Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl, Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl ?
Yukarıdaki meşhûr ifâdeyi hepimiz biliriz. Evet, Efendiler Efendisi (sav) tam mânâsı ile sevgi, muhabbet insanıdır.
Rabbimiz’in Habîbi’dir.
Rabbimiz muhabbeti ile yarattığı mahbûbuna serâpâ muhabbet bahşetmiştir.
O’nu (sav) hem sevmiş, hem sevdirmiş, hem de varlığı Efendimiz’e (sav) sevdirmiştir.
O güzeller güzeli (sav) “Ey Rabbim!… kalbime hidâyet eyle, dilimi doğru kıl, göğsümdeki hile ve kin duygusunu gider” diye duâ ve niyâzda bulunmuştur.
(Ebû Dâvûd, Tirmizî)
O’nun (sav) gözünde hidayet ve sıdk ne kadar yüce vasıf ise, hile ve kin de o kadar alçak vasıflardır.
Müsadenizle bu yazımda “kin” üzerinde durmak istiyorum.
Kin ;
Birine karşı duyulan ve öç almak isteğini güden gizli düşmanlık olarak târif edilir.
İslâm ulemâsı ise şu şekillerde târif eder ;
El-Kindî’ye göre kin öfkenin insanın iç alemi nefiste süreklilik kazanmış şeklidir.
Cürcânî kîni “düşmanlık duygusu sebebiyle insanlara karşı kalbteki suizân” şeklinde tanımlayıp, kısaca “intikam arzusu” olarak açıklar.
Gazzâlî, İhya’sında gazap duygusunun neticesi olarak gördüğü kîni “bir kimsenin başka birini küçük görmesi, ondan nefret etmesi ve bu duyguların, içinde devamlı ve kalıcı olması” yine “bir kimseye karşı hissedilen öfke duygusunun ortaya çıktığı anda yatıştırılmaması halinde bunun insanın içine yerleşip süreklilik kazanacağını, böylece öfkenin kin halini alacağını” belirtir.
Kindâr insan ;
Psikolojilerine baktığınızda kindar insanlar şu özelliklerle karşınıza çıkarlar ;
1.. Asla affetmez ve unutmazlar, aleyhlerinde kabul ettikleri en müsbet şeyleri dahi Kin Kitabı‘na kaydeder ve muhakkak önünüze çıkarıp bedelini ödetmek isterler.
2.. Asla ibret almaz, geçmişten ders çıkarmazlar, mazi onlar için sadece kendilerine yapılan (sözümona) kötülükler alanıdır ve bedel için kaydedilmiştir, ibret alacakları hiçbir hataları yoktur.
3.. Çok alıngandırlar,
4.. Her halleri kendilerince hârika, hayat kendilerinin başrolde olduğu bir dram, herkes kusurlu kendileri ak-paktır.
5.. Hatâlı olabileceklerini asla düşünmezler.
6.. Kindar insanın hayâtı güvensizlik ve geçmişe takılıp kalma arasında döner durur. Hayat onlar için “dâima mağdur oldukları” aleyhte bir zaman döngüsüdür.
7.. Neredeyse kendilerince üstün yaratıldıkları zehabındadırlar, her alanda başkalarından çok daha iyi olduklarını düşünürler.
Psikolojisi kin duygusunun esiri olmuş kişide şu sıfatlar ortaya çıkar ;
1.. Haset ; Kin besleyen kişi, başkalarını sahip olduğu imkânlardan dolayı kıskanır ve bu kıskançlık süreklilik kazanır.
2.. Küsmek ; Kendince hased ettiği rakibi ile normal iletişimini keser-küser.
3.. Gıybet, iftirâ ; Aleyhinde kötü sözler söylediği şahıs hakkında gıybet, iftira ve benzerlerinden kaçınmaz.
4.. Adil olamaz ; Fırsat bulursa muhatabının bütün haklarını engeller.
5.. Zulüm ; Yine fırsat bulursa eziyet eder, zulmeder.
6.. Ve Hz. Ali Efendimiz (ra) buyururlarki “Kin güden insanın sevgisi olmaz.” kimseye muhabbetleri yoktur sâdece kendilerini severler.
Husûmet-Muhabbet ;
“Ölçü veya yoldaki Işıklar” isimli eserde ise “insan sevgisi” üzerinde durularak, nefret ve kînin bir “cinnet eseri” olduğu nazara verilir.
“İnançla çoşan bir kalbin en mümeyyiz vasfı insanı sevip insanlığa hayran olmaktır. Herkesten nefret ise ya gönlü şeytana kaptırmışlık yâhut bir cinnet eseridir.”
“Sen insanı sev, insanlığa hayran ol.”
Muhabbet yeni dünyâlar, yeni hayatlar kurarken, husumet herşeyi yıkmak peşindedir.
Husûmet ehli hâsidin, maddi-mânevi hayatta bir zerre taşı, bir kırık çakılı yoktur, kaldıki harcı olsun.
Cinnet dercesindeki küfrü ve gayzıyla kaskatı kesilen, patlamaya hazır zamansız bir bomba gibi bekleyen ehli husumet, yapılan her imâr hamlesini yok etmeye hazırdır.
Hakîki mü’minler biiznillâh “senin için apaçık bir fetih vardır” beşâretiyle gönüller fethine, zafere yürürken, sâdece kendi iç hezeyanlarını dinleyen ve yaşayan bu bahtsızlara Fetih Süresi’nden “Allah böylece mü’minleri geliştirip, kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir (gayz).” itâbı düşer.
Meş’um süreç ;
Al-i İmrân Sûresi, 118. ayette Rabbimiz “Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.” buyurmaktadır.
Bu meş’um süreçte Büyüğümüz ve Hizmet Hareketi’ne yapılan hakâretler, yakıştırmalar sadece vasıf olarak bini aştı, nefret, gayz, kin söylemi aldı yürüdü.
Kin dili ile bir “Soykırım” yapılıyor.
Ağızlarındaki kabalık ve kalabalığa bakarsanız içleri kaynamakta bir volkan gibi yanım yanım yanmaktadır.
Evet, insan içinde hissettiğinin ancak beşte birini dışarıya sızdırabilir.
Zalimlerin ağzında olan bu kadarsa varın gerisini siz düşünün.
Âmennâ ! Kur’an, İlâhi Beyân herzaman doğru söylüyor.
Gayz, kin, gazâb ve zulüm ;
Gayz ve adâvetten gerilip, çirkinleşen bu yaratıklar, “gönül gözü açıkların bakışlarında” iğrenç bir gulyabâniye dönüşürken, serâpa kin suretinde siretlerini ortaya koyar, dizginlenemez iç alemlerini yansıtırlar.
Gayz limanından kin deryasına açılır, gazâbın şişirdiği yekenlerle zulüm olup, mazlûmun başına fırtına gibi kopar, belâ olup yağarlar.
Çatallı dilleri ile toplumu böler parçalar ve gemilerini kin ve düşmanlık denizinde yürütürler.
Taki o gemi Titanic misal sevgi, birlik ve birliktelik buzdağına toslayana kadar.
Kindâr idâreci (ler) ;
Kin iktidarla birleşip beslenirse bütün bir milleti hattâ bütün bir insanlığı tehdid eder.
Büyüğümüz’ün ifâdesiyle bu tipler ve goygoycuları târihin hiçbir döneminde eksik olmamıştır.
“İnananlara kan kusturan o Ebu Cehiller, o Utbeler, o Şeybeler hiçbir dönemde eksik olmamıştır. Aynı zamanda onların yanında bu haksızlıklara karşı sükût eden, dilsiz şeytanlar da hiç eksik olmamıştır. Ve onları bir şey zannederek, onların bir şey yapacaklarına inanarak, onların arkasından sürüklenen sürüler de eksik olmamıştır”
Bilirsiniz, Rabbimiz katında en sevilmeyen en menfûr vasıflardan birisi kibirdir.
Kibrin gayz, kin ve gazabla dışa yansıyan ameli ise zulümdür.
Enaniyetli, egosantirik, narsist, kibirli bir liderin “kin” duygusu daha yakıcı ve yıkıcıdır. Hele hele “sözümona lider” birde zirveleri aşkın bir makyavelist ise seyr eyleyin gümbürtüyü.
Bu zavallıların artık tek gözü vardır, mâneviyatı göremez. Tek dünyâsı vardır, âhireti hesab edemez.
Gayzla herşeyi yakar, yıkar, yok eder ve kendilerini ele verirler.
“Yoksa kalplerinde çürüklük bulunanlar, içlerindeki kini Allah’ın asla açığa çıkarmayacağını mı hesapladılar?”
(Muhammed Sûresi 29)
Kapı dışında çok “dindâr” görünen “kindâr” bir liderin, kapı arkalarında bay-bayan ayırmadan sarfettiği küfürleri, Bakanlar’ına attığı tokatları ve etrâfına sanki (afedersiniz) O’nun itleriymiş gibi davrandığını çevresinden duyuyoruz.
Bu kadar gayzla, insan çok yaşamaz. Evet gayzın hararetinden, kinin ateşinden cisim, kalb ve rûh berâber ölür.
Gayzınız, kîninizle geberin ;
Al-i İmrân Sûresi 119. Ayet-i Kerime’de Allâh bu kimseleri ihtâr ile tehdîd eder fakat anlamazlar.
“….. Sizinle karşılaştıkları zaman; inandık derler, yalnız kaldıkları zaman ise size olan öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden ölün!” Kuşkusuz, Allah, kalplerin gizlediklerini bilir.”
Nifâk Ehli’nin kîni ;
Berâ-i Mâlumat, Nifak Ehli’nin kîni ise onulmaz, çaresiz bir hastalıktır.
Efendimiz (sav) “Size geçmiş milletlerin haset ve kin hastalığı sirâyet etti. Bunlar kazıyıcıdır. Bilesiniz; kazıyıcı derken saçı kazırlar demiyorum. Dini kazıyıcıdırlar.” (Tirmizi)
İşte bu sebeble meşhûrdur ki “Kindar insan, dindâr olamaz.”
İnsanlığı ile berâber dinide elden gider…
Üstâdımız ne güzel ifâde eder ;
“Garaz, insanı kör, sağır ve kalbsiz hale getirir. O garaz marazından uzak durmak lazım. Kin ve intikam duygusu, insanı insanlığından çıkarır, hayvanların daha dûnuna indirir ve saldırgan bir canavar haline getirir.”
Mü’mine yakışan ise ;
“Bu Allâh’tan korkan tertemiz kalptir, içinde hiç bir günâh, zulüm, kin ve haset yoktur.”
(İbn-i Mâce)
Ve bir duâ ile bitirelim ;
“Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.” (Haşr Suresi 10)
mansurturgut@zamanaustralia.com