Bugün Cumartesi Anneleri’ne yapılan polis müdahalesinin gerekçesinin annelerin okuduğu bildiride “Kuzey Suriye müdahalesi” ifadesinin geçmiş olmasının gerekçe gösterildiğini belirten CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu bunun ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu söyledi.
Polisin basın açıklaması yapılmadan önce sözlü olarak İHD yöneticilerine basın açıklaması metninde “savaş” kelimesinin geçmemesi için sözlü beyanda bulunduğunu aktaran Sezgin Tanrıkulu, Barış Annelerinin de bu uyarılara tam olarak olmasa bile uyduğunu söyledi
Ancak buna rağmen polis müdahalesinin gerçekleştiğini ifade eden Tanrıkulu, “savaş, operasyon, müdahale, Kuzey Suriye” gibi ifadelere karşı çıkmanın hükümetin bu savaşta haklı olmadığını gösterdiğini, hükümetin kendi haklılığına güvenmediğini, ve bu savaşın Kürtlere karşı bir savaş olduğunu açıkça beyan ekmekten çekilmediğini ifade etti.Cumartesi Annelerinin eylemine yapılan polis müdahalesinin ardından ARTI TV’ye konuşan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, şunları söyledi:
“Daha önceden tebliğ etmişler sözlü olarak. Suriye’ye yapılan operasyonla ilgili olarak herhangi bir beyanda bulunmayacaksınız diye. Önceden ifade özgürlüğünü engelleyen bir tebliğ yapmışlar sözlü olarak İnsan Hakları Derneği yöneticilerine. Aslında arkadaşlarımı zda bu tebliğin içeriğine uygun olmasa bile çok dikkatli bir dil kullanmışlar. Şimdi bildiriyi elimde “Savaş herkes için kan ve gözyaşıdır. Savaş ölümdür. İnsanlığın ortak vicdanının savaşı reddetmesi bu yüzdendir” demişler. “Kuzeydoğu Suriye’ye yapılan askeri müdahale ülkede ve bölgede barış içinde ortak yaşam idealinin onarılmaz bir biçimde tahrip edecektir.” demişler. Bakın Rojava dememişler, savaş da dememişler müdahale ve Kuzeydoğu Suriye yani şimdi bu cümlelere bile tahammülü olmayan bir anlayış var. Türkiye’nin her yerinde bu savaşa savaş demek şu anda sayılıyor maalesef. Yani savaşa karşı olmak aynı zamanda bir vicdani yükümlülüktür en büyük savaşlarda bile savaşa karşı olanların ifade özgürlüğüne hiçbir şekilde müdahale olmamıştır. Eğer bu hükümet bu operasyonda, bu savaşta haklıysa o zaman buna karşı çıkanların ifade özgürlüğüne saygı duymalıdır. Demek ki haklı değiller ki, doğru değiller ki karşı çıkanların ifade özgürlüğüne müdahale ediyorlar, bu kadar açık.
Bu savaş haksız bir savaştır. Bu savaş bizim insanlarımıza, yurttaşlarımıza karşı bir savaştır aynı zamanda. Altını çizmek istiyorum bu savaş aynı zamanda Kürtlere karşıdır. Çok açık bir şekilde söylüyorum ve haklı bir savaş değildir diplomasi yoluyla diyalog yoluyla (çözülmesi gerekirdi.)”