CHP
İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu:”Türkiye’de
hiç kimse, mahkeme heyetlerinin küstah tutumları karşısında küçük düşürülmeye,
onurları zedelenmeye çalışılan hocaları yalnız bırakmamalıdır” dedi.
Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, barış istedikleri için, “ölüm olmasın” dedikleri
için akademisyenlerin tutuklandıklarını söyleyerek tepki gösterdi.
“Yargılanan
insanlar, bu ülkenin aydınlık geleceğini kuran, sayısız bilim insanı yetiştiren
hocalar” diyen tanrıkulu, mahkemelerde heyet tarafından küçük düşürülmeye
çalışıldığını ifade ederek, “Onurları zedelenmeye çalışılan hocalar yalnız
bırakılmamalıdır” dedi.
Tanrıkulu’nun açıklaması şöyle:
“niversitelerle eşzamanlı bir biçimde
mahkemeler de yeni “akademik yılı” başlattılar. Türkiye’de bilimsel
faaliyetlerin yüzakı akademisyenler her gün mahkeme salonlarında yargılanıyor.
Barış istedikleri için, ölüm olmasın dedikleri için profesöründen asistanına
kadar akademik kariyerinin başındaki veya en tepesindeki bilim insanları
cezalandırılmak isteniyor.
Yargılama safhasında
mahkeme heyetlerinin tutumları ise bu ülkede bilime, bilim insanına karşı
saygısızlığın, küstahlığın belgeseli niteliğindedir.
Önceki günkü
bir akademisyen yargılaması sırasında yargılanan bir profesör, savunmasını,
daha doğrusu beyanını bitirince sözü alan avukatı mahkeme başkanına “müvekkilim
beyanını bitirdi, ben konuşmak istiyorum. Kendisi oturabilir mi?” diye sordu.
Mahkeme başkanı, karşısındaki profesörü oturtmayacağını söyledi. Avukatın
gerekçeyi sorması üzerine de aynı üslupla karşılık verdi ve “ben böyle karar
verdim” dedi. Böylece hakim, avukatın savunması boyunca profesörü ayakta tuttu.
Mahkeme heyeti
mensuplarının her birinin karşısında büyük ekran bir bilgisayar bulunuyor.
Yargılama boyunca ne onlar salona bakıyor ne de salon onların yüzünü
görebiliyor. Sıkıyönetim mahkemelerinde bile böyle bir küstahlık, üslupsuzluk
söz konusu değildi.
Yine önceki
günkü başka bir akademisyen yargılamasında, yargılanan profesörün beyanı
defalarca bölündü ve kayıtlara defalarca “Savunması yeterli görülüp ikaz
edildi, savunmasını toparlamadığı görüldü, ikaz edildi, bir daha toparlamadığı
görüldü, ikinci kez ikaz edildi… Ölü insanların resimlerini gösterdiği, ikaz
edilmesine rağmen bundan vazgeçmediği… Siyasi içerikli sözler söylediği…” gibi
ifadeler geçirildi. Bir başka akademisyen duruşmasında, sanığın savunması
alınmadan savcıdan esas hakkındaki mütalaası soruldu, savunmanın itirazı
nedeniyle duruşma yarıda kesildi.
Mahkemeler
ekim ayı boyunca akademisyenlerin bu şekilde yargılanmasına sahne olacak.
Yargılanan insanlar, bu ülkenin aydınlık geleceğini kuran, sayısız bilim insanı
yetiştiren hocalar. Türkiye’de hiç kimse, mahkeme heyetlerinin küstah tutumları
karşısında küçük düşürülmeye, onurları zedelenmeye çalışılan hocaları yalnız
bırakmamalıdır.
Ekim ayı
boyunca her gün görülecek duruşmalara herkesin gelip tanıklık etmesini, onuru
zedelenmek, küçük düşürülmek istenen hocalara sahip çıkmasını, bu dayanışmadan
geri durmamasını diliyorum.”