Kırgızistan’ın Çin hududunda bulunan Narın şehrindeki Türk kolejinden mezun Almaz Beishenaliev ile Almanya’da tanışmıştık.
Şimdi Polonya’daki Vistula Üniversitesi’nde görevli… Narın’da şahit olduğu ibretli bir olayı yazıp göndermiş. Diyor ki:
Okul müdürümüzün gelen misafirlere bıkmadan usanmadan defalarca anlattığı bizlerin de şâhit olduğumuz gerçek bir hadise vardı. Biz, öğrencilik sıralarında öğretmenlerimizin buralara nasıl geldiklerini pek bilmiyorduk. Lise ikinci sınıfa başlayacağımız zaman okulumuzda matematik öğretmeni açığı varmış. 1996 yılında herhalde bütün branşlardan bu kadar hızla açılmakta olan okullara öğretmen kadrosu yetiştirmek oldukça zor imiş… Bir de öğretmenin sadece matematikçi olması yetmiyor, eğitim mevzuatına göre dersi İngilizce anlatması icap ediyordu. Okul müdürümüz genel müdürlüğe müracaatta bulunuyor ve defalarca ihtiyacı bildiriyor. Fakat atamalar yapılmış, eğitim yılı başlamış olduğundan onlar da çaresizliklerini bildiriyorlar. Müdür bey, “Matematik öğretmeni bulabilmek için çok yerle görüştüysem de bir türlü bulamadık.” diyor.
Kuş uçmaz, kervan geçmez derler ya, bizim Narın şehri de biraz öyle bir yerdi. Biraz uzakta, coğrafi şartları ve imkânsızlıkları içerisinde bir bölgeydi buralar. Tam eğitimin başlaması gereken gün gelip çatınca hiç beklenmedik bir şekilde, bir Türk ailesi Narın’a geliyor. Sonra bu aile okula tanışmak için uğruyorlar. Bizim okulumuzda bulunanların dışında başka bir Türk insanı yoktu bizim şehrimizde. Derken başlıyorlar tanışmaya. Müdür bey kendini tanıttıktan sonra sıra onlara geliyor:
Misafir, “Benim adım Adil. Bu sene Birleşmiş Milletler Narın bölgesine temsilcilik açmaya karar verdiler. Bizi de buraya temsilci olarak atadılar.” diyor. Ve sürpriz olan hanımı başlıyor kendini tanıtmaya: “Adım Sema Duroğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Öğretmenliği mezunuyum. Daha önce Amerika’da kaldık. Şu anda burada bulunuyoruz. Adil Bey işe gidince malumunuz evde yalnız ve boş kalıyorum. Eğer boş dersiniz varsa gönüllü olarak karşılıksız matematik derslerine gelmek istiyorum.” diyor. “Sevincimden havalara uçtum.” diyor müdür bey.
Düşündüğümüz zaman bu olay milyonda bir ihtimal. Tam, o sene matematikçi açığımız olacak, matematik öğretmenimizin olmadığı sene Birleşmiş Milletler Narın gibi ücra bir noktaya temsilcilik açacak, gelen aile Türk olacak, mevzuattaki gibi İngilizceyi de biliyor olacak, üstelik Amerika’da yaşamış olacak… Bir de kendileri gelip derse gönüllü olarak girmek istediklerini teklif edecekler.
Düşündüğümüz zaman bu işte gerçekten Allah (cc) inayetinin sağanak sağanak yağdığına şahit oluyorsunuz. Bu vesile ile Sema hocamızdan da Allah (cc) ebeden razı olsun diyor, dua ediyoruz…
Almaz Bey’in tespitleri çok dikkate değer… Zaten okuduğumuz kitaplarda bu hizmetin üç kerâmeti sayılırken en başta İlâhî; inayet söylenip; “Hizmet imkânları hazırlanıp, hizmet edecekler sevk edilir.” deniliyor… Bu gerçeği de yüzlerce olay ispat ediyor.