Avustralya, orman yangınlarının kül ve dumanları altında bir yılı geride bırakıyor. Bilindiği gibi Avustralya, saat farkı nedeniyle dünyada yeni yıla en erken giren ülkelerden.
Dünyada yaklaşık bir milyar insanın, her yıl heyecanla izleyeceği havai-fişek gösterileri, bu sene protestoların gölgesinde. Çünkü ülkede Eylül ayından beri süren yangınlar varken havai fişeklerin olmamasını istiyor önemli bir kesim. İşte bu nedenle, yükselen itirazların gölgesinde, yeni bir yıla giriyoruz.
Dünyada adeta nefeslerin tutularak izlendiği Sydney’deki görkemli havai-fişek gösterilerinin orman yangınları ve olumsuz hava şartları nedeniyle iptal edileceği söylentileri son güne kadar devam etti. Ancak Sydney Belediye Konseyi, yaptığı açıklama ile son noktayı koyarak, hazırlıkların 15 ay önceden başladığını ve ayrılan bütçenin çoğunluğunun zaten harcandığını belirterek iptal edilmeyeceğini duyurdu.
EYALET EKONOMOSİNE 133 MİLYON DOLAR KATKI
Uluslararası ziyaretçiler de dâhil olmak üzere, yaklaşık bir milyon ziyaretçiyi, sözkonusu etkinliğin gerçekleştiği Harbour (Sydney boğaz) köprüsü ve etrafına çekiyor. Havai fişek gösterilerinin NSW Eyalet ekonomisine, 133 milyon dolar katkı yaptığı belirtiliyor.
Yangınlar, Avustralya orman yangınları literatürüne yeni bir ifade daha girmesine neden oldu.
Şöyle ki; 7 Şubat 1967’de Tazmanya Eyaleti’nde 64 kişinin öldüğü, 900 kişinin yaralanıp, 7 bin kişinin de evsiz kaldığı ve onbinlerce hektar alanın yandığı bu faciaya, Black Tuesday (Kara Salı) dendi.
16 Şubat 1983’te Güney Avustralya ve Victoria’da meydana gelen, 75 can kaybına ve 3 binden fazla binanın yanmasına neden olan Ash Wednesday ile yine Victoria’da 173 kişinin öldüğü, 414 kişinin yaralanıp 2 binden fazla evin kül olduğu facia ise ‘Black Saturday (Kara Cumartesi)’ olarak ifade edildi.
Eylül ayında Queensland ve NSW Eyaletlerinde başlayıp daha sonra da Batı ve Güney Avustralya’da baş gösteren ve halen devam etmekte olan orman yangınları silsilesi ise literatüre Black Christmas (Kara Christmas) olarak girmiş oldu.
Ne yazık ki; Kıta Ülkesi, orman yangınları ile her yıl ağır bir imtihan geçiriyor.
Birçok kişinin ölümü ile sonuçlananlardan bazılarını yukarıda sıraladık.
Bunların dışında, binlerce hektar arazi kayıplarına, ev, çiftlik ve tarım araçları ile koala, kanguru gibi; ülkeye özgü hayvanların telef olduğu orman yangınları, ülkede hayatı ciddi etkiliyor. NSW Eyaleti’nde bir koalayı yangınların arasından kurtaran, bir bayanın hareketi dünyada belleklere kazınmıştı.
Buna ister global iklim değişikliği diyelim, isterse de küresel ısınma diyelim, bu olayların dünyada en fazla Avustralya’yı etkilediği bir gerçek.
KURAKLIK VE YANGIN, SU REZERVLERİNİ TEHDİT EDİYOR
Ülkenin su rezervlerinin azlığı ve iklim değişikliği ile beraber baş gösteren kuraklık da eklenince, yaz mevsimi daha da çetin geçiyor. Bu da yangınları daha da tetikliyor.
Özellikle, ülkenin dünyaya açılan vitrini niteliğinde olan NSW Eyaleti dolayısıyla Sydney, bu yangınlardan en çok etkilenen bölgesi. Bilindiği gibi; Yeni Güney Galler (NSW) Eyaleti Avustralya’nın beş milyondan fazla nüfusuyla en büyük Eyaleti konumunda.
Eyalet son üç yıldan beri, kuraklıkla mücadele ediyor. Tabiri yerindeyse susuzluğu iliklerine kadar hissetmiş durumda. Barajların doluluk seviyesi de endişe verici seviyede.
Bölgede su kullanımı kısıtlamasında da 2.seviyeye geçildi. Bahçesinde fazla su harcayanlara hortumla araba yıkayanlara cezai müeyyide uygulanıyor.
Eyalet Su İşlerinden Sorumlu Bakan Melinda Pavey de, yaptığı açıklamada konunun ciddiyetini bir kez daha vurgulayarak su seviyesinin son iki yılının (Ağustos 2017) kaydedilen en düşük seviyede olduğunu hatırlattı. Bakan Melinda Pavey işin ciddiyetini şu cümlelerle ifade etti; “Olabildiğince su tasarrufu yapmak, hepimizin görevi. Elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerekiyor”.
YENİ BARAJLARIN YAPILMASI GECİKTİ
Bu arada özellikle eyaletin iç kesimlerindeki çiftlikleri olumsuz etkileyen kuraklığın, yeni baraj yapımında geç kalınması en önemli sebepler arasında sayılırken, kontrol altına alınamayan orman yangınları konusunda da ilginç yorumlar yapılıyor.
Mesela, ‘Her yıl yangınlar nedeniyle insanların ölmesine, tabiattaki canlıların yok oluşuna üzülüyorum’ diyen Aborjin Yazar Warren Mundine, modern Avustralya’nın, tüm teknolojisi ve bilimi ile Aborjin halkının sesine ne zaman kulak vereceğini kestiremediğini ifade ediyor.
Aborjinlerin, binlerce yıldan beri, bu kıtanın çalılıklarını düzenli şekilde ama kontrollü olarak yaktığını ve bu şekilde, büyük orman yangınlarının önüne geçildiğini hatırlattı Aborjin Yazar Mundine. Warren Mundine, “Bu nedenle, geleneksel Aborjin tecrübesini, modern bilim ve teknolojiyle birleştirip çalışılmalı. Ancak bu şekilde kıtanın felaketler karşısında daha az etkilenmesini ve can kaybını daha da azaltabiliriz” diyor.
NSW’de artık kriz olarak adlandırılan ve eyalette olağanüstü hal ilan edilmesine yol açan orman yangınlarının kontrol altına alınmasında çekilen güçlük ve geniş alanlara yayılması ile ilgili diğer farklı bir bakış açısı ise siyasilerle ilgili.
Independent Australia’da yer alan habere göre NSW’in Liberal-Ulusal Partili Koalisyon Hükümeti, yangınlar devam ederken, Eyalet İtfaiye ve Acil Kurtarma Servisi bütçesinde yüzde 35 oranında kesintiye gitmiş.
2019-20 NSW Eyalet Bütçesi’nde İtfaiye ve Kurtarma harcamaları için ayrılan bütçede 28.5 milyon dolar veya yüzde 35 oranında, Kırsal İtfaiye Servisi bütçesinde ise 49.9 milyon dolar veya yüzde 75 oranında kesintiye gidilmesi, servisin ihtiyaç duyduğu ekipmanların alınamaması veya daha az alınması anlamına geliyor.
İklim değişikliğinin sonucu olarak, yaz mevsiminin daha sıcak ve daha kuru geçtiği günümüzde, yapılan bütçe kesintileri, tabii ki şu eleştiriyi de beraberinde getiriyor ‘Şimdi tasarruf yapmanın zamanı mı?
Aslında bu konulara bağlı olarak Liberal Partili Federal Başbakan Scott Morrison’ın ailesiyle Hawaii’ye tatile gitmesi ve gelen tepkiler üzerine ülkeye dönmesine değinecektim. Ancak onu artık bir başka yazının konusu olarak ele alırız inşallah. z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au
Not: Yangınlar nedeniyle hayatını kaybedenlere ‘başsağlığı, yaralananlara ve evini kaybedenlere de geçmiş olsun’ diyorum. 2020’nin başta Türkiye’de olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşanan zulüm ve baskının sona ermesi, mağdur ve mazlumların sevinmesine, vesile olması dileğiyle…