Son KHK’deki “Darbe girişimi vb. olayların bastırılmasında yer alan sivillerin hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu olmayacak” maddesinin ordu ve polisi by-pass ederek SADAT türü oluşumlara ve çetelere kapı araladığı belirtildi.
OHAL kapsamında çıkarılan 695 ve 696 sayılı iki yeni Kanun Hükmünde Kararnamenin 121. maddesinde yer alan, “Darbe girişimi vb. olayların bastırılmasında yer alan sivillerin hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu olmayacak” maddesi büyük tartışmalara sebep oldu.
Son KHK’yle getirilen düzenlemeyi Artı Gerçek‘e değerlendiren CHP’nin hukukçu milletvekili Sezgin Tanrıkulu, ‘suçun suç olmaktan çıkarılamayacağını’ belirterek, düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi. Böyle bir düzenlemenin yasayla yetkilendirilmiş güvenlik güçleri dışındaki paramiliter örgütlenmelere güvence sağlayabileceği tehlikesine dikkat çeken Tanrıkulu, örneğin Gezi gibi bir sürecin yeniden yaşanması durumunda da bu düzenlemeden güç alan kesimlerin harekete geçebileceğini dile getirdi.
BU KHK ANAYASAYA AYKIRI
15 Temmuz darbe girişimi sırasında toplumun bütün kesimlerinin ve siyasi partilerin darbeye karşı çıktığını ve bu girişimi boşa çıkardığını söyleyen Sezgin Tanrıkulu, “Kanun Hükmünde Kararname ile bir suç suç olmaktan çıkarılamaz. Resmi görevli olanların dışında bir ceza muafiyeti sağlamak, darbe girişiminin bastırılmasıyla ilgisi olmayan, gerçekleşmiş suçların da bir cezasızlıkla sonuçlanması sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla bu Kanun Hükmünde Kararname ceza hukukuna aykırı olduğu gibi Anayasaya aykırıdır” dedi.
‘SADAT GİBİ UNSURLARA GÜVENCE VERİLEBİLİR’
Bu düzenlemeyle yasayla yetkilendirilmiş güvenlik güçleri dışında SADAT gibi, Osmanlı Ocakları gibi, Halk Özel Harekat gibi bildiğimiz ve ya bizim bilmediğimiz örgütlenmiş kimi diğer unsurlara da bundan sonraki vakalar bakımından güvence verilebilmesinin yolu açılmıştır. Örneğin Gezi gibi bir olay olduğu zaman ‘gidin bastırın’ diyebilir ve arkasından böyle bir yasa gelir” şeklinde konuştu.
PALALI, SATIRLI KHK’SI
Dha önceki örnekleri hatırlatarak, Anayasa Mahkemesi’nin bu tür bir KHK’yi incelemekten kaçındığını belirten Tanrıkulu, “Darde girişimi sırasında sivillerin eylemi nedeniyle bir vesileyle mağduriyet yaşamış olanlar ve yaşayanlar bakımından bir iç hukuk yolu kalmamıştır. Doğrudan doğruya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yolu da açılmıştır” dedi.