Tarık Toros-tr724.com
Farklı bir bakış açısı, olmadığınız bir yerden bakmak demektir.
Pergelin iğnesini doğru yere koyacaksınız.
Değilse, bakış açınız sapar.
**
Rahip Brunson olayında…
Trump Türkiye mahkemelerini takmamış…
Vatandaşının “rehin alındığını” söylemişti, defalarca.
En son…
Erdoğan, Sisi’ye yüklenmiş:
-O şimdi diyecek ki “yargı verdi kararı.”
-Tamam da orada yargı, seçim falan bunların hepsi hikâye.
-Orada tamamen otoriter, totaliter bir yapı var.
-Kimi istersen onu oraya getiriyorsun.
-İstediğin anda da onları alıyorsun.
**
Kişileri, olayları, ülkeleri özetlemedim özellikle.
Bu hatırlatmalara lüzum yok.
Herkes tutturabildiğine bindiriyor işte.
Bunu yaparken de, esasen olan biten itiraf ediliyor.
Bir lider, bir başkasının ülkesini deşifre ederken…
Kendi acınası, mahkemeleri hukuku takmayan, kanun tanımaz halini de yansıtıyor karşısındakine.
**
Ülkenin hali vaziyeti nedir, diye sorarlarsa:
Hukuk fakültesi öğretim üyesinin “hırsızların elini keselim” önerisini…
Ticaret bakanının, “Baktığınız ürünün fiyatı fahiş gelirse fotoğrafını çekip bize gönderin” çağrısını örnek verin yeter.
**
Üniversiteli kızı gözaltına alırken “taciz” değil açık cinsel saldırıda bulunan polis olayı turnusoldur mesela.
Kendine “evladım” diyen bakanı arkasına almasa, böyle hoyrat olmazdı.
Kıza yapılanı haklı göstermeye çalışırken birileri, “babası şucu bucu” demiş.
Velev ki öyle, kimse birileri ile kan bağı var diye böyle muameleyi hak etmez.
Ayrıca, polisin o sırada cinsel saldırıda bulunduğun kişinin “akraba sicilini” bilme olanağı da yok. Geçeceksiniz.
**
Ben böyle deyince sorular geldi:
-Polis önceden babasını bilse n’olur.
-Kız katil olsa n’olur.
-Tacizin hiçbir gerekçesi olamaz.
**
YouTube’dan tanıdığınız Korsikalı Hıdır da itiraz etmiş:
-İyi de kimse bu olayı gördüğünde kızın babasının bilmem neci olduğunu bilmiyor ve tepkilerini bundan dolayı dile getirmiyorlardı. Babası, Ankara emniyetinin saçma açıklamasıyla konuya dahil oldu, mutabık mıyız?
**
Pes ediyorum.
Deve ve boynu meselesine döndü olay.
Bi hayli de karıştı.
**
Eğri olmayan, dümdüz bir şey okudum.
Onunla bağlayayım.
Gazeteci Zehra Doğan, iki yıl sonra Tarsus cezaevinden tahliye oldu.
Şu sözleri, vicdanları titremiyorsa daha ne titretir bilemiyorum:
-Dışarıya hiç çıkmamış, hiç ağaç, çiçek, hayvan görememiş çocuklar var.
-O çocuklara sürekli olarak ağaç şöyle bir şey, çiçekler böyle güzel kokar diye anlatırdık.
-Bitince de bir daha anlatsana diye ısrar eden çocuklar…
-Güneş ışığı görmedikleri için kemikleri ağrıyan çocuklar bunlar.
-Oturup dinlenmek, biraz nefes alayım demek bile o çocukları düşündükçe artık neredeyse çok lüks.