Muhtarlar kendi bulundukları mahallelerde mahalleliyi en yakından tanıyan, ihtiyaçlarını, eksiklerini ve sorunlarını bilen kişilerdir. Anadolu insanı için muhtarlık, devletle vatandaşın arasındaki köprü gibidir. Büyükşehirlerde ise esamesi okunmayan muhtarlıklar ek iş olarak algılanmaktadır.
Son dönem çıkarılan yerel belediyeler ile ilgili yasalarla muhtarlıkların etkisi artırıldı. Erdoğan, Köşk’e çıktıktan sonra ise Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda üçüncü kez Muhtarlar Toplantısı’nı gerçekleştirdi.
Son yirmi yıldır sembolik bir alan, ek kazanç elde etme yeri olarak algılanan, devletin aklının ucundan bile geçmeyen muhtarlar ne oldu da bir anda devletin sarayına girip toplantılara katılabilecek pozisyona geldi?
17-25 Aralık sürecinden sonra büyük sarsıntı geçiren parti yöneticileri ve Erdoğan büyükşehirlerdeki oy potansiyelinin eridiğinin bilincinde. Anadolu’da muhtarlıkların öneminin farkında olan AKP ya da Erdoğan, yaşanan sıkıntılı süreçler sebebi ile yerel en küçük birime kadar mesajlarını iletme çabası içine girdi. Erdoğan’ın fikir babası ve lideri olduğu AKP’den cumhurbaşkanlığı dolayısı ile kopması da oldukça uzak bir ihtimal. Zira Erdoğan, yapısı itibarı ile kontrol etme refleksleri güçlü olan bir lider. Bu yüzden hangi kurumda olursa olsun bu tavrını uzunca bir süre sürdürmek isteyecektir. Muhtarları Saray’da sürekli toplaması ve AKP’nin aktif bir temsilcisi haline getirme çabası da bundan.
Kaybedilen oylar ve yerele yönelme hamlesi
Özellikle iletişim teknolojisini kullanan, akıllı telefonlara hâkim, sosyal medyada aktif ve eğitimli kitleler bu gerçeğin farkında ve rotalarını AKP’den çevirmiş durumdalar. Teknoloji ve sosyal medyaya henüz daha alışamamış Anadolu halkı ise siyasal bu durumdan pek haberdar değil. Onlar, yaşananların ‘dış güçlerin bir oyunu olduğunu’ inanıyor ve ‘ülkenin tam güçlenip belini doğrultacakken’ bu şahlanışa köstek olmak isteyenlerin yaptığını düşünüyor. Toplumsal bir gerçeği ifade eden bu durum siyasal iletişimi profesyonelce yürüten AKP’nin gözünden kaçmadı ve o kitleye ulaşmayı gözüne kestirdi.
Aslında bu durum Erdoğan’ın söylemlerinin şiddetini artırmasından mütevellit partiyi zor duruma da soktuğunun bir göstergesi. Parti tabanı her ne kadar Erdoğan’sız bir AKP düşünmüyor olsa bile Başbakan Davutoğlu’nun da ‘konu mankeni’ olarak kalmasını da istemiyor. Bu durum AKP tarafından bir gerçeğin farkına varıldığını, partinin hızla oy kaybettiğini, parti içinde homurdanmaların ilerleyen zamanlarda artacağını göstermektedir.
AKP ile Erdoğan arasında yaşanan bu gerginliklerden son tahlilde parti nasibini ‘oy kaybederek’ alıyor. Bu durumdan hiç hoşlanmayan Erdoğan ise hiçbir siyasi hareketin yapmadığı akıllıca bir adım attı ve Anadolu halkını muhtarlarla yeniden fethetmeye girişti. Bu durum ne kadar başarı getirecek bilinmez ancak siyasi anlamda dikkate alınması gereken bir manevra. Diğer muhalefet partilerinin hiç aklına gelmeyecek muhtarlık kurumu Erdoğan ile beraber aktif bir yapıya dönüştü. Erdoğan muhtarları üçüncü defadır Ak Saray’da ağırlıyor ve onlara büyük bir önem veriyor. Tarihleri boyunca bu kadar iltifata mazhar olan bir başka ‘muhtarlar jenerasyonu’ olduğunu sanmıyorum.
Devletin en üst yetkilisi tarafından bu kadar önemsenen muhtarlar da elbette bunun karşılığını verecektir. Erdoğan, vaatlerini, mesajlarını ve beklentilerini muhtarlar aracılığı ile normal bir vatandaşa ileterek kentlerde yaşanan oy kaybını bu şekilde taşralarda telafi etmeye çalışıyor. Erdoğan’ın hiç durmadan televizyonlara çıkması, neredeyse her açılışta bulunması ve kalabalıkların olduğu her yere program koyması da bu sebepten. AKP’nin bu manevrasını eğitimli insanlar ve büyükşehirlerden umudu kesmesi olarak algılamak mümkün. Zira AKP son dönemde oldukça zor günler geçiriyor, hızlı biçimde kan kaybediyor. Özellikle büyükşehirlerde yaşayanların tepkilerine maruz kalan AKP yerele yönelme hamlesi ile bu kaybı muhtarların desteği ile kapatmaya çalışıyor.
*Yıldız Teknik Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler