Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ByLock kullanımı iddiasına dayanan mahkumiyetlere ilişkin üçüncü 1.000 kişilik başvuruyu da Türkiye hükümetine bildirdi. AİHM, ‘Yüksel Yalçınkaya’ kararı sonrası iki farklı tarihte toplam 2 bin başvuruyu Türk Hükümeti’ne bildirmişti. Son bildirimlerle birlikte sayı 3 bine çıktı.
Peki bu karar ne anlama geliyor?
KHK’lı hakim Kemal Karanfil, konuyla ilgili paylaşımında AİHM’nin ‘toplu’ bildirimlerinin Türkiye’de uygulanan ‘soykırım hukukunu’ tescil ettiğini söylüyor. Kemal Karanfil, şu ifadeleri kullanıyor:
“NORMAL BİR DURUM DEĞİL!
Türkiye aleyhine 1000 kişilik bir Bylock ihlali daha geliyor! Avrupa insan hakları Mahkemesi tarihinde görülmüş bir şey değil.
Biner biner ihlal kararlarının AIHM tarafından verilmesi, Türkiye mahkemelerinin sistematik şekilde belli bir topluluğa karşı yanlış kararlarda ısrar ettiklerini gösteriyor!
Bu durum Türk Ceza Kanunu’ndaki soykırım ve insanlığa karşı suçlar, ve Roma statüsü madde 7’deki insanlığa karşı suçu teşkil etmektedir. O nedenle kürsüdeki hakimlerin bu inattan vazgeçerek, 21 Eylül 2023 tarihindeki AİHM’nin Yüksel Yalçınkaya kararında vurgusu yapılan “Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesine aykırı olarak Hizmet Hareketi’ne veya diğer politik kişilere karşı mahkumiyet hükmü kurmayı sonlandırmaları gerekir. Aksi taktirde mevcut hükümetin sonlanması veya altında imzası olanların, yurtdışına, Batı’ya veya hac için seyahatleri durumunda bile insanlığa karşı suçtan tutuklanıp cezaevine konulmaları uzak bir ihtimal değil.”
Avukat Gizay Dulkadir: Bütün memlekete yapılan haksızlığın ifşası
Avukat Gizay Dulkadir ise kararla ilgili şunları yazdı: “Şu açıklama sadece yargılanan mağdurlara, başvuruculara değil bütün memlekete yapılan haksızlığın ifşasıdır. Bu iş çocuk oyuncağı değil. Türkiye aleyhine yapılan AİHM başvuruları 1000’er 1000’er karara çıkacak. Ödenecek tazminatlardan bahsetmiyorum hatta bu meselenin önemsiz kısmıdır. 100 yıllık cumhuriyet emeği bitiriliyor. Ülkemiz medeni dünyadan uzaklaştırılıyor. Hukuk sistemimiz tamamen çöküyor! Bu gidişe dur demeliyiz. Türkiye derhal hukuka dönmeli ve AİHM kararlarını beklemeden, ülkemiz sınırlarında bu yaşanan hukuk krizini, mağduriyetleri çözmelidir!”