MİM KEMAL
Bütün dünyamı,Yıkarak yaptılar benim sorgumu.
Ozan arif in söylediği bu sözler bize bir gerçeği anlatırken unuttuğumuz ve başımıza gelmesin diye uzak kaldığımız dünyamızın bir gün yıkılacağını da ne güzel haber vermektedir.
Her dönemi tahlil ettiğimizde bizim insanımızın başına gelenler hep bizi yöneten insanların yanlış politikalarından ortaya çıkmıyormu?
Siyasi,ekonomik,kültürel,azınlık,mezhep,tarikat ve dini meseleleri işleye işleye yıprattıkları ,yok ettikleri bizim insanımız değilmi.
Bunların yaptıklarını gördükçe ülke olarak geriye getiremeyeceğimiz neler kaybediyoruz.
Nesilleri ,aydınları ,sanatkarları ,düşünürleri ,kanaat önderlerini ,bilim adamlarını ,ülkesi için çırpınan kalbleri ,gençleri vs gibi bir çok şeyleri yitirip duruyoruz .
Gördüğü Zulümden dolayı yollara düşenler ,bütün her şeylerini geride bırakanlar,hapishanelerde yatanlar,mahkeme kapılarında bekletilerek sudan sebeb bahanelerle mahkum edilenenler,birikimleri ve tecrübeleri ile birlikte sıfırlanananlar yıllar boyu ne kadar çoğalmış ve ezilmişlerdir. Bir defa daha Ozan arifin müracat edelim
C-5 denen yere gözleri bağlı,
Tıkarak yaptılar benim sorgumu.
Savcının ağzından şu okunanlar
Benim suçum değil hep yalan bunlar!..
Dövdüler hakim bey, ağzımdan kanlar,
Akarak yaptılar benim sorgumu.
Ozan arif Ogün olarak çektiği bunca çile karşısında Türkiye’de ırkçılığa kurban giden kardeşlerimiz için siyasi meseler yüzünden sazının teline dokunamamış belki yıllarca bu ızdırabı kendisine yapılanları gördükçe içinde de saklamış olabilir ama onlarıda söyleyebilseydi Aşık veysel gibi herkesin ozanı olurdu.
Farklı bir bakış açısıyla bir başkasıda şöyle düşünerek soru sorduğunda bizim o soruya verebileceğimiz bir cevabımız varmıdır bilemiyorum.
Bakış açısının söylediği Ozan Arif’te zamanında çok çekti devletinden ama asla öteki gördüklerine karşı devletin ettiği haksızlıklara ses çıkarmayarak sessiz kalması onayladığınımı gösterir cümlesi hepimizi ne kadar yakından ilgilendiriyor.Başımıza bir şey gelmeden önce çoğu şeyleri görmemezlikten gelmek ,bir şey yokmuş gibi davranmak ne kadar doğrudur.
Ben bugün gördüklerimi dün nasıl göremedim.
Bu göremediklerimi duymuyorum , konuşmuyorum diye ne kadar ifade ettim.
Bugün pişman olduğumu hissederken bundan sonra aynı hatanın etrafında gitmemek için gayret göstermek için mücade etmem gerekecek.Her dönem farklı kesimlerin yaşadığı bu zülümler yıllar içersinde olmuş ve devamda etmektedir.Her kesin aklına gelip soramadığı soruları kendi kendime sordukça geride yapmadıkları ne kaldı diye düşünürken?
Bunu bulmak çok zor olmuyor.
Bu düşünceli sorular herkese göre değişebileceği gibi bana göre de değişebiliyor.
Düşüncelerimde netlik kazanan proje olarak da dramatik olan uygulamadıkları üç şey kaldı diyorum.
Birisi siyasi partileri destekleyen insanlar,ikincisi spor kulüb takımlarını tutanlar (bunun denemesini beşiktaş çarşı grubu üzerinden ,futbolda karanlık şaibeler üzerinden yaptılar şimdide var gündemi ile bir daha yapacak gibi gözüküyorlar).Üçüncüsü ise iyi kötü insan durumu.
Şimdi kendime zihnimi toplayarak soruyorum.
Sen bunlardan hangi gruba giriyorsun?
Mutlaka girdiğimiz bir yer vardır.
Eğer bu fitili de ateşlerlerse bir birine düşman olan insanlar ülkeyi mutlaka iç savaşa götüreceklerdir.
Buraya kadar gelinen durumların perde arkasına baktığımızda ekonomik sıkıntılar ülkede parti kavgasını körüklemeye yetecek durumdadır.libarel sistemin getirdiği bir çok güzelliği belediye sistemi ile yıkan iktidar orda tatbik ettiği her şeyi devletin gücü ile de yapmış ve insanları ötekileştirmiştir.
Muhalefet ve halk buna ses çıkartmayarak ben de kazanıyorum anlayışıyla gitmiş, özgürlüklerimiz ve kullanımlarımız olan her şeyimizi yitirme endişemiz temeldeki korku imparatorluğunun kurulmasına neden olmuştur.
Peş peşe hükümetin ilan ettiği projeleri duyunca kendimizi süper güç olarak görmeye başlayınca da milli araba yapma sevdasına da aşık olduk.
Yeni araba yapma projeleri ile ortaya çıkan yetkili insanlar, devlet ,hükümet ve özel sektör de dahil yapılmamış arabayı duvara vurdurup kaza yapmak için çok gayret gösterdiler.
Bu kaza hadisesinden sonra içersinde bulunan 80 milyon insan ve komşu coğrafya can çekişmektedir.
Sizler bir aileyi bile yönetemeyecek durumdayken perdenin arkasındakiler size idareyi verdiler.
Direksiyon onların elinde olmasına rağmen arabayı kullanan benim diye saha sola hava atarak ağladığınız halinizi göstermeden feryat ediyorsunuz.
Daha önce oğlunuzun ehliyetsiz araba kullanarak bir kişinin ölümüne sebeb olduğu kaza gibi.
O gün seni bu durumdan kurtaranlar bugünde seni koruyarak bugünlere kadar getirmişlerdir.
Yakındada ehliyetsiz araba kullandığınızdan dolayı sizede oğlunuzada (bütün yaptıklarınız için) ceza kesmek zorunda kalacaklardır.
Bunu halka şirin gözükmek için yapmamaktadırlar.
Onlarhalka ait olan her şeyi aldıkların dan ömür boyu bir saltanat kurmuş oldular.
Bunu da mutlaka birilerine ödetip torunlarınada ömür boyu saltanat kurdurmuş olacaklar.
İşte kim bu işe karıştıysa onlar diyetini bugün ödeyecekleri gibi tarihin içinde her türlü iletişim ağında yorumlar yapılırken, tarih kitapları da okundukça her kes bu işe karışanları kınsyacaktır.
Tarihin derinliklerinden gelen projelerle 150 yıldır milletimiz köle olarak yaşarken, bu projeyle birlikte 100 yıl daha köle olarak yaşamaya büyük bir coğrafyayla birleştirilerek mahkum edilmiş bulunmaktayız.
Eğer biz onların torunlarına köle olmak istemiyorsak değerlerimizle birlikte kazanımlarınızıda bırakarak bir an önce ülkeyi terk etme yolunu bulmamız gerekmektedir.
Onsuzda ozan arif’e bir kere daha müracat edersek ;
Biri de demedi bunun suçu ne?
Babamı almaya eve gittiler
Anama avradıma neler ettiler
Çocuğum boğazından tuttular
Sıkarak yaptılar benim sorgumu.
Yavrumu görünce çıldırdım dedim(!)
Ne derseniz kabul saldırdım dedim.
Atatürk’ü bile öldürdüm dedim
Yakarak yaptılar benim sorgumu.
Ozan Arif anlatamaz kaygımı
Yitirdim kanuna olan saygımı
Velhasıl ‘devlete güven’ duygumu
Sökerek yaptılar benim sorgumu
Şimdi düşünün içerde yatan binlerce kişi yi kitlelere demokrasi adına önderlik edenleri milletvekili olarak yatanları ekranlardan tanıyıpta geç tanıdığımız genç simaları ve bizim tanıyamadığımız başka ülkelerin yakından tanıdığı ve ödüller verdikleri Selahattin Demirtaş ve Selahattin Eyyübüler gibi vatan topraklarında yaşayan sürgün edilen merici Ege’yi botlarla geçen kahramanlarımızı.