Steinmeir, “Örneğin Türkiye’de ülke dışına çıkamayan ya da cezaevinde olan Ahmet Altan ve Osman Kavala’yı anıyoruz. Sadece adalet, özgürlük ve demokrasi çağrısı yaptığı için Belarus’ta hapsedilen Maria Kolesnikova’yı ve Belarus’ta aynı nedenlerle hapiste olan diğer pek çok kişiyi anıyoruz” ifadelerını kullandı.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeir, katıldığı bir etkinlikte Osman Kavala ve Ahmet Altan’a ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Steinmeier dünya genelinde muhalif pek çok ismin Almanya’yı sığınabilecekleri bir yer olarak gördüğünü ekledi.Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, katıldığı bir etkinlikte yaptığı sürgün temalı konuşmasında, Almanya’nın siyasi zulme uğrayanlara karşı sorumluluğuna değindi. Nasyonal sosyalist dönemde, aralarında ülkenin en iyi sanatçı ve entelektüellerinin de olduğu çok sayıda Alman’ın ülkesini terk etmek zorunda kaldığını hatırlatan Steinmeier, “Yabancı üniforma içindeki vatanseverler” olarak nitelendirdiği bu isimlerin çoğunun Müttefik ülkelerin gizli servislerine hizmet ettiğini ve Almanya’nın Nazi diktatörlüğünden kurtarılmasına yardımcı olduğunu dile getirdi.
Günümüzde Almanya’yı kendilerine sığınabilecekleri bir yer olarak görenler içinde de çok sayıda sanatçı ve ülkesi için mücadele eden isimler olduğunu belirten Steinmeier, Türkiye ve Belarus’ta gazeteciler ile insan hakları için mücadele eden kişilerin tutuklanmasını da eleştirerek, “Örneğin Türkiye’de ülke dışına çıkamayan ya da cezaevinde olan Ahmet Altan ve Osman Kavala’yı anıyoruz. Sadece adalet, özgürlük ve demokrasi çağrısı yaptığı için Belarus’ta hapsedilen Maria Kolesnikova’yı ve Belarus’ta aynı nedenlerle hapiste olan diğer pek çok kişiyi anıyoruz” ifadelerını kullandı.
“İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana sürgün, vatansızlık, yabancı bir ülkede yaşama” gibi deneyimlerin hep yaşandığını vurgulayan Almanya Cumhurbaşkanı, “Vatanını terk etmek zorunda kalmak, insanlık için kökleri çok eskilere dayanan bir travmadır ve her bir yazgıda yeniden karşımıza çıkmaktadır. Sürgüne gitmek zorunda kalmak: Bu olgu her zaman varoluşun köklerine, yaşamın en içteki özüne dokunur. Çünkü her insan ait olduğu, sevdiklerinin olduğu, çocukluğunun dilini duyup konuşabildiği bir evi, bir vatanı olsun ister. Eğer kendisine uzaklarda yeni bir vatan aramak zorunda kalırsa o zaman açık kollar, açık kalpler bulmalıdır” dedi.(Kaynak)