TARIK TOROS/TR724.COM
Hristiyan aleminde geçen hafta başlayan Noel tatili, itiraf edeyim buralarda yaşayan Türklerin de ister istemez rehavetine yol açtı.
İngiltere’de okullar 20 Aralık’tan 3 Ocak’a tatil oldu.
Aylar öncesinden başlayan “Christmas” hazırlıkları, hediye paketleri ve alışveriş çılgınlığı, hepsi şu son hafta içindi.
Hayat durdu.
Metrolar, trenler, otobüsler çalışmadı, iş hayatı ara verdi.
Kentler boşaldı.
Kimi deniz tatiline, kimi kayağa gitti.
***
Aşağı yukarı her günün bir adı var:
Christmas Eve, Christmas Day, Boxing Day, New Year’s Eve, New Year’s Day…
Bugüne kadar tam anlamıyla kavrayamadığım bu ritüeli, yeni yeni anlamaya başladım.
***
Türkiye’de özellikle büyükşehirlerde hep özenilen bir hafta oldu bu.
Lakin içinde yaşamayınca bilinmiyormuş, ülkedeki özenti kutlamalar Batı’nın bırak taklidi olmayı yanına bile yaklaşamıyor.
Batı’da Chirstmas Day arefesinde, yani 24 Aralık akşamı kurulan ve ana yemeği hindi olan sofralar için haftalarca TV’lerde yemek programları yapılıyor.
Bizde ise yeni yıl gecesine (31 Aralık) hazırlık yapılıp ertesi gün resmi tatil yapılır, hepi topu bir buçuk günde başlar biter her şey.
Ayrıca…
“Noel” ile “yeni yıl” hep karıştırılır, ayrı konu.
***
Eski yılı uğurlamayı yenisini karşılamayı yadırgamam.
Bir muhasebedir.
Hesaplaşmadır.
Özelde de genelde de böyle olur, olmalı.
Gelen yıl gideni aratmasın, denir.
Yeni yıla (şimdi 2018) umutla bakılır.
Sayaçlar sıfırlanır.
***
Türkiye 2017’nin tamamını, 2016’nın ikinci yarısını olağanüstü hal altında geçirdi.
2018’e de böyle giriyor.
Ülkenin mühim bölümü, zindanda, tutsaklıkta, ev hapsinde, konuşma ve düşünme tatilinde geçirdi bu süreyi.
Önemli bölümü, işini gücünü kaybetti, çalışma hürriyeti gitti.
OHAL’in vurduğu hayatlar, soruşturma geçirenlerle sınırlı değil.
Çocuklar, aileler, bakmakla yükümlü olunanlar ve yakınlarıyla milyonları buluyor.
Onlar için rejimin adı OHAL değildi, tastamam SIKIYÖNETİM altında yaşadılar, yaşıyorlar.
Şimdi 2018 karşılanırken topyekûn SIKIYÖNETİM’e gidiliyor (belki de adı çoktan konuldu.)
***
İsmet İnönü, “Bir memlekette namuslular namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur” demiş.
Cesaret tamam da…
Karşınızdakilerin hiçbir kutsalı yoksa…
Yani namussuzlar;
Yalanı, riyayı, iftirayı, alenen yasa tanımazlığı, amaçları için hazine talanını, işkenceyi, kaos çıkarmayı, katliamı, rüşvetle insan kaçırmayı, faili meçhulleri, suikastleri ve tüm suçlarını başkalarına yansıtmayı vs.
Tüm bunları ve dahasını yapıyorsa nasıl olacak ki?
Karşımızdaki gangster çetesinin emin olun, akla hayale gelmeyecek başka yöntemlerini de göreceğiz belki.
İnönü’nün bu lafı söylediği süreçte bunların hangisi, ne kadar vardı?
***
Kaç tane namuslu insan var ve…
Ülkenin başındaki dahil herkesin korktuğu bir ortamda hangisi çıkıp “bi dakka” diyecek?
***
Hayır.
2018’e bu duygularla girmiyorum.
Baskının dağları lerzeye getireceğine…
Zulmün arşı titreteceğine dair itikadım var.
Endişem, bunun kuruyu yaşı ayırmayacak olması.