Hainlik’ suçlamasıyla şu anda
gözaltıda merak ediyorum acaba ailesine kim bakacak.
Karı koca
akademisyenler tutuklu, çocuklar 80 yaşındaki büyükanne bakıyor
Babamın bayan iş arkadaşlarından birisi
şu anda başka bir dram yaşıyor. Temmuz’un 26’sında tutuklandı. Eşi de babamla
aynı üniversitede akademisyendi. Eşi de bir kaç sonrası tutuklandı.
Çocuklarının bakımı 80 yaşındaki büyükanneye kaldı. Artık haber kanallarında onlar hakkında
çok fazla şey duymuyorum. Kişisel olarak hikayelerini biliyorum ve canlı olarak
neler çektiklerini hayal edebiliyorum. Şunu da biliyorum ki çoğunun hikayesi
bizimkinden daha kötü ve ailemin durumu daha da kötü olabilirdi, bunun için de
şükrediyorum.
Tutuklu akademisyen
yakınlarına kötü muamele ve baskı
Babam kısa bir süre önce Sakarya
Cezaevi’nden Bandırma Cezaevi’ne nakledildi. Dolayısıyla ailem her hafta sonu
onu görmeye gitmek için 4 saatlik bir yolculuk yapmak zorunda. Babam, anneme
bir aynı hücrede diğer akademisyenlerle birlikte kalıyoruz ve durumu idare
etmenin bir yolunu buluyoruz demiş.
Gardiyanlar geçen ay bir gün sabahın
5’inde babamı ve diğer oda arkadaşları olan profesörleri uyandırmışlar ve başka
bir cezaevine nakletmişler. Kimse nereye gittiğini uzun süre anlayamamış.
Ailelere bilgi dahi verilmemiş.
Gardiyanlar anneme babamın yeri konusunda bilgi vermeyeceklerini söylemişler.
Annem ‘Bu bizim beyinlerimiz üzerinde oynadıkları yeni bir oyun’ dedi. Sonunda
annem babamın yerini öğrenmiş ve görüş saatlerini kaçırmamak için aceleyle
koşturarak oraya yetişmeye çalışmış.
Ailem mutlak fakirliğe
mahkum edildi
Babam bir süre sonra serbest bırakılsa
dahi hayatı boyunca bir daha kamu görevi alamayacak. Hiç bir mahkeme kararı
dahi olmamasına rağmen hükümet babamı bütün mesleki kazanımlarından mahrum
etti. Ünvanını maaşını kaybetti, ailemi yıllarca yaşadığı evinden çıkardılar.
Hükümet ailemi mutlak bir fakirliğe
mahkum etmiş durumda. Benim babam hayatları darmadağın edilen binlerce insandan
sadece biri.
Onlar için artık bir gelecek söz konusu
değil.
Bu korkunç çile içerisinde daha da kötü
olan şey akrabaların ve arkadaşların konuya karşı sağırlaşmış olmaları. Eğer
konuşurlarsa bireylerinin ve akrabalarının hapishanelerde işkenceye tabi
tutulacağını düşünüyorlar. Adaletsizliğie karşı seslerini çıkarırlarsa polisin
kapılarına dayanacağını düşünüyorlar. Elbette yersiz değil, herkes kendisini
eleştiriden uzak tutmaya çalışıyor.
Türk hükümeti her kim eleştirel bir
açıklamada bulunursa ona karşı topyekün bir savaş başlatıyor. Hükümet
alternatif bir akademik düşünceye karşı gazetecilerden akademisyenlere kadar en
ufak bir hoşgörü kırıntısı dahi göstermiyor.
İnsanlar gazetelerde sadece artık bir
sayıdan ibaret haldeler.
Ancak ne olursa olsun onlar bizim
sevgili yakınlarımız ve yaşadıkları tam bir kabus.
Merve Reyhan Kayıkçı
http://www.huffingtonpost.com/entry/turkish-prisons-are-filled-with-professors-like_us_57fd2d82e4b0f1f68e049c93?