İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi öncülüğünde kurulan ‘Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi’ 300. hafta açıklamasında tutuklu kanser hastası gazeteci Mevlüt Öztaş’a yer vererek, serbest bırakılması çağrısında bulundu. Tam 300 haftadır hasta mahpuslara özgürlük çağrısında bulunan İnisiyatif, gazeteci Mevlüt Öztaş’ın ailesinin yanında daha hijyenik ortamda bakılacağını kaydetti.
‘Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi’ açıklamasında cezaevlerinde 604’ü ağır olmak üzere 1605 mahpusun kaderleri ile baş başa bırakıldığı kaydedilerek, “Birçok mahpusun rutin devam eden tedavileri bile yapılamaz hale gelmiştir. Geçen hafta hasta mahpuslardan Vefa Kartal ondan önceki haftada da Sabri Kaya hapishanede yaşamını yitirmişti” denildi.
24 YIL MUHABİRLİK YAPTI
Afyon 1 Nolu T ipi Kapalı Hapishanesinden tedavi amaçlı Sincan 3 Nolu L Tipine sevk edilen Mevlüt Öztaş’ın durumunu aktaran İnisiyatif, ailenin kuruma başvurarak yardım talebinde bulunduğu kaydedildi. Açıklamada, Mevlüt Öztaş’la ilgili şu bilgiler verildi: “24 yıldır muhabirlik yapan Mevlüt Öztaş 2018 Şubat ayından beri tutukludur. İlk olarak Uşak E Tipi Kapalı Hapishanesinde iken kasık fıtığı hastalığına yakalanmış ancak cezaevi şartlarında ameliyat olmak istememiş, ağrılarının artması ve kötüleşmesi nedeniyle de ameliyat olmak zorunda kalmıştır. Devamında böbrek yetmezliği hastalığı meydana gelmiş, astım hastalığı da ilerlemiştir. Ayrıca hipertansiyon hastalığına yakalanmış ve diyet ile beslenmek zorunda kalmıştır. Karaciğer yetmezliği rahatsızlığı da bulunmakta olup çoklu ve ciddi hastalıkları vardır.”
“KANSERİ EN HIZLI YAYILANLARDAN…”
“Uşak E Tipi Kapalı Hapishanesinden Afyon 1 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesine sevk edilmiştir. Afyon’a getirildiğinde ise sakal kesmeye zorlanmasına karşı itiraz dilekçesi verdiği için tek kişilik odaya alınmıştır. İki hafta tek kişilik odada bekletildikten sonra koğuşa alınmıştır. Ailesi tarafından telefon görüşmesinde; iç kanama geçirdiğini, hastaneye kaldırıldığını ve 1 hafta hastanede tutulduğunu ve safra kesesi ameliyatı olduğunu, cezaevine döndükten sonra ameliyatlı hali ile karantinaya alındığını öğrenmişlerdir. Hastaneye kaldırıldığı ve ameliyat edildiği konusunda ailesine haber verilmemiştir. Daha sonra yine cezaevini aradıklarında bu kez de Ankara’ya sevk edildiği söylenmiş ancak hangi hastaneye kaldırıldığı söylenmemişlerdir. Uzun uğraşılardan sonra Ankara Dışkapı Hastanesi’ne kaldırıldığını öğrendiklerini ve kanser teşhisi konulduğunu, tümörün diğer organlarına yayılmış olması halinde kanserin 4. evrede olma ihtimali bulunduğunu, şayet yayılmadı ise riskli bir ameliyat geçirmesi gerektiğini, birden fazla uzman görüşüne ihtiyaç duyulduğunu, covid-19 salgını nedeniyle ameliyat geçirmesinin riskli olduğunu, kanserin türü itibari ile hızlı yayıldığını, en tehlikelilerden olduğunu, kemoterapi ışın tedavisine başlandığını öğrenmişlerdir.”
“YATAĞA BAĞLANARAK KEMOTERAPİ ALDIRILDI”
“Ailesi seyahat yasaklarından kaynaklı olarak ailesi yanına gelememiş, hastane ve cezaevi rapor vermediği için emniyetten izin alıp yola çıkamamıştır. Daha sonra raporu hastaneye gidince almak üzere emniyetten izni alarak, hastaneye gidebilmiş, ancak cam arkasından bile görmelerine izin verilmemiş, durumunu öğrenip dönmek zorunda kalmışlardır. Hastanenin bodrum katında mahkum koğuşunda yatağa bağlanarak kemoterapi almıştır. Hastane heyet raporu çıkana kadar mahpusu taburcu etmeyeceğini söylemiş ancak taburcu edilerek hapishaneye geri götürülmüştür. Avukat görüşü için cezaevine gidildiğinde de karantina nedeniyle görüştürülmeyeceği, tek başına karantina odasında tutulduğu iletilmiştir. Cezası İstinaf tarafından onanmış ancak gerekçeli kararda hastalıkları dikkate dahi alınmamıştır.”
“İNSANİ VE VİCDANİ HİÇBİR UYGULAMAYA İZİN VERİLMİYOR”
İnisiyatif açıklamasında, mahpusların öncelikle hasta oldukları kabul edilerek insan onuruna yakışır biçimde davranılması gerektiği vurgulanarak, “Ceza infaz rejimi, ağır hasta dahi olsalar önce mahpus oldukları yönünde işlemler yapmakta, insani ve vicdani hiçbir uygulamaya izin vermemekte, yoğun güvenlik önlemleri altında yatağa kelepçelemekte ve ailesinin görmesine izin vermemektedir. Oysa onların önce hasta oldukları kabul edilmeli ve insan onuruna uygun muamele görmelidir. Hasta mahpusların ailelerinin moraline ve desteğine ihtiyacı varken bu ihtiyaç göz önünde tutulmuyor ve mahpuslar daha da yalnızlaştırılıyor, hastanelerde bile yoğun tecrit altında tutuluyor” ifadelerine yer verildi.
“HAPİSHANEDE BİR ÖLÜM DAHA İSTEMİYORUZ”
Açıklamada son olarak şöyle denildi: “Mevlüt Öztaş’ın hayati risk teşkil eden kanser hastalığı ve hapishanede iyileşme olanağının olmaması göz önünde tutularak ve ayrıca bağışıklık sistemini ortadan kaldıran; böbrek, astım, tansiyon, safra kesesi sorunu da dikkate alınarak bir an önce tahliye edilmesi ve kalan tedavisinin ailesinin yanında daha hijyenik ve sağlıklı ortamda devam ettirilmesi gerekmektedir. Hapishanede bir ölüm daha istemiyoruz. Bizler; Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi olarak 300. Haftada, Hasta Mahpusların durumlarını dile getirdik. Tüm bu sorunlar kalıcı bir şekilde çözülünceye kadar dile getirmeye, taleplerimizi kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.”
HASTANE “CEZAEVİNDE KALAMAZ” RAPORU VERMİŞTİ
Geçtiğimiz günlerde Mevlüt Öztaş’ın tedavi gördüğü Ankara Yıldırım Beyazıt Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu rapor tutarak, Öztaş’ın cezaevinde kalamayacağını açıklamıştı. Raporda, Öztaş’ın mevcut cezaevi koşullarında yaşayamayacağı, yüksek risk altında olduğu belirtilerek, ceza infazının ertelenmesi talep edilmişti. Bunun üzerine ailesi harekete geçerek İstinaf Mahkemesi nezdinden Öztaş’ın derhal tahliye edilmesi için başvuruda bulunmuştu. Yargı kararını bekleyen aile, henüz olumlu cevap alamadıklarını duyurdu.kronos