Türkiye, Mısır’da idamla yargılanan İhvanı Müslimin üyesi olduğu öne sürülen Muhammed Abdulhafız Ahmed Hüseyin’i Sisi yönetimine iade etti. Hüseyin’in hayatından endişe edilirken İslamcı birçok kuruluş olayı kınayan açıklama yaptı.
Mısır’da idamla yargılanan İhvanı Müslimin (Müslüman Kardeşler) mensubu Muhammed Abdulhafız Ahmed Hüseyin’in, İstanbul Atatürk Havalimanında gözaltına alındığı ve daha sonra darbeci Sisi yönetimindeki Mısır’a iade edildiği öğrenildi. Hüseyin’den haber alınamadığı ve hayatından endişe duyulduğu ifade edilirken İslamcılar arasında büyük bir tartışma çıktı. MAZLUMDER ve Özgür-Der gibi kuruluşlar açıklamalar yayımladı.
Edinilen bilgilere göre, İhvan mensubu Muhammed Abdulhafiz Hüseyin, Somali’den 16 Ocak akşamı İstanbul Atatürk Havalimanı geldi. 17 Ocak günü sabah saatlerinde elektronik vize işlemlerini yaptığı esnada Mısır tarafından istenilen suçlular arasında olduğu tespit edildi.İhvan mensubu olduğunu ve Mısır’da hakkında idam kararı olduğunu belirten Hüseyin, siyasi sığınma talebine bulundu ancak talebi kabul edilmedi.Yapılan işlemlerin ardından Muhammed Abdulhafiz Hüseyin, 18 Ocak’ta Mısır’a gönderilerek darbe ile iktidara gelen Sisi yönetimine teslim edildi.
Türkiye’nin Sisi’ye iade ettiği İhvanı Müslimin üyesi Muhammed Abdulhafiz Hüseyin’in Rabia meydanındaki eylemlere katıldığı ve hakkında 3 kes kesinleşmiş idam cezası olduğu iddia edildi.Olayla ilgili İlkha’ya konuşan Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin eski müsteşarı olan ve İstanbul’da ikamet eden Siyasi İlimler Profesörü Seyfeddin Abdulfettah, Türkiye hükümetinden, Abdulfettah, bu gibi acı verici olayların tekrarlanmaması ve Türkiye’ye olan güvenin sarsılması adına yetkilileri önlem almaya çağırdı.
Gazeteci Adem Özköse paylaştığı tweet’te, “M. Abdulhafîz Hüseyn’in Mısır’a iade edilmesini unutmayacağım. Fakat sırf trollükten kazandıkları paranın hakkını verebilmek için Hüseyn’e iftira atanları ise hiç unutmayacağım. Sisi’nin adamlarına teslim ettiğimiz Hüseyn ve 17 aylık oğlu Bera…” dedi.
Yazar Müfid Yüksel, Hüseyin’in Mısır’a iade edilmesine sosyal medya hesabından tepki gösterdi.
Yüksel, “Türkiye istihbaratı ve emniyeti, diğer bir bazı ‘İhvân’ mensuplarını da Mısır’a teslim edecek gözüküyor. Bunun derhal önü alınmalı. İade işlemini gerçekleştiren havalimanındaki emniyet mensupları açığa alınıp, haklarında soruşturma açılmalı.” dedi.Özgür-Der, İhvan mensubu Muhammed Abdulhafız Ahmed Hüseyin’in İstanbul Atatürk Havalimanında gözaltına alındığı ve Sisi cuntasına iade edildiği haberleriyle ilgili bir basın açıklaması yaptı.“Türkiye Mısırlı Mülteciyi İşkenceci Sisi Yönetimine Teslim Etti mi?” başlığı ile 04 Şubat’ta yayımlanan açıklamada, “Sicili böylesine kirli, karanlık bir cunta yönetiminin hazırladığı ‘suçlu listesi’ni esas alarak işlem yapmanın ise kan dökücü diktatörlüğe taze kan sunmaktan başka bir anlam taşımayacağının görülmemesi imkansızdır!” ifadeleri kullanıldı.Açıklamada ayrıca, “Bu noktada soruyoruz” denilerek AKP hükümetine bazı zorular yöneltildi:
“Muhammed Abdulhafız Hüseyin’in Sisi diktası tarafından oluşturulan suç dosyası dikkate alınarak Mısır’a teslim edildiği doğru mudur? Bu iddia doğruysa bu kararı kim vermiş; iltica talebinde bulunan bir kişinin, hakkında idam kararı verilmiş ve işkence göreceği kesin olarak bilinen bir ülkeye gönderilmesi hangi yetkili merci ya da şahsın inisiyatifiyle gerçekleşmiştir? Yıllardır milyonlarca mülteciye evsahipliği yaparak Ümmet ve tüm dünya mazlumları nezdinde saygınlık kazanan, takdir edilen Türkiye’ye acaba bir Muhammed Abdulhafız Hüseyin adlı genç mi ağır gelmiştir? Ne hukukla, ne de vicdanla asla bağdaştırılamayacak bu eylem haktan ve insanlıktan nasip almamış bir ya da birkaç bürokratın işgüzarlığı mıdır yoksa bu yapılan şey darbeci ve insanlık suçlusu Sisi yönetimiyle yeni bir ilişki ve irtibat sürecinin bir adımı mıdır? Başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere, yetkililerin konuyla ilgili kamuoyunu bilgilendirme zorunluluğu olduğunu hatırlatıyor; Mısırlı kardeşimiz Muhammed Abdulhafız Hüseyin’in Türkiye’de maruz kaldığı zulmün üzerinin kapatılıp, geçiştirilmemesini; bu insanlık dışı muamelenin sorumlularından mutlaka hesap sorulmasını talep ediyoruz.”
HÜSEYİN KİMDİR, NEDEN İDAMLA YARGILANIYOR?
Mısır medyasındaki iddialara göre Müslüman Kardeşler mensubu 29 yaşındaki Hüseyin, 2015’te Mısır Başsavcısının arabasına bomba yerleştirmek iddiasıyla 3 idamla yargılanıyor.İade ile ilgili olarak ne Türkiye’den, ne de Müslüman Kardeşlerden herhangi bir açıklama yapılmadı. Fakat hükümete yakın bazı trol hesaplar, Hüseyin’in Müslüman Kardeşler mensubu değil, bir terörist olduğu için Mısır’a iade edildiğini öne sürüyor.Sisi yönetimine karşı Türkiye ile ittifak halinde bulunan Müslüman Kardeşlerin Hüseyin’e sahip çıkmasına ihtimal verilmiyor. Çünkü bu durumda ittifak büyük bir darbe yiyecek ve bundan da şüphesiz en büyük zararı Müslüman Kardeşler görecek.Hüseyin ile ilgili Türk, ne de Mısır medyasında çok fazla detay yok. Mühendis olduğu bilinen Hüseyin’in, Somali’ye nasıl gittiği, Türkiye’den sonra nereye gitmek istediği ile ilgili net bilgiler bulunmuyor.Ama İnterpol’un listesinde dahi olsa bu tür kişilerin, yakalandıkları ülkede yargılanmaları ve prosedürler yerine getirildikten sonra isteyen ülkeye iade edilmesi gerekiyor.Suriye ile birlikte Mısır ve Suudi Arabistan’la da diplomatik bir sürtüşme içinde bulunan Erdoğan’ın, bu ülkelerle gizli pazarlıklar yaptığı artık bizzat kendisi tarafından da itiraf ediliyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan sonra Erdoğan da Esed rejimiyle alt düzey ve istihbari görüşmelerin yapıldığını belirterek, ‘Düşmanımız dahi olsa ipi tamamen koparmayacaksınız. Olur ki o ip size bir gün lazım olabilir.’ ifadelerini kullandı.Erdoğan’ın uzun zamandır, Esed rejimiyle dirsek temasında bulunduğu, özellikle Kürtlere yönelik muhtemel bir operasyon için Esed rejimiyle anlaşmaya hazır olduğu öne sürülüyordu.‘Diplomaside dün yoktur, yarın vardır.’ mantığıyla hareket eden Erdoğan’ın Mısır’da Sisi yönetimiyle gizli görüşmeler yaptığı biliniyor.Arap dünyasının fiili lideri olan Mısır’la ters düşen Türkiye, Katar-Müslüman Kardeşler ekseninde yer alarak büyük bir Arap coğrafyasını da karşısında bulmuştu.Her ne kadar AKP ve Müslüman Kardeşler, dünyadaki mevcut siyasal İslam düşüncesinin iki önemli figürü olarak bilinseler de, her ikisi arasında önemli farklılıklar da bulunuyor.En önemli fark, Müslüman Kardeşler bir heyet tarafından yönetilirken, AKP’de ise tek adam yönetimi mevcut. Ayrıca dünyadaki pek çok siyasal İslamcı parti Müslüman Kardeşlerle bir şekilde dirsek temasına geçerken, ya da bu hareketten etkilenirken, Türkiye’deki siyasal İslamcı çizgi, kendine özgü bir yol haritası izledi.
Necmettin Erbakan döneminde dahi Müslüman Kardeşlerle uzak durmaya çalışan Türkiye’deki siyasal İslamcı gruplar, 2010 sonunda başlayan ve tüm Arap dünyasını etkileyen Arap Baharı ile birlikte, Müslüman Kardeşleri yeniden keşfetmeye başladı.
Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu, sık sık Müslüman Kardeşler liderleriyle biraraya gelirken, Muhammed Mursi’nin cumhurbaşkanlığını da ilk kutlayan liderlerden biri Erdoğan oldu.Erdoğan’ın bu hareket ile yakın ilişkisi, 2013 yılında Abdulfettah el Sisi’nin gerçekleştirdiği Mursi karşıtı darbeden sonra da devam etti.
Seçim meydanlarına Rabia (dört) işareti yaparak giren Erdoğan, Sisi yönetimini tanımadığını, Mursi’nin liderliğini tanıdıklarını sık sık dile getirmişti.Erdoğan, twitter hesabından da, ‘Ben Mısır’da Cumhurbaşkanı olarak Sayın Mursi’yi görüyorum çünkü Mısır halkına saygı duyuyorum.’ ifadelerini paylaşmıştı.Ancak Mısır’daki olaylar dünya kamuoyunun gözünde sıcaklığını kaybedince Erdoğan da bir daha ne Müslüman Kardeşler’in, ne de Mursi’nin adını ağzına almamaya başladı.Sisi yönetiminin Müslüman Kardeşler üyelerine yönelik başlattığı tutuklamalar üzerine, hareketin pek çok üst düzey ismi Türkiye’ye sığınmıştı. Harekete yakın pek çok televizyon ve gazetenin merkezi hala Türkiye.
Türkiye ile Mısır arasındaki diplomatik ilişkiler, darbe ile birlikte büyük bir kriz yaşamış, her iki ülke karşılıklı olarak büyükelçilerini çekerek, diplomatik ilişkiyi maslahatgüzar düzeyine indirmişti.Mısır’da hala 60 binden fazla Müslüman Kardeşler mensubu hapiste ve hareketin lideri Muhammed Bedii ile eski cumhurbaşkanı Muhammed Mursi başta olmak üzere pek çok hareket mensubu idam cezasıyla yargılanıyor.