HABER ANALİZ – HASAN CÜCÜK
Ve perde indi şampiyon belli oldu. Süper Lig 2017-18 İlhan Cavcav Sezonu’nda mutlu sona Galatasaray ulaştı. Son haftaya en yakın takipçileri Fenerbahçe ve Başakşehir’in 3 puan önünde giren sarı-kırmızılar şampiyonluk için bir puanın yettiği İzmir deplasmanında Göztepe’yi 1-0 yenip 75 puanla 21. şampiyonluğunu ilan etti. Süper Lig tarihinin en çekişmeli şampiyonluk yarışı böylece bitmiş oldu.
Galatasaray, yeni sezon öncesinde Bruma, Lukas Podolski, Semih Kaya, Sabri Sarıoğlu, Wesley Sneijder, Lionel Carole ve Pedro Cavanda gibi isimlerle yollarını ayırıp, yeni bir takım için kolları sıvıyordu. Gidenlerin yerini doldurmak için kolları sıvayan Dursun Özbek ve yönetimi hatırı sayılır bir bütçe ayırarak Younes Belhanda, Bafetimbi Gomis, Maicon, Mariano, Badou Ndiaye, Fernando, Sofiane Feghouli, Jason Denayer, Iasmin Latovlevici ve Cedric Carrasso gibi isimleri kadroya kattı.
Yeni gelen oyunculardan ziyade kenar yönetimi kafalarda soru işareti oluşturuyordu. Jan Olde Riekerink’in yerine şubat 2017’de göreve gelen Igor Tudor, ortaya koyduğu performansla taraftardan güven oyu almayan bir isimdi. Yönetimin yeni sezonda Tudor’la devam kararı şampiyonluk yolunda en büyük handikap olarak görülüyordu. Nitekim UEFA Avrupa Ligi ön eleme maçında isimsiz Östersund takımına elenilmesi Tudor’la bu iş olmaz diyenleri haklı çıkarıyordu. Yönetim ise herşeye rağmen Hırvat hocayla sezona başlamaya kararlıydı. Sezonun start almasıyla Galatasaray fırtınası esiyordu. İçerde, dışarda maçlarını firesiz atlatan bir ekip vardı. Sahasında 8. hafta berabere kaldığı Fenerbahçe maçıyla Galatasaray’ın düşüşü başlıyordu. Sonrasında oymadığı 7 maçtan 4’ünde sahadan mağlup ayrılınca, Tudor’un bileti kesiliyordu.
Devrenin son haftasında takım 4. kez Fatih Terim’e emanet ediliyordu. Galatasaray’ın şansı puan kaybettiği haftalarda şampiyonluk yarışı verdiği Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin eline geçen fırsatları iyi değerlendirememesiydi. Terim’in gelmesiyle takım yeniden özgüven kazanıyordu. Tudor’un ilk 11’de sahaya sürmediği yerli oyuncular Selçuk İnan, Sinan Gümüş ve Yasin Öztekin, Terim’le yeniden şans buluyordu.
Galatasaray sahasında maç kaybetmiyor ama Tudor döneminde başlayan deplasman fobisi Terim’le de devam ediyordu. 1999’dan beri Kadıköy’de yenemediği Fenerbahçe’ye yenilmeyen Galatasaray sahasında oynadığı Trabzonspor, Başakşehir ve Beşiktaş maçlarını kazanarak rakiplerini geride bırakıyordu. Özellikle Başakşehir ve Beşiktaş karşılaşmaları 3 puanın çok ötesinde şampiyonluğun anahtarı konumundaki maçlardı. Son 6 hafta Galatasaray için final niteliğindeydi. Kaybetme lüksü yoktu. Şampiyonluk yolunda bir değil tam 3 rakibi vardı. Bu virajı kayıpsız atlamanın hesaplarını yapan Terim, istediğini alıyordu.
Galatasaray’ın şampiyonluğunun yolu iç saha performansından geçti. 17 maçta 49 puan topladı. Şampiyonluk yarışı verdiği Fenerbahçe iç sahada 37, Başakşehir ise 42 puan çıkarttı. Galatasaray iç saha da tökezlemiş olsaydı şampiyonluk bir hayal olurdu. Zira deplasmanda son derece başarısız bir görüntü çizdi. 17 maçta 26 puan topladı. Fenerbahçe 35, Başakşehir ise 30 puanla döndü deplasman maçlarından.
Takımın iskeleti yeni oyunculardan kuruluydu. Uyum sorunu yaşamadılar. Gomis gol yollarında ustalığığını konuşturup 29 golle ligin gol kralı olmakla kalmadı, bir sezonda en çok gol atan yabancı futbolcu olarak tarihe geçti. Muslera, kurtarışlarıyla takımına puanlar kazandırdı. Maicon, Mariano, Feghouli, Belhanda, Fernando ve Terim geldikten sonra forma şansı bulan Ryan Donk şampiyonlukta başrol oynadı. Ara transferde kadroya katılan Japon Nagatoma sol bek sorununa çözüm getirdi. Sonuçta bir takım mutlu sona ulaşacaktı, bu Galatasaray oldu. Fatih Terim, 7 kez sarı-kırmızılı ekiple şampiyonluk sevinci yaşarken, toplamda 17. kupasını kazandı. Sezonun tamamına bakınca hak eden takım şampiyon oldu. Fenerbahçe kötü iç saha performansıyla, Beşiktaş Şampiyonlar Ligi başarını lige taşımayarak, Başakşehir seyirci fakirliği ve devletin aşikar desteğinden dolayı topladığı antipatiyle şampiyonluğu kaybetti.