Sydney’in eğlence merkezi olarak bilinen Kings Cross’da yılbaşı kutlamaları sırasında çıkan olayda 18 yaşındaki Daniel Christie’nin ölümü, toplumda büyük üzüntü ile karşılandı. Benzer olaylar, daha önceki yıllarda da meydana gelmesine rağmen eyalet hükümetinin, eğlence mekânlarında gerekli tedbirler almaması düşündürücü. İnsanlığın iftihar tablosu Efendimiz (sas)’in hadislerinde uyardığı, ‘bütün kötülüklerin anası’ olarak nitelediği içki belasıyla imtihan olmaya devam ediyoruz. Toplumda aileleri sarsan, insanların hayatlarını tehdit eden, kavgalar ve ölümle sonuçlanan büyük problemler yaşanıyor. Alkol, zaten Sydney’de var olan sokak çatışmaları, aile içi şiddet ve sarkıntılık gibi bir dizi olumsuzluklara maalesef zemin hazırlıyor. İstatistiklere göre Sydney’de, son 13 yılda alkol veya uyuşturucunun etkisi ile meydana gelen kavga ve çatışmalar da 90 kişi hayatını kaybetmiş. 2013’te, çoğu alkol ile bağlantılı 32 kadın ise aile içi şiddetinden dolayı hayatını kaybetmiş. NSW Polisi, her gün en az 350 ‘aile şiddeti’ ihbarını aldıklarını açıkladı. Ve son olarak Yılbaşı arifesinde Kings Cross’da şiddetli bir saldırının sonucu başından yaralanan gencin, St Vincent Hastanesi’nde yaşam savaşını kaybetmesi. Gencin ailesi adeta yıkıldı. Devletin zirvesinin de katıldığı cenaze programında Genel Vali Quentin Bryce, gencin ölümünü ‘sebepsiz şiddet’ olarak değerlendirerek, olayın Avustralya’da yeri olmadığını ve Avustralyalı birine de yakışmadığını söylemişti.
Aslında, Avustralya dünyada özellikle resmi tatil zamanlarında uyguladığı trafik kuralları ile güzel örnekler sergiliyor diyebiliriz. Bununda faydası zaten, ülkenin en uzun tatil dönemi olan Christmas ve yılbaşı boyunca, azalan ölümlü trafik kazalarında görülüyor. NSW Hükümeti de geçtiğimiz yıl ölümlü kazaların önüne geçebilmek için trafikte ‘iki kat ceza’ uygulamasını uzun tatil başlangıç dönemi olan 20 Aralık ile 1 Ocak tarihleri arasında uyguladı. Ancak O’Farrell Hükümetinin, trafikte aldığı önemli tedbirleri, eğlence alanlarına uygulamada ise neden geç kaldığını anlamak mümkün değil. Benzer tedbirler ve uygulamalar Avrupa ülkelerinde zaten var. Burada neden bu uygulanmalara başvurulmadı? Mesela Fransa’nın başkenti Paris’te, yılbaşı kutlamalarında sokakta alkol yasağı uygulanıyor. 31 Aralık akşamı saat 17:00 ile sabah saat 07:00 arasında alkollü içecek bulundurmak ve satışının yapılması yasak. Bu uygulama, Paris’te 2008’den beri sürdürülüyor. Hatta Yılbaşı akşamı, şehrin önemli merkezilerine gelenlerin çantaları polis kontrolünden geçiriliyor. Daha önce de ölümle sonuçlanan benzer hadiselere rağmen, o gün alkollü içecek satan mekânların açık tutulması, şiddete ve kavgalara davetiye çıkarmak değil mi? Bunu anlamak için daha kaç hayatın solması lazım?
Önce ki yaşanan ızdırap verici olaylara son olarak canından olan Daniel Christie’nin de eklenmesi ile geçte olsa NSW Başbakanı O’Farrell, Sydney’in eğlence merkezlerinde bir dizi acil önlem tedbirlerini almaya başladı. Artık, alkollü içecek servisi yapan mekânlar gece saat 2’den itibaren kapatılacak. Sadece alkollü içki satışı yapan işyerleri de saat 10’da kapanacak. Kavga çıkarıp birinin ölümüne sebep olan kişilere de en az 8 yıl hapis cezası verilecek. Eyalet çapında, içki satışı veya servisi yapmak için ruhsat bekleyen tüm müracaatlar da şimdilik askıya alındı. Ölümle sonuçlanan vakalara en az 8 yıl hapis cezası verilecek. Sokakta küfür eden, kötü davranışlar sergileyenlere o anda polis tarafından yüksek miktarda para cezası kesilecek.
Ancak alınan bu kararların uygulanması ve eyleme konulması da beraberinde tartışmalar getirdi. Eğlence merkezlerinin erken kapanmasıyla, gençlerin sokakta daha çok kalacağı ve kavgaların artacağı yönünde tartışmalar var… Ayrıca işyerlerinde alkollü içecek servislerinin sağlıklı kontrolünün nasıl yapılacağına dair, soru işaretleri gündemde. Bu manada hükümetin işi kolay değil tabi. Ayrıca Başbakanın da dikkat çektiği gibi, iki temel mesele var; Birincisi, gençler arasında giderek yaygınlaşan aşırı alkol tüketimi. İkincisi ise; kavga etmekten ziyade, kendisine bir kurban arayan dengesiz kişilerin giderek artıyor olması. Görüldüğü gibi, ‘tüm kötülüklerin anası’ olan alkol, toplumun tüm dinamiklerini de altüst ediyor. O zaman alkolün bir “kültür ve yaşam tarzı” ambalajıyla gençlere benimsetilmeye çalışılması topluma ‘en büyük’ kötülüktür. z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au