Ramazan geldi, geliyor derken son haftasına girdik bile. Sayılı günler çabuk geçer misali, bir Ramazan ayını daha geride bırakıyoruz.
Bu hafta Kadir Gecesi’ni idrak edeceğiz, ardından da bayramı inşaallah. Herhalde, bize Ramazanın çok hızlı geçiyor gibi gelmesinin başlıca sebebi, başından sonuna kadar yetişmeye çalıştığımız hatta bazen aynı güne bir iki tane davetin denk gelmesinden dolayı da hepsine katılma imkanı bulamadığımız iftar davetlerinin yoğunluğunun payı çok gibi. Ramazan boyunca çeşitli kuruluşlarımız adeta birbirleriyle yarış yaparcasına iftar davetleri verdiler ve vermeye de devam ediyorlar. Bu davetlere parlamenrolar ve devlet kurumları da katıldı. Ramazan ayında, Müslüman toplumla farklı dinlere mensup diğer toplum üyeleri iftar masası etrafında bir araya geldi. Ramazana özel programlar ve konuşmalar yapıldı. Parlamento salonlarında ezan okundu, çikolata gibi özel ambalajlanmış hurmalarla iftar açıldı.
Avustralya’da Ramazanlarımız artık hemen hemen toplumun bütün her kesiminden katılımlarla coşkuyla idrak ediliyor. Affinity Kültürlerarası Diyalog Vakfı, Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi AIS ve başkent Canberra’daki Bluestar Kültürlerarası Diyalog Merkezi’nin öncülük ettikleri farklı kültür ve dinlerden temsilcilerin katıldığı liftar programları buna en güzel örnek. Dahası artık bu programlar sadece Müslüman toplumun iftar davetleriyle de kalmıyor. Federal ve eyalet parlamentoları, polis, kiliseler, üniversiteler ve diğer kamu kurumları da artık iftar davetlerini geleneksel hale getirdiler.
İlk önceleri iftara davet edilerek Ramazanı, orucu ve bu ibadetlerin bir Müslüman için neler ifade ettiğini öğrenen siyasiler, üniversite öğretim görevlileri, emniyet teşkilatının üst kademelerindekiler ile din liderleri, şimdiler de aynı iftar yemek davetlerini kendileri de organize etmeye başladılar. Bunun en son örneğini, NSW Eyalet Valisi Marie Bashir’in de davetli olduğu ve bizim de katılma fırsatı bulduğumuz Affinity’nin düzenlediği ”Dostluk ve Diyalog” iftarıydı. NSW Eyalet Vatandaşlık ve Toplum Bakanı Victor Dominello’nun öncülüğünde ve Affinity ile Muhalefetdeki İşçi Partisi’nin desteği ile gerçekleşen iftara akademisyen, sanat, medya, iş siyaset dünyası ile sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden kalabalık ve seçkin bir davetli gurubu katıldı. Vali Bashir, buradaki konuşmasında Affinity’i çalışmalarından dolayı tebrik ederek, ”İnsanların sosyalleşmesine yaptıkları katkılardan dolayı kendilerini alkışlıyorum”dedi.
Bir kaç yıl önce de Melbourne’de AIS ile ortak düzenlenen dönemin Eyalet Valisi David de Kretser ve eşinin düzenlediği iftar davetine katılmıştım. AIS’in Parlamento iftarı ile başlayan davetler, Victoria Valisi’nin ilk kez Ramazanda kendi ikâmethagında verdiği iftar ile doruğa ulaşmıştı adeta. Vali bey ve eşi aslında Türk insanına, iftarlara ve Türk kültürüne çok da yabancı değillerdi. Daha önce katıldıkları ev iftarları dolayısıyla Ramazan ayını, orucu ve Müslümanlar için önemini çok iyi biliyordu, Kretser çifti. Avustralya Katolik Üniversitesi’nde kurulan Gülen Kürsüsü’nün resmi açılışını bizzat yapmış ve bu açılış için Türkiye’den gelerek kendisini ziyaret eden doktor, akademisyen, gazeteci ve işadamlarına normalde hiç yapmadığı bir davranışda bulunarak misafirlerini kapıda karşılamış ve kapıda uğurlayarak ‘Vali Konağı’nı bizzat onlara kendisi gezdirmişti. Yemek salonunu gezdirirken de ”Bu salonda herhangi bir heyet veya dış ülke temsilcileri için verilecek yemeğin sadece düzeni için yapılan hazırlığın üç gün sürdüğü” ayrıntısını da söylemeden geçmemişti. O akşam ki iftar programı için verilen hazırlığın kaç gün sürdüğünü veya aynı salonda mı verildiğini bilemiyorum ama çok özenle ve titizlilikle hazırlandığı gözden kaçmıyordu. Yemeğin verileceği salonun kapısında özel bir görevli tarafından alınıp yerinize oturtulmanız, masada herkesin yerini gösteren kraliyet amblemli isimlerin yazılı olduğu kartlar, davetlilere gösterilen titizliklerden sadece bir kaçı sayılabilir.
Kraliçenin temsilcisi, Victoria Eyaleti’nin en tepedeki ismi Vali David de Kretser ve eşi tarafından verilen iftar, toplumun genelini kucaklam
ası açısından da çok önemliydi. Yemeğe katılan 100 civarında seçkin davetli, Avustralya’nın mozaiğini, çokkültürlü yapısı ve politikasını gözler önüne serdi. Vali bey ve eşinin verdiği iftar davetinden etkilenen kuruluş temsilcilerinin, toplum liderleri veya iş adamlarının, Ramazan ayında şimdiden biz de iftar davetleri versek de bu güzel tablonun oluşmasına bizim de katkımız olsun diyenleri hatırlıyorum. Vali iftarı, AIS’in daha önceki ortak gerçekleştirdiği iftarlardan farklıydı. Mütevazi yemek de bir çoğu değişik meslek gruplarından, toplum kuruluşundan ve din temsilcilerinden tanınmış simalar buradaydı. Türk toplumu açısından da büyük bir ayrıcalıkdı bence bu yemeğe katılmak. Masalar rastgele ayarlanmamış her davetlinin yanında ya farklı dinlerden bir temsilci, ya bir toplum lideri, ya öğretim görevlisi ya işadamı ya da başka bir üst seviye de yetkili, bir arada aynı masadaydı. Toplumumuzu temsil eden işadamı, eğitimci, akademisyen ve siyasetçilerimiz de burada tanıştığı kişilere ya konumuna göre yaptığı işden, ya da temsil ettiği sivil toplum kuruluşundan veya en azından toplumumuzun Avustralya’daki başarısından bahsetme imkanı buluyordu.
Hayat da böyle değil mi? İnsan bilmediğinin düşmanıymış. İşte bu ortamlar hele de İslam’ın ve Müslümanların yanlış tanıtılmaya çalışıldığı günümüzde, bu yanlışları izale etmenin en kestirme yolu bu organizeler değil mi? Buna bir örnek olarak davetliler arasında Hıristiyan toplum liderlerinden birinin söylediği şu değerlendirmeyi verebiliriz ‘10 yıl önce bu diyaloglar yoktu. Bizler birbirimizi tanımayan, birbirimizden uzak yaşıyorduk’ diyordu ve bu tarz ortamların farklı dinlere ve kültürlerden gelen insanların birbirini daha iyi tanıması, anlaması ve daha hoşgörülü olmasının fırsat ortamlarından biri olduğunu vurguluyordu. İyiliğe, hoşgörüye, sevgi, samimiyet ve herkesi kendi konumunda kabullenmenin verdiği memnuniyet edasıyla söylenen bu ifadeleri duydukça, bu tür organizelerin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Ya, 10-15 sene önce bu fikirler, ortaya atılmasıydı ve bu programlar, organizeler hayata geçirilmeseydi? Başlamasına vesile olan ve emeği geçen herkesden Allah razı olsun.