İnanmanın, hak yolunda Kur’an ve iman hizmetinde bulunmanın bir bedeli vardır. Allah (cc) külfetsiz nimet yaratmamıştır.
Yaratılan varlıkların en şereflisi, en kıymetlisi olması itibarıyla, insan olmanın, harika sanatlarla donatılmış bulunmanın hakkını verip vermeme mevzuunda mutlaka imtihana tabii tutularak, dersine çalışıp çalışmadığı kontrol edilecektir.İnsan kontrollü yaşamaz, dünyaya niçin gönderildiğinin fakında olmazsa, bazen bir haram lokma bir kelime gıybet, bir yalan kelam, bir iftira, bir bakma, bir tutma, bir öpme onu helakete götürebilir.Her an önümüze çıkacak olan ölümle her şeyin sona ereceği, bir beyaz gömlekle dünyaya veda edeceğimiz, menfi müspet yaptıklarımızın hesabının sorulacağı hakiki bir aleme gideceğimiz unutulmamalıdır.
Onun için yaptığımız, yapacağımız her iş meşru, helal dairede olmalı, yaşadığımız hayat müstakim ve başkalarına numune ve örnek teşkil etmelidir.Yolumuza bazen beklenmedik engellerin çıkacağı hesap edilerek, inandığımız, hak bildiğimiz Kur’an ve sünnet yolunda temkinli dikkatli olarak yürümeli ve dünyanın her yerinde muhtaç gönüllere, gerçekleri hakikatleri götürmeliyiz.
Hz. Adem’le başlayan ve insanlığın iftihar tablosu Efendimizle (s.a.v) kemale eren bu hak yolda, her devirde engeller çıkmış ve kıyamete kadar da hak-batıl mücadelesi devam edecektir. Her devirde olduğu gibi bugün de Hakk’ı temsil edenlere karşı ciddi bir hazımsızlık, ciddi bir hased var. Yangından insan kurtarırken haset olmaz. Herkes gücü yettiğince koşar yanan insanları kurtarmaya çalışır. Aynı zamanda yükün altına giren, ölesiye o mevzuda koşanlar diğerlerinin yükünü, sorumluğunu da hafifletir.Efendimiz (s.a.v) “Haset ameli yer bitirir. Ateşin odunu yaktığı gibi.” buyuruyor.
Hasan Basri Hazretleri ise “Ben haset edenden daha zalim kimse görmedim” buyuruyor.Bir insan ahirete ve hesap vermeye inanmıyorsa her türlü kötülüğü yapar. Efendimiz (s.a.v) “Biz aldanırız fakat aldatmayız.” buyuruyor.Birileri sizi yok etmek için meşru, gayr-ı meşru her yolu kullansalar bile, biz ayniyle mukabele edemeyiz. Çünkü bizim vazifemiz insanlara kötülük yapıp onları yok etmek değil, bizi yok etmek isteyenlerin bile gücümüz yettiğince ahretini kurtarmaya çalışmaktır.
Böylece Allah’ın rızasını kazanmak, dünya barışına katkıda bulunup, huzur ve güvenin tesisine yardımcı olmaktır.Hayat, sinema perdesinde olduğu gibi sürekli birbirini takip eden kareler gibidir. İnsanlar da dünya perdesinde kendilerine takdir edilen rollerini oynar ve oynamaktadırlar.Allah (cc) küçük şeylerle büyük işler yaptırarak, kendi büyüklüğünü bizlere göstermektedir.
Herşeyi yaratan, olduran Allah, Saffat Suresi 96. ayette „Sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Yüce Allah’tır. ” buyurmaktadır.Bize düşen bulunduğumuz yerde, konjonktürel şartları hesaba katarak, sebepler de kusur yapmadan ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmaya gayret göstermemizdi.