Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi KHK’lıların mağduriyetine dikkat çekerek; “ Türkiye’nin son 10 yılda devlet kademesinden dışladığı 1 milyona yakın yetişmiş bir kadrosu vardı. Bugünün mağdurları, yarının kazananları olacak. Ama biz şunu da istiyoruz: Bugünün mağduru, yarının zalimi olmasın. Adalet, intikam için değil; toplumun yeniden onarılması için gereklidir.”dedi.

Burak Akif CAN-ZAMAN Avustralya
UBE Haber Youtube Kanalına röportaj veren Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi, Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal ve hukuki dönüşümü değerlendirdi. Röportajda Gülabi; özgürlüklerin gerilemesi, kuvvetler ayrılığının ortadan kalkması, KHK’lıların durumu, Kürt meselesi, genel af tartışmaları, yargı bağımsızlığı ve ekonomik kriz başta olmak üzere gündemin temel başlıklarına ilişkin görüşlerini paylaştı. Liberal Parti’nin yaklaşımını “özgürlük, hukuk ve eşit vatandaşlık” ekseninde anlatan Gülabi, hem mevcut tabloya yönelik eleştirilerini hem de iktidar hedefleri doğrultusunda öngördükleri çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaştı. İşte Gülabi’nin sorulara verdiği cevaplar:
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Zübeyir Gülabi: Emekli bir askerim. Akademik olarak siyaset bilimi doktoruyum, uluslararası ilişkiler uzmanıyım. Aynı zamanda Afrika üzerine çalışan bir uzmanım.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Zübeyir Gülabi: Emekli bir asker ve siyaset bilimi doktoruyum. Uluslararası ilişkiler uzmanıyım. Aynı zamanda özel uzmanlık alanım da Afrika.
Partinizin ismini gerek sosyal medyada, gerek YouTube’da, gerek başkaca platformlarda çok duymaya başladık ve hatta kimi siyasilerin de dikkatini çekmeye başladı Üyelerinizin kimisi emekli bürokrat, emekli doktor ve hâkim. Entelektüel ağırlık olarak da dikkat çekiyorsunuz. Nedir Liberal Parti? Amaçlarınız nedir?
Zübeyir Gülabi: Biliyorsunuz liberalizm özgürlüğün ideolojisidir ve son 10 senede Türkiye’de kaybettiğimiz şey özgürlüklerimiz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle tek adam sistemine geçtik. Kuvvetler Birliği’ne döndük. Artık devlet kurumları çalışamıyor. Çalışan tek kurumumuz var: CİMER. Evet, ispiyonculuk kurumu. Aynı Abdülhamid’in jurnalçiliği gibi, bütün halk jurnalleyerek yani ispiyonlayarak işlerini çözdürüyor. Çalışan tek kurum CİMER. İşte bir bakanlıkta işiniz hâl olmazsa CİMER’e şikâyet ediyorsunuz, CİMER hemen oraya mesaj atıyor, işiniz çözülebiliyor. Gördüğünüz gibi konuşan gazeteci, sokak röportajında konuşan bir kadın, bir erkek; sıradan vatandaşlar bile hapse atılıyor. Artık konuşma özgürlüğümüz yok. Toplantı ve gösteri özgürlüğümüz yok, örgütlenme özgürlüğümüz yok. Ama biz liberaller olarak buna suskun kalamayız.
SON 10 YILDA DEVLET KADEMESİNDEN DIŞLANMIŞ YETİŞKİN KADRO VARDI
Özgürlük dediğiniz anda zaten bir mücadele var demektir. Biz özgürlüğün mücadelesini veriyoruz öncelikle. Ve özgürlük; çalışma özgürlüğü, yaşam özgürlüğü, konuşma özgürlüğü elinden alınmış 86 milyonun bu özgürlüklerini tekrar alması için çalışıyoruz. Onun için de entelektüel kadromuz çok yüksek. İşte profesörler, akademisyenler, bürokratlar… Türkiye’nin son 10 yılda devlet kademesinden dışladığı 1 milyona yakın aslında bir yetişmiş kadro vardı.
Bunlardan kimileri KHK’lı bildiğim kadarıyla. Bu KHK’lılar devletten çıkarılınca ne oldu?
Zübeyir Gülabi: İşte her gün bir devlet krizine muhatabız. Basını kapattınız; son bir haftadır basındaki rezaleti konuşuyoruz. Devlet büyüklerinin tırnak içinde yakınlarının yolsuzluklarını konuşuyoruz. Ne bileyim Türk ordusu halaç pamuğu gibi atıldı. 20 gün önce Gürcistan üzerinde düşürülen kargo uçağımız C130. C130 dünyanın en güvenli uçaklarındandır. Süzülme kabiliyeti çok yüksektir. Motorları sussa bile karnının üzerine iniş yapabilecek bir uçaktır. Ben 30 defa atlayış yaptım C130’dan. C130’un “uçankale” ismi vardır.
Bir tarlaya inerdi ama düştü. Parçalandı; arada ne olduğunu açıklamıyorlar. Daha iki gün önce Çankırı’da bir İHA’nın geldiğini gördük. Ya Türkiye Cumhuriyeti’nin hava kuvvetleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, istihbarat kurumları ne yapıyordu? Bir yabancı İHA geldi galiba. Ama hangi ülkenin İHA’sı olduğunu da açıklamıyorlar.
Çünkü bunu açıkladığı anda düşmanca bir davranış olacak; Türkiye’nin sınırlarına tecavüz etmiş olacak. Yani demek istediğim, bu yetişmiş, liyakatli insanlar devlet kadrolarından çıkarılınca, yalakalıkla makamlara gelmiş insanlar Türkiye’nin ne sınırlarını koruyabiliyorlar, ne ekonomisini koruyabiliyorlar, ne de vatandaşın geçim düzenini koruyabildiler. Her alanda yere vurduk. Biz buradan çıkmalıyız.
Tüm bu olayların ve gelişmelerin perde arkası neden açıklanmıyor?
Zübeyir Gülabi: Ya bunu açıkladığınız anda o ülke size bir saldırı yapmış olacaktır.
İlişkilerinizin gerilmesi söz konusu. Halkta da bir tepki olacak tabii. Bu muhtemelen bana göre Rus İHA’sıydı ve düştürüldüğü yer son 5–10 yılda Türk savunma sanayinin belli alanda üretim yapan birimlerinin yoğunlaştığı bir yer…Kritik değil stratejik bir bölge.
Zübeyir Gülabi: Bence Hava Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı derhal istifa etmelidir.
Türkiye’de 70, 80, 90 hatta 2000’li yılların başlarında kör topal bir demokrasi vardı. Geldiğimiz noktada Türkiye Cumhuriyeti’nin klasik demokratik hamleler ile anayasada yazılı demokratik hamleler ile demokrasiye dönebileceğine inanıyor musunuz?
Zübeyir Gülabi: Demokrasiye döneceğiz biz. Çünkü Türk halkı bu rejime alışık değil. Bu rejimi, otoriter rejimi hiç sevmedi. Türk halkı otoriter rejimleri sevmediği için 16 Türk bayrağı var. Yusuf Has Hacip Kutadgubilig’te diyor ki: Bey, sultan, padişah, devletin başkanı zorba olursa halk fakirleşir; çünkü üretim yapmaz. Halk fakirleşince devlet vergi toplayamaz, ordusu zayıflar ve çöker. Kısacası bu liberal bakıştır tarihe. Bizim 16 imparatorluk kurmamızın temelinde, devleti yıkmamızdan değil, zorbalığı yıkmamızdan dolayıdır. Eskiden devletler hanedanlarla kaimdi. Hanedan değişince devlet değişiyordu. Yoksa yıkılmış yeniden kurulmuş bir devlet değil.
Sizce bıçak kemiğe dayandı mı?
Zübeyir Gülabi: Dayandı. Fakat Türk milleti devletini çok sever, çok sayar. “Allah devlete zeval vermesin” der; devleti zayıflatacak eylemlere girişmesin. Bu artık bir kaziye-i muhkeme hâline gelmiştir. CHP’nin tek parti döneminde aç kaldı… Bugünkü Cumhurbaşkanı da o dönemin ekmeğini çok yedi CHP’nin yaptıklarını anlatarak. Şimdi CHP’nin yaptıklarından 10 kat daha kötüsünü kendileri yapıyor.
Ne oldu?
Halk ilk fırsat verildiğinde.Seçime gitmek zorunda kaldı. CHP o gündür bugündür tek başına iktidarı alamadı.
1996’DE İRTİCAİ FAALİYETLERDEN DOLAYI TSM’DAN İHRAÇ EDİLDİM
Türkiye’de bir daha siyasal İslam’ın iktidarı olabileceğini düşünüyor musunuz?
Zübeyir Gülabi: Hiç onu öngörmüyorum. Ben 1996’da irticai görüşlere sahip olduğu gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilmiş bir subayım. Çocuklarıma şunu dedim; ben bu arada ölürsem vasiyetimdir: “İslam, ben Müslümanım diye sizden oy isteyen hiç kimseye oy vermeyeceksiniz. Çözümün önerilerine bakacaksınız. Özgürlükçü mü, adil mi? Bunları sağlayacak insanlara… Ama dini gerekçeyle hiç kimseye oy vermeyeceksiniz” dedim. Ben belgeliyim bu konuda.
İktidar olmanız halinde bakanlık ve bürokrat kadronuz var mı?
Zübeyir Gülabi: Herhalde 20 tane ülkeye kadro oluşturacak bir kadromuz var. Sağlık politikalarını yazan arkadaşlarımız, vergi reformunu hazırlayan arkadaşlarımız, konut reformu hazırlayan arkadaşlarımız var.
Üyelerinizin bir kısmının KHK’lı olması sizi ürkütmüyor mu?
Zübeyir Gülabi: Özgürlüğü savunacaksanız korkamazsınız. Mehmet Altan 2016’dan beri şunu söylüyor: “Niye bir parti bu KHK’lıların hakkını savunmaz?”
Biz de savunalım dedik. KHK’lı sorunu idarenin ortaya çıkardığı bir sorun. KHK’lar anayasaya aykırı. Hükümet neyle suçlarsa suçlasın, KHK’nın kendisi anayasaya ve kanunlarımıza aykırı. Hükümet kendi hukuksuzluğunu meşrulaştırmak için buna F.TÖ demiş, ona PKK’lı demiş, ötekine terörist demiş. Ben buna bakmam. Suçu varsa o da savcının işi. 2016’dan sonra 3.200.000 kişiye terör soruşturması açmışlar… Bir tane Türk Ceza Kanunu’na göre suç olan eylem ithaf edilmedi, eylemle itham edilmedi. Hele yüz kızartıcı ima bile yok.
Toplumlar hak ettiği gibi yönetilir mi?
Zübeyir Gülabi: Hazreti Peygamber kötü bir toplumun içinden geldi; 23 sene hiç rahat yüzü görmeyerek o toplumu değiştirmeye çalıştı ve değiştirdi. Toplumun durumunu değiştirmek inanan ve düşünen aydınların ana görevidir. Balık baştan kokar. Baştakiler yolsuzluğa fırsat veriyorsa, biz baştakileri de değiştireceğiz. Sistem düzelirse toplum çok kolay düzelir. Daron Acemoğlu da bunu söylüyor… İsveçlinin Türklerden daha ahlaklı olduğunu iddia edebilmenin hiçbir gerekçesi yoktur. Ama orada başbakan oğlunu özel makam aracına bindirdiği gün istifa etmek zorunda kalır; bizde cumhurbaşkanının oğlu valilerin makamına oturuyor.
Genel afla ilgili net bir duyum var mı?
Zübeyir Gülabi: Genel af konusu vicdanlı siyasetçilerin bugün ana konularından birisi. Ama hükümet genel af tanımından korkuyor. Kendi oluşturduğu bir Frankenstein var… F.TÖ etiketi yapıştırılınca orada hukuk yok, hukukun dışına çıkarılmış demektir. Siyasetçiler bu gölgenin silinmemesini isteyenlerden dolayı korkuyorlar. Sadece PKK’ya özgü bir af olabilir mi? Yapmaya çalışıyorlar bunu. Ama biz Liberal Parti olarak bu ayrımcılığa karşı çıkacağız. Ya genel af çıkacak ya da o özel af çıkamayacak. Biz buna direneceğiz.
Sizin son yıllardaki en büyük hayal kırıklığınız nedir?
Zübeyir Gülabi: Sağ siyasetten, sağ cenahtan yetişmiş birisiyim. Sağ siyasette, sağ düşünürlerde, din adamlarında omurgasızlığın çok olduğunu; insan haklarını bilmediklerini, anlamadıklarını, umursamadıklarını; devlet tapıncılığının çok önde olduğunu gördüm. En büyük hayal kırıklığım; sağdan insanı koruyan, insanın onurunu koruyan evrensel diyebileceğimiz bir düşünce ve aksiyon insanı çıkamaması.
Umut var mı?
Zübeyir Gülabi: Umut var. Türkiye küçük bir ülke değil. Enerji koridorlarının köprüsü Türkiye. Biz sadece devlet olarak bunların önünü açabilirsek… Hukuki düzeni kuracağız. Daron Acemoğlu’nun “Why Nations Fail” kitabında anlattığı reçeteleri uygulayarak Türkiye çok çabuk çözer sorunlarını. 5 senede emeklimiz rahat eder. Ekonomik sorun 5 senede çözülür.
İktidar olmanız halinde ilk etapta neleri değiştireceksiniz?
Zübeyir Gülabi: Birincisi yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamak. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nu ikiye ayırmak: Savcılar Kurulu, Hâkimler Kurulu. Özgürsünüz Türkiye; konuşabilirsiniz. Cumhurbaşkanına hakaret diye bir suç olmayacak. Demokrasi de olur mu bu? Kutsal devletten çıkıp hizmetçi devlete geçeceğiz. Devletin memuru ya da siyasetçisi milletin hizmetçisidir. Biz kadrolarımızda millete hizmet edecek hizmetçiler kadrosunu topluyoruz.
Yargıyı bağımsız kılacağız ve artık özgürsünüz Türkiye dese yeni iktidar, iktidar olduğunun ilk saatlerinde dolarla ilgili bir tahmininiz var mı?
Zübeyir Gülabi: Herhalde o gün %10 değer kaybeder. En az %10. Türkiye uçuşa geçer. Eğer samimi olduğumuzu iş dünyası ve halk anlarsa, o gün sorunun büyük oranda çözüm kapısının açıldığını görürüz. Umut var. Biz varız çünkü. Biz umuduz. Uğur böceğiyiz; Türkiye’ye uğur getireceğiz.
Kürt meselesi ve KHK’lılar…
Kürt meselesinde yürütülen yeni süreç hakkında ne düşünüyorsunuz?
Zübeyir Gülabi: Bu sorun askeri yöntemlerle çözülecek bir sorun değildir. Ben 1991 yılında Güneydoğu’da görev yapmış bir subayım. O dönemde dahi bunun sosyal ve siyasal bir mesele olduğunu raporlarımda yazdım. Bugün de aynı noktadayım. Eşit vatandaşlık temelinde, hukuk konuşularak çözülmesi gereken bir sorundur. Hukuk yoksa, adalet yoksa, çözüm de olmaz.
Mevcut çözüm tartışmalarında eksik olan nedir?
Zübeyir Gülabi: En büyük eksik hukuk. Sürekli güvenlik, sürekli pazarlık konuşuluyor ama hukuk hiç konuşulmuyor. Oysa mesele birkaç bin silahlı kişiyle sınırlı değil; milyonlarca insanın kendini bu devletin eşit vatandaşı olarak hissedip hissetmemesiyle ilgilidir.
Öcalan merkezli bir çözüm yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zübeyir Gülabi: Bir ülkenin, milyonlarca insanın geleceğini tek bir kişinin iki dudağı arasına bırakması kabul edilemez. Siyasi partiler ortak aklı temsil eder. “Bizim irademiz İmralı’dır” demek, siyasetin iflasıdır. Kürt kimliği meselesi meşrudur ama bunun çözüm yolu on binlerce insanın hayatına mal olan bir şiddet değildir.
Liberal Parti’nin Kürt meselesine yaklaşımı nedir?
Zübeyir Gülabi: Biz eşit vatandaşlıktan yanayız. Dil, kimlik, kültür; bunların hepsi hukuk güvencesi altında olmalıdır. Kürtlerin “bu devlet benim devletim” diyebilmesi gerekir. Bu da ancak adaletle olur.
KHK’LILAR İDARENİN OLUŞTURDUĞU BİR SORUN:
Partinizde çok sayıda KHK’lı olduğu söyleniyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu?
Zübeyir Gülabi: Hayır, kesinlikle etmiyor. Özgürlüğü savunuyorsanız korkamazsınız. KHK’lar anayasal değildir. İnsanlar yargı kararı olmadan ihraç edildi, cezalandırıldı, sosyal ölüme mahkûm edildi. Bu, idarenin yarattığı büyük bir hukuk sorunudur.
KHK’lılara yönelik “terör” suçlamalarına nasıl bakıyorsunuz?
Zübeyir Gülabi: 2016’dan sonra milyonlarca insan hakkında soruşturma açıldı ama somut bir suç isnadı yok. Türk Ceza Kanunu’na göre suç sayılacak bir fiil isnat edilmedi. Rüşvet, zimmet, yüz kızartıcı bir suç yok. İnsanlar sadece etiketlenerek cezalandırıldı.
Liberal Parti KHK’lılar konusunda neyi savunuyor?
Zübeyir Gülabi: Biz bir cemaatin ya da bir grubun partisi değiliz. KHK’lıların hakkını savunmamızın sebebi, yapılan işlemlerin hukuka aykırı olmasıdır. İdarenin her türlü işlemi yargı denetimine açık olmalıdır. KHK’lar bu denetimin dışına çıkarıldı. Biz buna itiraz ediyoruz.
Genel af tartışmalarında KHK’lıların durumu ne olmalı?
Zübeyir Gülabi: Ayrımcı bir af kabul edilemez. Ya herkesi kapsayan bir genel af olur ya da olmaz. Sadece belli gruplara af, diğerlerini dışarıda bırakmak yeni bir adaletsizlik üretir. Biz buna karşıyız.
BUGÜNÜN MAĞDURLARI YARININ KANANLARI OLACAK
KHK’lılar ve mağdur kesimler için geleceğe dair mesajınız nedir?
Zübeyir Gülabi: Bugünün mağdurları, yarının kazananları olacak. Ama biz şunu da istiyoruz: Bugünün mağduru, yarının zalimi olmasın. Adalet, intikam için değil; toplumun yeniden onarılması için gereklidir.
Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin temel nedeni nedir?
Zübeyir Gülabi: Ekonomik krizin nedeni üretimsizlik değil, hukuksuzluk ve yolsuzluktur. Türk işçisi çalışkandır, Türk girişimcisi cesurdur. Hukuk varsa ekonomi düzelir.
Türkiye için umut var mı?
Zübeyir Gülabi: Elbette var. Türkiye büyük bir ülke. Hukuk tesis edilirse ekonomi beş yıl içinde toparlanır. Umut var çünkü çözüm var.
İktidar olmanız hâlinde ilk atacağınız adımlar neler olur?
Zübeyir Gülabi: Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlarız. İfade özgürlüğünü güvence altına alırız. Devleti kutsal bir yapı olmaktan çıkarıp, millete hizmet eden bir mekanizma hâline getiririz.