Taraf’ta demokrat, Yenişafak’ta Siyasal İslamcı, Sabah’ta troliçe…
METAMORFOZ PORTRELER | BÜLENT KORUCU
Hilal Kaplan, normal şartlarda portre yazımını hak eden bir isim değil; ‘kimliksizler’ diye tanımlanabilecek yığının temsilcisi olarak listeye girebildi. Kamuoyu onu Taraf Gazetesi’nin yazarı bir ‘Genç Sivil’ olarak tanıdığında, gün gelip Pelikanlar çetesinin troliçesi olacağı kimsenin aklına gelmemişti. Çete reisi ve troliçe gibi tanımlamalar havaya soksa da, onun yegane vasfı bulunduğu kabın şeklini kolayca alabilmesi.
Avcılar genelde eğitilmiş köpek kullanır. Bazıları aynı işi ona yaptırıyor diye pelikanın kendine pay çıkarması biraz komik kaçıyor. Söz konusu yanılsamanın güçlenmesinin sebebi bizzat kurbanlar. Trajikomik biçimde avcıya sesini yükseltemeyenler, zağarını dövmeye kalkıyor. Bu durum herkesin işine geliyor; avcı yıpranmıyor, pelikan kendini nimetten sayıyor, av ise daha fazla risk almadan mızmızlanmış oluyor.
Bu durumu en iyi özetleyen örnek, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan azil süreci. Pelikan Bildirisi, onun gitmesini sağlayan ya da tetikleyen bir metin değildi. Kapalı kapılar ardında ve Davutoğlu’nun onurunu koruyarak göndermek pekala mümkündü. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kanırtarak ve rencide ederek yapmayı tercih etti. Davutoğlu da bunu görmesine rağmen gölgeyle kavgayı yeğledi. Hatta pelikana bile yıllar sonra haddini bildirmeye kalktı.
Hilal Kaplan’ın öne çıkan özelliklerinden biri de rüzgarın yönünü önceden kestirip yelkenleri ona göre açması. Taraf’ın yıldızı parlarken orada demokrat rolü yapmanın getirisi yüksekti. Muhalifliğin dinamik ve çalımlı odağı Genç Siviller’in arasına girmesi, onların tavassutuyla Taraf’a sıçraması hep koku alma hissinin gücünü gösteriyor. Ahmet Altan’ın da elbette günahları var ve belki önemlilerinden biri paltosundan çıkarıp toplumda konum kazanmasına vesile olduğu bu tipler. Yalı-rezidans tartışması yaptığı Yıldıray Oğur da pişmanlık yasasından yararlanabilir. Kim bilir belki bir ‘kullanışlı aptal’ günah çıkarması da Kaplan için yapar.
Pelikangiller, Genç Siviller’in kötü bir kopyası, bir tür kalpazanlık girişimi. Onlar zekaya dayalı sivil bir hareketti, bunlar paraya ve iktidara sırtını yaslamış kifayetsiz nobranlar. İki sözcü, Turgay Oğur ile Selman Öğüt’ü yanyana düşünün bana hak vereceksiniz.
Onların sembolü takım elbise altına giydikleri Converse ayakkabıydı, bunlarınki yalı. ‘Darbeci baro Taksim’e hoşgeldin!’ zıpırlığı nerede; televizyonda tartıştığı Kemal Öztürk’e ‘yarın seni manşetlere çıkartırım’ şantajı nerede. Genç Siviller de en önemli projeleri olan ‘Demokrasi adası: Yassıada’nın akıbetine uğradı. Erdoğan onları da kamulaştırdı, imara açtı ve projeye aykırı unsurlar, adadaki ağaçlara benzer şekilde budandı. ‘Sivillik de yaparım, part time memurluk da’ grubu zaman içinde elendi. Geride artık sivil taklidi bile yapmayıp Erdoğan’ı yalıda ağırlayan Pelikan örgütü kaldı.
Kaplan, güç denilen değişken tanrılı dinin müntesiplerindendir. Gücün adresi değiştikçe onun kıblesi de değişir. Gerektiğinde değme cemaatçinin yazmaktan mahçup olacağı ‘hocaefendi güzellemeleri’ kaleme alır. Sonra döner ‘acımayın bunlara’ diye racon keser; Çetin Doğan’ın darbe direktiflerini dinlediğinizi sanırsınız.
Yeri gelir öyle PKK ve Abdullah Öcalan övgüsü yapar ki en adanmış militanı geride bırakır. Devlete ‘seri katil’ dediğini unutur, Selahattin Demirtaş gibi siyasetçilerin tutuklanmasını alkışlar. İkisinin aynı kişi olduğunu anlamakta zorlananlar olabilir ama Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Devlet Bahçeli’den sonraki en hızlı ve keskin dönen kişilerden biridir. Erdoğan düşerse ilk tekmeyi Bahçeli, ikinciyi troliçe atar bence. ‘O kadar da değil’ diyen olursa yıllar önce Erdoğan’a henüz bu kadar güçlü değilken verdiği Ermeni ayarını hatırlatırım. “100.000 Ermeni’yi ‘gerekirse kovarız’ diyebilen Başbakan, 100 yıl önce atalarının ‘gerekeni’ yapmadığına kimi inandıracak acaba?” demişti, Kaplan. Ancak ona kötü bir haberim var, önceki U dönüşleri bireysel çelişkileriydi; Pelikan Çetesi olarak yaptıkları örgütlü suça giriyor. Çekirgenin bu defa sıçraması zor görünüyor.