Kılıç, “Ne yazık ki önce ‘ahlak ve maneviyat’ diye iktidara gelen bu arkadaşlarımız, ne pozitif hukuk kuralları bıraktılar ne de ahlak bıraktılar” dedi.
Kılıç sözlerinin devamında da, “Biz bu ahlaki daha doğrusu insanların subjektif alanına bırakılan işleri sıfıra indirmediğimiz sürece, bu ülkede rahat edemeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Sözcü’den Yavuz Alatan’ın haberine göre, Kılıç, Rekabet Derneği tarafından düzenlenen “Adil Rekabete Katkı” ödül törenine katıldı. Sözcü yazarı Çiğdem Toker ile Prof. Uğur Emek’in ödül aldığı törende Kılıç, kürsüye çıkarak bir takım eleştirel açıklamalarda bulundu. Kamu İhale Kanunu’nun yürürlüğe girdiğinden bu yana 186 kez değiştirildiğini belirten Kılıç, AKP iktidarı ve kadrolarını sert eleştirdi.
Hukuk felsefesindeki pozitif hukuk-ahlak konusuna değinen Haşim Kılıç şöyle konuştu:
“Bir kanun niye bu kadar değiştirilir? Pozitif hukuk kuralını kaldırıyorsunuz ki öbür tarafa, ahlaki tarafı terk ediyorsunuz. Ne yazık ki önce ‘ahlak ve maneviyat’ diye iktidara gelen bu arkadaşlarımız, ne pozitif hukuk kuralları bıraktılar ne de ahlak bıraktılar. Dolayısıyla ne bir rekabet, ne bir şey söz konusu olamayacaktır. Biz bu ahlaki daha doğrusu insanların subjektif alanına bırakılan işleri sıfıra indirmediğimiz sürece, bu ülkede rahat edemeyeceğiz.”
AKP’in kapanmasıyla ilgili ret oyu kullanmıştı
Haşim Kılıç, 2007’de Tülay Tuğcu’nun emekliye ayrılmasıyla boşalan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçilmişti. Kılıç 2008’de AYM’nin önüne gelen AKP’nin kapatılması davasında “Ret” oyu kullanmış ve parti 6’ya 5 oyla kapatılmamıştı.
Mevcut Başkan da bu mesajı verdi: Hâkimler baskıyı kayıtsız reddeder
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 57’nci kuruluş yıldönümü nedeniyle AYM Başkanı Zühtü Arslan konuşma yaptı. Arslan, 9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasallık denetimi yetkisinin Anayasa Mahkemesi’ne verildiğini hatırlattı. Demokraside kuvvetler ayrılığının önemini vurgulayan Zühtü Arslan dikkat çeken şu açıklamada bulundu:
“Anayasal kimliğimizin temel unsurlarından olan hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı; yargının yasama ve yürütmeden bağımsız olmasını gerektirmektedir. Bu anlamda yargı bağımsızlığı, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz gereklerindendir. Hakim hiçbir şart ve ahval altında aklını ve vicdanını başkasına emanet edemez. Hakim ve savcılar, bağımsızlıklarına doğrudan ya da dolaylı olarak etki edebilecek baskı ve tesiri kayıtsız şartsız reddederler.”