Cemaat soruşturması kapsamında tutuklanan Kozmik Oda Savcısı Mustafa
Bilgili, kozmik odada 2009’da yapılan aramanın dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan
ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bilgisi dahilinde yapıldığını söyledi.
operasyonunda tutuklanan eski savcı Mustafa Bilgili Kozmik Oda’da aramanın,
dönemin Başbakanı Erdoğan’ın ‘uygun olacağını söylemesi’ üzerine
yapıldığınısöyledi. Çok gizli belgeleri de kendisine Muharrem Köse’nin
ettiğini açıkladı.
Mustafa
Bilgili’nin 3. Sulh Ceza Hakimi Ali Ramazan Bilgisiçok’a verdiği
ifadesinden;
“Bu dosyayla ilgili Başsavcı Hüseyin Poyrazoğlu o dönemdeki Adalet
Bakanı Sadullah Ergin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kara Kuvvetleri Komutanı
ve yetkili askeri şahıslar görüşmüş. Görüşmeler neticesinde dönemin Genelkurmay
Başkanı İlker Başbuğ o dönemki Başbakan Erdoğan ile görüşmüş. Başbakan’ın arama
yapılmasının uygun olacağını söylemesi üzerine Genelkurmay Başkanı, Seferberlik
Bölge Başkanlığı’nda arama yapılması için alt komutanlıklara talimat vermiş.
‘İSTİHBARAT
TOPLUYORLARDI’
Dosyanın bana tevzisinden sonra şüphelilerin işyerlerinde ve adreslerinde arama
yapılmasının uygun olacağı başsavcı ve başsavcıvekili tarafından söylendi.
Arama sırasında bazı harddisklerin sökülmüş olduğunu tespit ettik. Dosyadaki
bilgi ve belgelerden tespit ettiğimiz 8 şüphelinin o tarihteki cumhurbaşkanı,
başbakan, meclis başkanı, bakanlar ve büyükşehir belediye başkanını takip edip,
izleyip istihbarat topladıkları kanaatine ulaştım. Bu arama 20-25 gün sürdü.
ÖZEL-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ
İlker Başbuğ’dan sonra Genelkurmay Başkanı olan Özel Paşa (Necdet Özel)
döneminde, Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda haklarında işlem yürüttüğümüz
personelin hükümeti izleyip, takip edip, istihbarat topladığı konusunda kanaat
gelmesi üzerine Genelkurmay Başkanı, o dönemki Başbakan Erdoğan ile görüşüyor
ve sonrasında Seferberlik Bölge Başkanlığı ile üst amir konumundaki Tetkik
Kurulu Başkanlığı’nın kapatılmasına, personel değiştirip görev tanımlanmasının
yeniden yapılandırılmasına, savunma, plan ve projelerinin yeniden
düzenlenmesine karar veriliyor. Ve Seferberlik Bölge Başkanlığı kapatılıyor.
Bunu bana bizzat Adalet Bakanı Sadullah Ergin söylemişti. Ayrıca Genelkurmay
Başkanlığı’ndan da dosyamıza bu iki kurulun kapatıldığına dair resmi yazı
geldi.
Karar doğrultusunda ben katibimle birlikte doğrudan Seferberlik Bölge
Başkanlığı’ndaki mühürlü odaya gittim. Dijital bütün malzemeyi oradaki askeri
personele tutanakla teslim ettim. Ancak Seferberlik Bölge Başkanlığı’na ait
harddisk’in ne yapılacağı konusunda Genelkurmay’da tereddüt oluşmuş, bu konu
Özel Paşa ile Erdoğan arasında görüşülmüş. Seferberlik Bölge Başkanlığı’nın
kapatılması sebebiyle harddisk’in devlet sırrı niteliğini kaybettiği de
değerlendirilerek harddisk’in incelenmek üzere Cumhuriyet savcılığına
gönderilmesinin uygun olacağı değerlendirilmiş. Bu husus bizzat Adalet Bakanı
Sadullah Ergin tarafından bana aktarıldı. Bir yazı ile Genelkurmay’dan harddisk’in
istenilmesinin uygun olacağı söylendi. Harddisk’i resmi olarak istedim.
Harddisk’i savcılığımıza bizzat teslim ettiler. İmajını aldığım bir harddisk’i
bilirkişilere verdim. Bir adet daha imaj alarak onu da ilerde getirilecek
bilirkişilere verdiğim harddisk’le karşılaştırabilmek için yedek olarak elimde
tuttum.
‘HARDDİSK’İ
İMHA ETTİM’
Genelkurmay’ın gönderdiği harddisk’i adli emanete aldım. Ancak
bilirkişilerden inceleme sonucu gelmeden TMK 10 kapatıldı. Dosya da benden
alındı. Kontrol edebilmek için fazladan çıkarttığım harddisk’i de başka
kimsenin eline geçmemesi için imha ettim.
28 Şubat soruşturması dosyası ile ilgili soruşturmayı yürüttüğüm sırada
Genelkurmay Başkanlığı’na dosyamızdan yazdığımız resmi talep yazılarımızla
gitmiştim. Genelkurmay 2. Başkanı Hulusi Akar’ı ziyaret edip niçin ziyarete
geldiğimizi anlattım. O da bir subay çağırdı. Gelen şahıs Muharrem Köse’ydi
(Adli Müşavir). Köse, çok gizli belgeleri de kendisi bizzat getirip bana teslim
ediyordu. Genelkurmay belgelerini zaman zaman gizli olması sebebiyle kurye
aracılığıyla gönderiyordu.
‘SOYADI
ATAMAN OLAN BİR KORGENERAL’
28 Şubat soruşturma dosyasında biz Genelkurmay’dan soyadı Ataman olan bir
korgeneralle ilgili bilgi ve belge istemiştik. Bir hafta sonu Ataman soyadlı bu
korgeneralin ifadesini aldık. Bu şahsın adliyeye getirilip götürülmesi
konusunda da Muharrem Köse (adli müşavir) aracı oldu. Şahıs, ifadesi alındıktan
sonra serbest bırakıldı. Bu şahsın adı hazırladığım 28 Şubat iddianamesinde de
geçiyordu. Muharrem Köse bu hususu Özel Paşa’ya iletmiş, Özel Paşa da Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ile yeniden görüşmüş. Beni Bakan Sadullah Ergin yeniden
çağırdı. ‘Hükümetle asker arasında sıkıntı çıkabilir, adının iddianameden
çıkarılması bu aşamada uygun olur’ dedi. Bu şahsın adını hazırladığımız
iddianameden çıkarttık. Hakkında hâlâ tahkikat devam etmektedir.”
ARINÇ’A
SUİKAST
Olay günü polis arayarak Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast
yapılacağına ilişkin ihbarda bulundu. Ben de ihbarı yapan kişinin bulunması ve
gerekli araştırmanın yapılarak şüpheli aracın yanına gelen kişilerin gözaltına
alınması ve Arınç’a haber verilmesini istedim. Şüpheli askerlerin çalıştığı
seferberlik tetkik kurulunda arama yapılmasına karar verdik.
KRİZ
ÇIKTI
Ancak arama yapıldığı sırada son iki odaya girmemize devlet sırrı olduğu
gerekçesiyle karşı çıktılar. Burada ancak bir hakimin arama yapabileceği
söylendi. Odaları mühürleyip, tutanak tutup çıktık. Hakim karar alıp bu odada
bizzat arama yaptı. 20-25 gün sürdü. Buradan bilgisayar imajının alınmasıyla
ilgili tartışma çıktı. Alınan imaj örneğinin mahkemeden karar alınana kadar
Genelkurmay’da kalmasına karar verildi. Odayı mühürledik.
Savcı
Mustafa Bilgili, 90’lı yıllarda Kürt iş adamlarına yönelik işlenen faili meçhul
cinayetlerle ilgili de iddianame hazırlamış, iddianamede bir numaralı şüpheli
olarak Mehmet Ağar yer almıştı. O dönemde Bilgili’nin Mehmet Ağar hakkında dava
açmaması için yine siyasiler tarafından baskılara maruz kaldığı belirtilmişti.
Mustafa Bilgili savcılık ifadesinde ayni zamanda kozmik odadaki aramaların
beş savcı tarafından gerçekleştiğini, bunlar arasında şu an Yargıtay üyesi olan
ve cemaat davalarına bakan Hakan Yüksel ve Sadık Bayındır’ın da
bulunduğunu söyledi.
Bilgili
dosyadan haberdar olan ve aşamalarını bilen eski Ankara Başsavcısı Fethi
Şimşek’in de Yargıtay’da üye olduğunu hatırlattı.
Yine aynı dönemde CMK 250’den sorumlu olan başsavcı Murat Esen’in de
dosyayı bilen ve her aşamasından haberdar olan isimlerden olduğunu söyleyen
Bilgili, Esen’in de yargıtay’a seçildiğini söylerek “hiç hukuksuz işlem olmadı. Söz
konusu dosya 2009 yılından 2016 yılına kadar her dönem müfettiş teftişinden
geçti” dedi.
Bilgili’nin yaptığı dosyaları en son
HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz müfettiş olarak incelemiş ve en yüksek
puanları vermişti. Denizli de tutuklu olan Hakim Dündar Örsdemir kozmik odada
bir talebe onay verdiği için soruşturulduğunda HSYK’ya yaptığı itiraz dilekçesinde
Mehmet Yılmaz’ın kendilerini denetlendiğini ve yüksek puanlar verdiğini eğer
kendileri örgüt ise Mehmet Yılmaz’ın da örgüt adına hareket ettiğini
söylemişti. Bilgili de ifadesinde benzer şeyler söyledi.