Hizmet Hareketine yönelik cadı avı operasyonları devam ederken aranan şahıslar yakalanamayınca rehin alınan aile fertlerine yönelik tutuklamalar devam ediyor. AKP’nin proje mahkemeleri ve tasfiyeleriyle bağımsızlığını yitiren Türk yargısı suçun şahsiliği ilkesini hilal ederek ciddi mağduriyetlere imza atıyor. Eşi yakalanamadığı için tutuklanan anne Nejla Akdağ’ın 11 yaşındaki kızı, yazdığı mektupta hâkimlere “Geceleri uyuyamıyoruz. Ne olur annemi tutuksuz yargılayın” diye sesleniyor.
“Eşin gelsin seni bırakayım” denilerek rehin alınan ve tutuklanan kadınlardan biri de Nejla Akdağ. Öğretmenlik mesleğinden ihraç edilen 3 çocuk annesi Akdağ, hipotroid hastası ve uzun süre ayakta ve kapalı alanda kalamayacağına dair heyet raporu var. Buna rağmen 4 aylık tutukluk sürecinin 17 gününü tek başına hücre hapsinde geçirdi. Karar öncesi Sulh Ceza Hakimine verdiği 86 yaşındaki felçli yatalak annesinin bakımından sorumlu olduğuna dair raporun da bir anlamı kalmadı artık. Çünkü tutuklandıktan 10 gün sonra bakıma muhtaç annesi daha fazla dayanamayıp hayata gözlerini yumdu.Nejla Akdağ, annesinin cenaze törenine ise aynı gün Edirne Cezaevi’nden Tekirdağ Cezaevine sevk edilmesi nedeniyle katılamadı. Hiçbir gelirleri olmadığından çocuklarının ziyaretine gelmesi de zorlaştı.
3 aylık tutukluluğu süresinde 10 kilo kaybeden ve vücudunda yaralar oluşan Akdağ’ın sağlık sorunları baş gösterdi. Sağlık raporları nedeniyle çok sayıda tahliye dilekçesi veren Akdağ’ın üniversiteli oğlu, savcının, ‘baban gelsin anneni bırakayım’ sözleriyle adliyeden eli boş döndü.
3 ÇOCUĞUN HAYATI ALT ÜST OLDU
Verilen tutuklama kararıyla Akdağ’ın 3 çocuğunun da tüm hayatı olumsuz yönde değişti. Akdağ’ın başka bir şehirde üniversitede okuyan oğlu okulu bırakıp 2 kız kardeşine bakmak ve iş bulabilmek için evlerine döndü. Okul birincisi kızları psikolojisi bozulduğu için artık okula bile gitmek istemiyor. 11 yaşındaki en küçük kızları ise anne ve babalarının arkasından sıklıkla gözyaşı döküyor. Geceleri ancak abisi veya ablasının yanında uyuyabiliyor.Başlarında tek aile büyüğü, bir kulağı duymayan, bir böbreği iflas etmiş ağır prostat, yüksek tansiyon ve kalp hastası 83 yaşındaki dedeleri kalmış. Milli Eğitim’den ihraç edilen ve evden ayrılırken iş bulmaya gidiyorum diyen babalarından ise haber alamıyorlar.
BEN SADECE ANNEMİ İSTİYORUM
Akdağ’ın 11 yaşındaki kızı, mektubunda abisinin para kazanmak için üniversite eğitimini bıraktığını, okul birincisi ablasının ise ruh sağlının bozulduğundan, okula gitmek istemediğini anlattı.Küçük kız mektubuna şu sözlerle başlıyor:“Ben ……. AKDAĞ. 11 yaşındayım. Bundan 3 ay öncesine kadar yaşıtlarım gibi sabah okuluma gider öğle tatilinde güle oynaya kantinde hoş beş eder, okul çıkışı ise koşa koşa eve gelirdim. Annem güler yüzü ile beni kapıda karşılardı. Ablamla şakalaşmalarımızın sonu hep sarılmayla biterdi. Sonra babam eve geldiğinde boynuna atlardım. Hep birlikte aynı sofraya oturur, herkes gibi muhabbete dalardık. Her akşam yatmadan önce üniversitede okuyan abimi arar öyle yatardım. Huzur içinde. Ta ki polisler 30 Ağustos 2016 tarihinde evimize gelene dek…”
Evden ayrılırken iş bulmaya gidiyorum diyen babasından haber alamadıklarını anlatıyor. Okula gidemediğini geceleri uyuyamadığını anlatan küçük kız, cezaevine ziyaret gittiklerinde annesinin yaralarını gizlemeye çalışmasına dayanamadığını söylüyor. Küçük kız mektubunu, “Ne hissettiğimi bilemezsiniz. Geceleri hasretinden uyuyamıyorum. Ben sadece annemi istiyorum. Yine yargılansın ama ne olur tutuksuz yargılansın” sözleriyle bitiriyor.
GÖZALTINDA PSİKOLOJİK İŞKENCE
Nejla Akdağ, 30 Ağustos 2016’da evini basan polisler tarafından çocuklarının gözü önünde ters kelepçe takılarak gözaltına alındı. 2 gün gözaltında kaldı ve serbest bırakıldı. Nezarethanede psikolojik işkenceye maruz kalan Akdağ, başörtüsü alınarak rencide edildiğini, ibadet yapmasına izin verilmediğini, kaldığı bölümde baygınlık geçirdiğini hastanede iğne ile uyandırılıp yeniden sorguya götürüldüğünü anlattı.
1 Eylül 2016’da öğretmenlikten ihraç edildiğini öğrenen Nejla Akdağ, 27 Ocak 2017’de Edirne’deki evlerini basan polisler tarafından yeniden gözaltına alındı. 3 gün süren sorguda kocasının nerede olduğu soruldu. Kocasıyla birlikte kamudan ihraç edildiklerini, kocasının iş bulabilmek için başka şehre gittiğini anlatsa da polis, “kocan gelirse seni bırakırız” dedi. Akdağ, çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği’nde tutuklandı. Akdağ’ın tutuklama gerekçesinde Bylock programı kullanıyor olması gösterildi. Kullandığına dair bir delil ise gösterilmedi. Nejla Akdağ, ne olduğunu bilmediği programın telefonunda kesinlikle yüklü olmadığını söylese de karar değişmedi.