Gazeteci Erkam Tufan Aytav’ın YouTube kanalındaki 30 Dakika programının konuğu Diyarbakır eski Belediye Başkanı Mehdi Zana oldu. İsveç’in başkenti Stokholm’de yaşayan Zana, Kürt sorununu değerlendirdi.
80 yaşındaki Zana, bütün ömrünün Kürt sorunuyla geçirdiğini belirterek, “Kürt sorunu Kürt halkının varlığıdır. Bugün Türkiye’de 40 milyon Kürt vardır. Hiçbir şeye sahip değildir. Şimdi onları itmeye çalışıyorlar. Kürtlük kabul edilmiyor. Temel haklar noktasında her şey eksiktir. Okulu yok, dili yoktur; sistem onları kabul etmiyor.” dedi.
’16 yıl cezaevinde kaldım; 38 ay gece gündüz dayak yedim’
Kendisinin 16 yıl, eşi Leyla Zana’nın da 10,5 yıl cezaevinde kaldığını söyleyen Mehdi Zana özellik Diyarbakır Cezaevinde yaşadıklarını anlattı. Şunları söyledi: “Ben hayatım boyunca kimseyle kavga etmedim ama Kürt olduğum için 16 yıl cezaevinde kaldım. 38 ay gece gündüz dayak yedim ama hiçbir zaman bir Türk’e karşı bir düşmanlık yapmadım. Hepimiz öleceği arkamızda ne bırakacaksak onu bırakacağız. Ama ben bir Kürt’üm.”
“Kürt meselesi neden çözülmüyor? sorusuna Zana, “Bunlar onların sorunu, Sömürüyorlar, baskı yapıyorlar, Kürtlüğü kabul etmiyorlar. Devlet kabul etmiyor ama halk sahip çıkması lazım. Türk halkını bağlar. İktidarı yönetenler halkı dinlerler ama halk ses çıkarmayınca iktidar kendi istediğini yapıyor.”
“Suçum Kürt meselesini konuşmak. Ben Kürt’üm, Kürtçe konuşuyordum. Mahkemeden beni kovuyorlar. Bütün mesele bu Kürt meselesine sahip çıkmışım ondan dolayı bunlara maruz kaldım. Hayatımda hiç bir anında şiddeti savunmadım, şiddete başvurmadım, Hiç kimseyle kavga etmemişimdir. Hiç kimseye düşman değilim.”
“Geriye dönüp baktığımda pişman değilim. Ben her zaman diyorum ben ne yapayım da halkıma layık olayım. Ben buna göre davrandı. Ben halkıma nasıl yardımcı olabilirim diye aday oldum.”
“Halkta gelişme var. Halk kendisini kabul ediyor. Bu halkı yaralamadır. Zannetiyorlar ki baskıyla, cezaeviyle bu iş çözülecek. Ama bu mesele çözülmez. Türkiye’de, İran’da, Irak’da ve Suriye’de de bu böyle.”
“Diyarbakır’da Eskişehir’e sürGün ettiler. Arabalarla arkadaşlarımla binerken düşüncelerimi yazmaya başladım. Uzun sürdü. 3-4 kişilik yere 12 kişilik bindirmişler. Pencere yok hava alamayız. 2 saatlik bir yolu, 8-10 saatlik bir yol oldu. Yolda yaralanmalar oldu.”
“Hücrede arkadaşlarım ölüme gittiler. 65 kişi ölüme gitti. 35-38 kişinin ismini yazdım kitabımda. Devletin tavrına karşı tavır koydular, Zulüm vardı, baskı vardı.”