Guardian’da yazı yazan AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la ilgili gazetenin okuyucu editörü Paul Chadwick açıklama yapmak zorunda kaldı
. ‘Erdoğan için bir köşe? Liberal olmayan sesler için liberal megafonlar’ isimli bir yazı kaleme alan Chadwick, Erdoğan’ın gazetede Kemal Kılıçdaroğlu’nun yazısının yayınlanmasından sonra Guardian editörleriyle irtibata geçip kendisinin de yazmak istediğini açıkladı. Chadwick, Erdoğan’ın yazısına okuyuculardan tepki gelmesinin ardından konuya ilişkin böyle bir yazı kaleme aldığını ifade etti.
Okuyucuların ‘akademisyenleri, kamu görevlilerini, gazetecileri tutuklayan otoriter bir liderin yazdıklarını yayınlayarak tavrını meşrulaştırıyorsunuz’ eleştirilerini aktaran Chadwick, yazıyı yayınlayan editörlerin kendisine, ‘Erdoğan’ın davranışlarını onaylamıyoruz, Kılıçdaroğlu’nun yazısını yayınladıktan sonra bizimle irtibata geçip denge kurmak için kendisinin de yazmak istediğini söyledi’ dediğini belirtti.
Söz konusu yazı şöyle;
‘Okuyucularımızın tüyleri diken diken oldu’
“Guardian, Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılan köşeyazısını yayınlayınca bazı okuyucularımızın tüyleri diken diken oldu. Başlığı ‘Türkiye darbe girişiminden sonra demokratik değerleri koruyor’ olan ve içerisinde ‘Bir yıldır Türkiye’de güçlü bir demokrasi var’ denilen yazıyı yazan ve gittikçe daha da otoriterleşen lidere neden internette söz söyleme hakkı verildi?
Bazı okuyucuların yorumlarından seçmeler yaptım:
‘Gerçekten şoktayım. On binlerce akademisyeni geçtim, kamu görevlilerini ve öğretmenleri hapseden bir insan. Binlerce gazeteciyi parmaklıklar ardına koydu ve yancı olmayan gazete, televizyon ve radyo kanallarını kapattı.’
‘Bir gün önce dengeleme maksatlı yayınladığınız yazıyı okudum. Fakat bu, Türkiye’deki fiili diktatörlüğe medyanın meşruiyet kazandırmasının arkasındaki mantığı açıklamıyor.’
‘Bu makaleyi yayınlamak Guardian’dan beklemeyeceğim üzücü bir mukayese yoksunluğuna işaret eder. Temsil ettiği hükümetin hareketleri evrensel olarak ülkesindeki demokrasiye tehdit kabul edilir. Bu tarz bir hikayeyi yayınlayan Guardian, artık böyle hükümetlerin kendisine meşruluk kazandırma çabasına yardım etmiş sayılır.’
‘Guardian’ı seviyorum ve dünyaya farklı bir pencere açmasını seviyorum. Fakat Erdoğan gibi bir adam için bir platform oluşturmak artık çok fazla oldu. Onun Türkiye’ye ve hatta o bölgeye verdiği zarar, onu Guardian’da bir platform bulmaktan men etmeli.’
Konuyla ilgilenen editörlere verdikleri kararı sordum ve şu cevabı aldım:
Güce sahip olan insanların ne düşündüğünü insanlara aktarmak bizim işimizin bir parçası. Erdoğan Türkiye’nin seçimle gelmiş başkanı ve bölgedeki en önemli ülkelerden birini temsil ediyor. Onun makalesini yayınlamak hiçbir şekilde uyguladığı baskıyı meşrulaştırmaz ya da Guardian’ın onun hareketlerini onayladığı anlamına gelmez.”
‘Muhalefetin adalet yürüyüşünde birleşmesini yazdık’
“Guardian, diğer uluslararası medya ile birlikte, darbeden bu yana Erdoğan’ı hesaba katmadan acımasız bir şekilde haberleriyle Türkiye’yi ele alıyor. Sadece geçtiğimiz birkaç ayda yargıdaki parçalanmayı, muhalefetin Adalet Yürüyüşü’nde birleşmesini, açlık grevlerini, gazetecilerin davalarını ve daha birçok şeyi yazdık.”
‘Okuyucularımızın iki tarafı da duyabilmesi için kabul ettik’
“Geçtiğimiz aylarda birçok uluslararası ve Türk yazarın Erdoğan’ın zorba eğilimlerini kınayan yazılarını yayımladık. Aynı şekilde Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye’deki krizler hakkında ne dediğini de yayımladık. Darbe girişiminin yıldönümünden sadece birkaç gün önce, ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun serbest kürsü yazısını hem bastık hem yayınladık. Daha sonra Türkiye hükümeti bizimle temasa geçerek denge sağlanması için cumhurbaşkanının da yazması gerektiğini söyledi. Biz de darbe girişiminin yıldönümünde okuyucularımızın iki tarafı da duyabilmesi için kabul ettik.”
‘Erdoğan’ın 12 ayda gösterdiği baskı, kınanmalı’
“Açıkça Erdoğan’ın son 12 ayda gösterdiği baskı kınanması gereken bir durumdur. Fakat yayınladığımız yazıda bazı Türklerin sistemi askeriyeye karşı korumak istediğini öne çıkarıyor, bunun meşruluğu tartışılabilir. Ayrıca yazısında Batılı hükümetlerin darbe karşısında duran bu Türkleri desteklememesinin bedelinden de bahsediyordu, bu da bir açıdan yazıya yer verilmesine gerekçedir. Ben önemli derecede editörle aynı şeyi düşünüyorum. Fakat aynı gerekçelerle değil. Bu bağlam –sürekli medya odağındaki yabancı bir lider, birçok platformda emrederek- için denge yeterli bir faktör değil.
Guardian gibi büyük bir medya kuruluşu bilgi sahibi olmak isteyen insanların bilgi sahibi olmak istedikleri konularla ilgili öne çıkan fikirleri bulabileceği bir forum gibi olmadı, bu fikirlerle taban tabana zıt da olsalar.
Öne çıkan fikirler ülkelerin liderlerini kapsıyor, bu insanlar öyle ya da böyle gücünü kullanarak zaten fikirlerini sunuyor. Titrleri altında konuştukları, argo kelimeler bile bir referans noktası oluyor. Kamu hafızası bunları halk figürüne dönüştürmenin bir yoludur.”