Aday oldukları günden bu yana istifa etmeleri gerektiği belirtilen 15 bakan artık milletvekili. Hukukçulara göre milletvekili olan bakanlar gayrimeşru bir biçimde görev yapıyor.
Seçime giden süreçte kabinede görev yapan 15 bakanın seçim çalışmalarında ellerindeki kamu gücünü kullanmaları ya da bu gücün seçmen tavrını etkileme ihtimali sebebiyle istifa etmeleri gerektiğine yönelik talepler karşılık bulmadı. Bakanlar, bakanlık görevlerinden istifa etmeden milletvekili adayı oldu. Bakanların rakibi olan muhalefet adayları, karşılarında makam araçlarını kullanan, bakanlık personelinin desteğini arkasına alan rakipler olduğunu ifade ederek adil olmayan bir seçim yarışı yürütüldüğünü söylediler.
Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, günün sonunda bakanların tümü aday gösterildikleri yerlerden milletvekili seçildi ve bakanların aday olmasıyla birlikte başlayan tartışma başka bir boyuta taşındı, yeni sorular gündeme geldi: Bakanlar şu anda milletvekili mi, bakan mı? Hem milletvekili hem de bakan olunabilir mi? Bakanlar milletvekili seçildiklerinde bakanlıkları düştü mü? Milletvekilliği görevi henüz başlamadı mı?
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ŞU ANDA HUKUKEN BAKANSIZ MI?
Pek çok hukukçu, bakanların milletvekili seçildikleri an bakanlıklarının sona erdiği değerlendirmesini yapıyor. Bu değerlendirmenin dayanağı Anayasa’nın 106’ncı maddesindeki “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erer” hükmü. Aynı görüşte olan hukukçular, Milletvekili Seçim Kanunu’nun 35’inci maddesine göre de milletvekilliği statüsünün il seçim kurulunun seçilen milletvekilini tutanakla tespit ve ilan etmesiyle kazanıldığına işaret ediyor. Bu görüşe göre 14 Mayıs’ta milletvekili seçilen bakanların milletvekilliği kesinleşmiş ve bakanlıkları düşmüş oldu.
UÇUM: MİLLETVEKİLLİĞİ YEMİNLE BAŞLAR, YEMİNE KADAR BAKANLIK GÖREVİ SÜRER
Ancak iktidar partisi, bu görüşün doğru olmadığını savunuyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, milletvekilliği statüsünün il seçim kurulunun ilan etmesiyle kazanıldığına da bakanlık ve milletvekilliği görevinin aynı anda yürütülemeyeceğine katılsa da Uçum’a göre “milletvekilliği statüsü” ile “milletvekilinin yasama görevi yapma statüsü” aynı değil. Milletvekilinin yasama görevi de il seçim kurulunun ilanı ile değil milletvekili yemini ile başlıyor. Uçum, konuyla ilgili sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, “And içene kadar mevcut bakanların yasama görevleri başlamayacağından, bakanlık görevlerinin de sona ermesi söz konusu olmayacaktır” diyor.
ÇÖZÜM: ‘ÖNCE DEVİR TESLİM SONRA YEMİN’
Uçum, sonraki sürece ilişkin de şu ifadeleri kullanıyor: “Bakanlık görevinde bulunup milletvekili seçilenler and içinceye kadar bakanlık görevini yerine getirebilir. Milletvekili seçilen ancak henüz and içmeyen bakanlar yeni atanan bakanlara görevlerini devredebilir. Devir teslim işleminden sonra Meclis’te and içerek yasama görevlerine başlayabilir.”
YEMİN TÖRENİ ÖTELENİYOR MU?
Uçum’un işaret ettiği and içmenin ne zaman olacağı da yasayla belirlenmiş durumda. Buna göre Yüksek Seçim Kurulu’nun kesin seçim sonuçlarını ilan etmesini takip eden üçüncü günde Meclis toplanır ve milletvekilleri yemin ederek göreve başlar. 14 Mayıs seçiminin ilan edilmesinin hemen ardından açıklanan seçim takvimine ve YSK Başkanı Ahmet Yener’in açıklamalarına göre kesin sonuçların açıklanma tarihi 19 Mayıs’tı. Bu durumda Meclis’teki yemin töreni 22 Mayıs Pazartesi günü gerçekleşecek ve henüz Cumhurbaşkanı tarafından yeni kabine belirlenmediği için bakanlıklar düşecekti. Ancak Meclis Başkanı Mustafa Şentop, katıldığı bir programda yemin töreninin 28-29 Mayıs’ta olabileceğini söyledi. Böylece bakanların yemini, yani Uçum’a göre milletvekilliği yasama görevinin başlangıcı ötelenmiş oldu. Kulislere göre bu süreçte yeni kabine belirlenecek, devir teslim törenleri yapılacak ve bakanlar görevlerini devrettikten sonra yemin edecek. Böylece hem bakanlık görevlerinde kesinti olmayacak hem de Anayasa’ya aykırılık tartışmasının önü kısmen de olsa kesilmiş olacak.
KABOĞLU: ADAY OLDUKLARI AN İSTİFA ETMELİYDİLER
Seçim süreci başladığından bu yana bakanların istifa etmesi gerektiği görüşünü dile getiren anayasa hukukçusu, 27. Dönem CHP Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “22 Mart akşamı Sayın Erdoğan, cumhurbaşkanı yardımcısı başta olmak üzere bütün bakanların aday gösterileceğini söyledi. İlk tepkim şu oldu; ‘bütün bakanlar çekilmelidir. Anayasa’ya göre bakanlık sıfatıyla aday olamazlar.’ Çekilmediler. 9 Nisan’da aday listeleri teslim edildi ve yine çekilmediler ve en sonunda da pazar günü seçildiler. Birleştirme tutanakları da gerçekleşti. Artık hukuken hiçbir dayanağı kalmadı” dedi.
‘MİLLETVEKİLLİĞİ YEMİNLE BAŞLAMAZ, BAKANLIKLARININ DÜŞMESİ GEREKİR’
Milletvekilliği ile bakanlığın aynı anda yürütülemeyeceğini ifade eden Kaboğlu, “Nasıl ki bu bakanlar içinde milletvekili olanlar bakan olarak atandıkları andan itibaren milletvekillikleri düşmüş ise birleştirme tutanaklarının tanzim edilmesi ve milletvekilliklerinin kesinleşmesi anında bakanlıklarının da düşmesi gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
Milletvekilliğinin yemin sonrası başlayacağı görüşüne katılmadığını kaydeden Kaboğlu, “Milletvekilliği yeminle kazanılmıyor. Anayasa’nın 81’inci maddesine göre de yemin göreve başlama koşuludur. Milletvekilliği birleştirme tutanaklarının tanzim edilmesiyle kazanılır. Yeminle başladığı görüşü geçerli değildir” ifadelerini kullandı.
‘BAKANLIK MAKAMLARINI FİİLEN İŞGAL EDİYORLAR’
Bakanlığın ve milletvekilliğinin bağdaşmadığına dair Anayasa’nın açık hükmü bulunduğunu hatırlatan Kaboğlu, “Hukuken şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanları yok’ diyebiliriz. Yaptıkları işlemler Anayasa’ya aykırıdır ve bir yetki gaspı söz konusudur. Fiilen o makamı işgal etmektedirler” dedi.
İlerleyen sürece dair risklere de dikkat çeken Kaboğlu, “Eğer daha seçim sürecinde Anayasa’ya aykırılık konusunda bu kadar ısrar söz konusu ise yeni dönemde göreve başlayan bu kişiler ne ölçüde Anayasa’ya saygı gösterecekler? Bu şimdiden sorgulanması gereken bir husus” ifadelerini kaydetti.
‘14 MAYIS SEÇİMİNİ ŞAİBELİ HALE GETİRDİLER’
Bakanların aday olduktan sonra yürüttükleri seçim çalışmalarında devletin tüm gücünü kullanmalarının 14 Mayıs seçimlerini şaibeli hale getirdiğini belirten Kaboğlu, “Erdoğan’la birlikte devletin tüm gücünü kullanarak seçim çalışması yaptılar ve seçime fesat karıştırdılar, seçimi şaibeli hale getirdiler. Şimdi de Anayasa’ya açıkça aykırı olduğu halde bakanlıktan ayrılmıyor olmaları, fiilen o makamları işgal etmeleri de ikinci tur seçimi gayrimeşru bir alana sürüklemektedir. Bu hem Anayasa’ya hem demokrasiye darbedir” şeklinde konuştu.