Rivayette vardır, Allah (cc) gazap meleklerini, helakını murad ettiği bir beldeye gönderir. Melekler zulüm ve adaletsizlikte Gayretullaha dokunacak derecede ileri giden bu beldeye gece vakti inerler.
Bir de ne görsünler? Bazı insanlar geceleri uykularından feragat edip, sabahlara kadar ibadet-ü taat içerisindeler. Bunun hikmetini Rablerine sorarlar, “Ya Rab, helak etmemizi emrettiğin o beldede sabahlara kadar Sana ibadet eden kulların var” derler. Alemlerin Rabbi, “Evet ama onlar diğerlerinin yaptığı çirkinliklerden rahatsız değiller” buyurur. Yani, başkalarına yapılan zulüm karşısında dilsiz şeytanlar olmuşlar, belki de yapılanları destekliyorlardı.
Neticede emri İlahi yerine getirilir ve o belde melekler tarafından helak edilir.
Şimdi bu hadiseden çıkarılacak derslerden biri de şudur ki, melekler o beldeyi ellerinde sihirli değnekler sallayarak helak etmediler. İhtimal o ki, Kudret-i İlahi o beldeye bir deprem, sel veya başka bir afet göndermiş ve o zalim toplumu zahiren bir doğal afetle cezalandırmıştı. Yani gazab-ı İlahi bir doğal afet şeklinde zuhur etmişti.
Olayın böyle zuhur etmesinin nedeni dünyanın bir hikmet ve imtihan diyarı olmasıdır. Dolayısıyla, dünyada meydana gelen her hadise, Peygamberlere, peygamberliklerini ispat etmeleri için verilen mucizeler hariç, esbab dairesi içinde cereyan eder. Yani madde aleminde meydana gelen tüm olayların bilimsel bir açıklaması vardır.
Bu nedenle bilim insanları, günümüzde zuhur eden Corona salgınının da mikrobik bir mutasyon sebebiyle mi yoksa laboratuvarda bir deney yoluyla mı ortaya çıktığını, er ya da geç tespit edeceklerdir.
Meseleye sebepler açısından bakıldığında, bu virüs insanlara her yerde bulaşabilir. Yani çarşıda, pazarda, kafede, camide, umrede, hacda, insanların toplu halde bulundukları her ortamda virüse yakalanma ihtimali vardır. Dolayısıyla, camiye virüs girmez, Müslümana bulaşmaz söylemleri, cehaletten başka bir şey değildir. Bu çeşit iddiaları öne sürmek bir Müslümana yakışmaz.
Şimdi gelelim madalyonun diğer yüzüne.
Tabiatta cereyan eden her hadisenin bilimsel bir sebebi vardır ama tüm sebeplerin de bir sebebi var. O da müsebbibul esbab olan, yani sebeplerin sebebi olan, Kadir-i Mutlak, Allah’tır. O murad etmedikçe, ne bir yaprak düşebilir, ne rüzgar esebilir, ne de bir salgın hastalık zuhur edebilir.
Demek ki, bugün dünyayı kasıp kavuran COVID 19, bilimsel esbap perdesi ardında bir hikmete binaen takdir edilmiş ve zuhuruna müsaade edilmiştir. Meseleye kader açısından bakıldığında da, bu salgının zaten İlmi İlahi’de ezelden beri var olduğu ve zamanı geldiğinde de kaza ile vücut bulduğu görülecektir.
Peki, bütün bunları hesaba katarak, dünyayı tehdit eden bu virüsün böyle bir zamanda ortaya çıkmasının hikmeti nedir, gibi bir soru, akıllara takılabilir.
Aslında bu global musibetin geleceğini haber veren çanlar uzun bir süredir çalmaktaydı. Son yıllarda dünyanın çeşitli bölgelerinde yapılan hukuksuzluklar, işkenceler, zulümle bitirilen hayatlar bu belaya adeta davetiye çıkartmaktaydı. Belki de Çin, Myanmar, Filistin, Suriye, Yemen ve Türkiye gibi ülkelerde zulüm altında inleyen ve “kopacaksa kopsun artık bu kıyamet” diye yalvaran masumların dualarına bir cevaptı bu musibet. Evet, belki de tüm dünyayı sarmasının sebebi yukarıdaki rivayette belirtildiği gibi yapılan zulümlerden diğer insanların rahatsızlık duymaması, üç maymunu oynaması, hatta bir çoğunun desteklemesi olabilir. Özellikle Türkiye’de çocuk ve bebekler de dahil binlerce masuma iktidar tarafından yapılan zulümler Gayretullah’a dokunmuş olabilir. Ne yazık ki işin vahametini halen idrak etmiş değiller ki, bu korkunç salgına rağmen insanları cezaevlerinde tutuyorlar. İlahi adalet hafife alınmamalıdır, dolayısıyla inanan insanlar yaptıkları tüm analizlere onu dahil etmelidirler.
Şimdi bazıları bu salgın nedeniyle bir çok masum da ölüyor diyebilir. Öncelikle şunu belirtelim, Adetullah veya Sünnetullahtandır, toplu musibetler geldiğinde ayrım yapmaz, hikmet gereği zalimi de yakalar, masum da olsa, zalimin zulümüne sessiz kalanı da. Aslında zulme sessiz kalan, o zulmü işlemiş gibidir, dolayısıyla masum da değildir.
Gerçi toplu musibetler masumlara da dokunur, fakat onlar Allah’ın izniyle, ötelerde kazananlardan olur.Bununla beraber, bizim burada yaptığımız sadece kısa bir analiz veya fikir yürütmedir. İşin gerçeği şudur ki, bizler gayb perdesinin ardını görmekten aciz kullar olduğumuz gibi, maksad-ı İlahiyi bilmemiz de mümkün değildir. Dolasıyla, bize düşen, meseleye sebebler zaviyesinden yaklaşmak ve bu virüsün kısa zamanda kontrol altına alınması için tavsiye edilen ferdi hijyen ve toplumsal tedbirlere uymaktır. Fiili dua sayılan, tüm fiziki tedbirlere, duanın da gücünü hesaba katarak, kavli dua ile destek vermektir.
Ey merhameti sonsuz Rabbim, şer ve isyanda ısrar eden kötü kulların yüzünden bizi cezalandırma, amin…