6 Şubat depremlerinin birinci yılında yakınlarına ölü ya da sağ ulaşamayan depremzedelerin umutsuz arayışı devam ediyor.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin birinci yılında Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana, Malatya ve Elazığ’da enkaz kaldırma çalışmaları hâlâ devam ederken geride kalan on binlerce kişi konteyner kentlerde hayata tutunmaya çalışıyor. Kimi de çoktan memleketini terk edip yeni bir yerde, yeni bir yaşam kurmaya çalışıyor. Yakınlarının cenazelerine ulaşamayan depremzedelerin ise umutsuz arayışı bitmiyor.
Geçen yıl art arda meydana gelen iki yıkıcı depremde toplamda kaç kişinin kayıp olduğuna ilişkin sağlıklı bir veri yok. Deprem Mağdurları Derneği (DEMAK) kendilerine yalnızca beş kentten yapılan kayıp bildiriminin 38’i çocuk olmak üzere 145 kişi olduğunu söylüyor. Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK) Başkanı Selahattin Kaban, bu kişilerden yalnızca 5’i hakkında yakınlarının “öldüğü kesin” dediğini belirterek “Aslında cenazesi bulunmadıysa yüzde yüz ölü diyemeyiz. Bulunmadıysa vefat etmemiştir” ifadesini kullanıyor.
Duyumlarına göre bu sayının daha fazla olabileceğini belirten Kaban, “Kayıplarla ilgili çalışma yapılmıyor. Kurumların birbirleriyle irtibatı olmadığı için kayıpların aranması konusunda sorun yaşıyoruz” diyor. Deprem kayıpları konusunda TBMM’de araştırma komisyonu kurulmasını isteyen Kaban, yetkililere sesleniyor:
“Yetkililer vicdanlı olup sesimizi duymalı. Ya bir mezar taşı ya da sarılacak bir evlat versinler.”
Eşi enkazdan çıkarıldı kendisi yok
DW Türkçe’den Alican Uludağ kayıp yakınlarıyla konuştu.
DEMAK Genel Sekreteri Sema Güleç’in oğlu 25 yaşındaki Mustafa Batuhan Güleç kayıp olanlardan sadece biri.
İskenderun’da yıkılan Güleryüz Apartmanı’nın enkazından yaralı olarak çıkarılan ancak ambulansta yer olmadığı için arkadan gelen beyaz bir araca bindirilen Güleç’ten bir daha haber alınamadı. Yine İskenderun’da yaralı olarak ambulansa bindirilen 26 yaşındaki Merve Ateş’in akıbetine ilişkin de geçen bir yılda bilgiye ulaşılamadı. Mersin’e sevk edilen Ateş’i taşıyan ambulans, oraya ulaşmamıştı. Hiçbir hastaneye giriş kaydı tespit edilmeyen Ateş’in yakınlarının verdiği DNA örneğinden de sonuç çıkmadı.
Hatay’da yıkılan simge binalardan Rönesans Rezidans’ta en az 50 kişinin kayıp olduğu ifade ediliyor. Benzer şekilde yine Hatay’da 53 kişinin öldüğü İlke Apartmanı’nda 11 kişiye sağ veya ölü olarak ulaşılamadı. Abbas Yiğit Köse, Asel Kılıç, Cansu Erva Dönmez, Ebrar Dönmez, Esin Kırık, Hasret Kılıç, Meltem Dönmez, Mühitten Dönmez, Mustafa Kılıç, Münevver Köse ve Yakup Köse’den haber alınamadı.
Yakınlarının hâlâ aradığı kayıplardan biri de 26 yaşındaki Fikriye Aybüke Körük. Bin 400 kişiye mezar olan Ebrar Sitesi E Blok’un dördüncü katında depreme yakalanan Aybüke Körük’ten bir yıldır haber yok. Eşi Barış Körük, depremin altıncı günü enkazdan ölü olarak çıkarılmıştı. Anne Fadime Gökçe, enkazın başında on gün kızının çıkarılmasını beklediğini belirterek “Benim kızım enkazdan çıkmadı. Bodruma kadar inildi. Her yere bakıldı, ama yoktu” diyor. 20 Şubat’ta DNA örneği verdiğini ancak olumlu sonuç alamadığını kaydeden Gökçe, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Enkaz kaldırıldıktan sonra hastanelere, mezarlıklara vs baktık bulamadık. İzmir İl Sağlık Müdürlüğünün yayımladığı bir fotoğrafta sedye üzerinde kızımı gördük. Depremin ikinci günü, gece saat 2’de askeri uçakla götürülenler içinde yer almış. Hastaneye gittik, dediler ki kayıt yok. Sonra polisle gittiğimde kaydı çıkardılar. Ancak hiçbir işlem yapılmamış. Gelmiş gitmiş. Yoğunluktan başka bir yere götürüldüğü söylendi. Bir senedir, kızıma ulaşamıyorum. Kızım 6 dil biliyordu. Rus Dili ve Edebiyatı mezunuydu.”
“Adıyaman’da altı çocuk kayıp”
12 yaşındaki Selinay Abuşu ve 19 yaşındaki ablası Sidernaz Aburşu da Ebrar Sitesi Z Blok’ta ailesiyle birlikte yaşıyordu. Depremin 11’inci gününde babası Recep, annesi Gönül ve kardeşi Ahmet Eren Aburşu’nun cenazesi enkazdan çıkarıldı. Çiftin diğer oğulları Mehmet Akay Aburşu ise kimsesizler mezarlığında bulundu. Ancak Selinay ve Sidernaz Aburşu kardeşlerin cenazesine bir yıldır ulaşılamıyor.
Hala Elif Aburşu, “İki yeğenimi bulmak için (DNA örneği almak için) gelinin mezarını açtırdık. Ancak yine olumlu bir haber alamadık” diyor. Elif Aburşu, Ebrar Sitesi’nin yerine yenisinin yapılmak istenmesine tepki gösterirken “Kayıplarımız bulunmadan bunların yerlerine yeni bina yapmak istiyorlar. O binaların yapılmasını istemiyoruz” diyor. Çocukların “ölü” olarak kabul edilmesine karşı çıkan Aburşu, “O zaman mezarlarını göstersinler. Ölüsü yok, dirisi yok. Bulunsun istiyoruz. Kayıp insan öldü kabul edilir mi, bu bize acı veriyor, kaldıramıyoruz bu acıları” ifadelerini kullanıyor.
Adıyaman’da yıkılan Arzıklar Apartmanı’nda 45 yaşındaki Zeliha Demir ve 8 yaşındaki oğlu Muhammed Enes Demir’in de cenazesine ulaşılamadı. Baba Mehmet Ziya Demir ve oğlu Samet Demir yaralı olarak kurtarıldı, diğer iki çocuğu Mücahit Demir ve Ahmet Demir’in ise cansız bedenleri enkazdan çıkarıldı.
Kendisinin de iki oğlu vefat eden Amca Hacı Yusuf Demir, iki yakınının da enkazdan çıkmadığını ifade ediyor. Bakanlara, milletvekillerine ulaştığını ancak sonuç alamadığını belirten Demir, “İki ayda bir savcı değişiyor. Üç dört kardeş bu işin peşine gidiyoruz. Dönüp dolaşıp aynı yere dönüyoruz. AKP Adıyaman İl Başkanı’na gittik. Kendisi de benim amcamın torunu kayıp dedi. Adıyaman’da söylediklerine göre 6 tane çocuk kayıp” diyor.
Kayıp depremzedeler neden bulunamıyor?
Enkazdan çıkarılanlardan bir daha haber alınmamasının birçok nedeni bulunuyor. Bunlardan birincisi, depremin ilk günlerinde enkazdan çıkarılan ölü veya yaralıların hangi hastaneye götürüldüğüne ilişkin bir kayıt tutulmaması. İkinci olarak depremin ardından yaşanan kaos nedeniyle mezarlıklardaki bazı definlerin kayıtdışı yapılması.
Enkazdan ölü olarak çıkarılan ve yakınlarının teslim almadığı birçok kişi kimsesizler mezarlığına defnedilmişti. Bu işlemler sırasında önemli bir bölümünün fotoğrafı çekildi ve DNA örneği alındı. Hatay’da bulunan Narlıca Mezarlığı’nda bu şekilde 4 bin 300 kimliği belirsiz kişi defnedildi. Ancak bugüne kadar yapılan DNA testi sonucunda önemli bir bölümünün kimliği belirlendi. Ancak halen mezarlıkta kimliği tespit edilmeyen onlarca mezar var.
Diğer yandan hastanelere getirilen yaralıların kaydedilmemesi veya bu hastanelerden başka hastanelere yapılan sevkler sırasında kayıt tutulmaması da başka bir neden olarak öne çıkıyor. Bazı kayıp depremzedelerin ise tüm aile bireylerinin hayatını kaybetmesi nedeniyle DNA örneği verebilecek bir yakının kalmaması da araştırmaları olumsuz etkiliyor.
Depremin üzerinden bir yıl geçmesine karşın yetkililer ise kayıplarla ilgili sessiz. Muhalefetin depremde kaybolanlara ilişkin araştırma komisyonu kurulması için TBMM’de verdiği önerge AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. İçişleri Bakanlığı yetkilileri ise kayıp depremzedelerle ilgili sorularımıza yanıt vermedi.