Yaklaşık 2,5 yıldır tutuklu bulunan gazeteci Harun Çümen, koronavirüs nedeniyle 5 aydır açık görüş yapılmamasına, kapalı görüşün ise tek bir ziyaretçiyle sınırlandırılmasına isyan etti.
‘
Çocuklarımı göremiyor, onlara sarılamıyorum. Hapis içinde hapis yaşıyorum, tam bir işkenceye dönüştü”
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Zaman gazetesinin eski Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Harun Çümen, tutuklu bulunduğu Balıkesir L Tipi Kapalı Cezaevi’nden yazdığı mektupta, koronavirüs tedbirleri nedeniyle açık görüşlerin 5 aydır yapılamamasına ve kapalı görüşlerin ise sadece bir kişiyle sınırlandırılmasına isyan etti.
“DÖRT AYDIR ÇOCUKLARIMA DOKUNAMIYOR, SARILAMIYORUM”
Zaten zor olan cezaevi şartlarının koronavirüs tedbirleri nedeniyle iyice zorlaştığını kaydeden Harun Çümen, “Koronavirüs en çok bizi vurdu” diye yazdı. “Dört aydır çocuklarımı göremiyorum, onlara dokunamıyor, sarılamıyorum” diyen Çümen, geçtiğimiz Haziran ayında sadece tek bir kişiyle yapılan kapalı görüşün, Temmuz’da da devam edeceğini söyledi. Çümen, “Beş ay olacak, çocuklarımdan uzak 150 gün. Onun dışında 4 aydır doktor yüzü göremiyoruz. Ramazan’dan önce spor yaparken dizimden sakatlandım. Sol ayağıma basamadım, 3 hafta sürdü. Yürüyemedim, namazları oturarak kıldım. Tuvalette, banyoda, abdest alırken çok zorlandım. Tam bir işkenceydi. Ölüm riski hariç hastaneye sevk yapılmıyor” diye yazdı.
“İNSANLAR DIŞARIDA CİRİT ATIYOR, ABARTILI TEDBİRLER SADECE BİZE UYGULANIYOR”
Cezaevi şartlarının pandemiyle birlikte iyice ağırlaştığını belirten gazeteci Harun Çümen, şöyle devam etti: “Haftada bir açık kapalı spor sahasına çıkıyorduk, 4 aydır ona da gidemiyoruz. Gazeteleri bir gün geriden takip edebiliyoruz. Haftasonları bazı günler de gelmiyor. Gelen kargolar, kitaplarımız da geç veriliyor. Ve daha birçok olumsuzluk…Koronavirüs süreci en çok bizi, mahpusları vurdu. Affa dahil edilmedik, bunun üzerine bu yaşadıklarımız. Hapis içinde hapis yaşıyorum. Tam bir işkenceye dönüştü. Adeta cehennem gibi. Psikolojimiz alt üst oldu, bozuldu. Türkiye’nin her yerinde 1 Haziran’dan itibaren normalleşme başladı, her yer açılıyor, insanlar sokaklarda cirit atıyor. Ama sadece bize katı tedbirler uygulanmaya devam ediyor. O kadar zor mu tedbir alarak açık görüş pekala yaptırılabilir. Abartılı, abesle iştigal tedbirler sadece bize uygulanıyor.”
“BABAM ÇOCUKLARINA ÇOK DÜŞKÜN”
Babasıyla en son geçen pazartesi günü telefonda konuştuklarını belirten Ahmet Selim Çümen, “O zaman da sesi iyi gelmiyordu. Haziran ayında sadece kapalı görüş oldu, o da bir kişi sınırlamasıyla. Mektupla öğrendik ki Temmuz ayında da aynı uygulama devam ediyor. Babam buna çok üzülmüş. Biri 9 diğeri 3.5 yaşında iki kız kardeşim var. Onlara çok düşkün babam, görüşemediği, göremediği, sarılamadığı için çok üzülmüş” dedi. 3.5 yaşındaki kardeşinin ‘baba’ duygusunun az olduğunu belirten Ahmet Selim Çümen, yine de babasının telefonla aradığı günlerde herkesten çok heyecanlanarak, her çalan telefona ‘babam, babam’ diye koştuğunu anlattı. Çümen’in en büyüğü 22 yaşında ve en küçüğü de 3.5 yaşında olmak üzere dört çocuğu bulunuyor.
OĞLU AHMET SELİM: HER AY SİLİVRİ’YE NAKİL İÇİN BAŞVURUYOR AMA REDDEDİLİYOR
Babasının Keşan’da tutuklandığını ve Edirne Cezaevi’nde konulduğunu anlatan Ahmet Selim Çümen, hem ailesinin hem de babasının isteği dışında Balıkesir’e nakledildiğini söyledi. İstanbul Beylikdüzü’nde oturdukları için gidip gelmekte sorun yaşadıklarını kaydeden Ahmet Selim, “Babam cezaevinde her ay dilekçe veriyor, Silivri’ye ya da İstanbul’da bir cezaevine nakledilmek için. Ama her seferinde reddediliyor. Biz kendimiz de Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurduk, yer açılırsa, uygun olursa nakledilecek dendi ama bir sonuç çıkmadı” diye konuştu.
EŞİ AYŞEGÜL ÇÜMEN: 9 YAŞINDAKİ KIZIMIN PSİKOLOJİSİ BOZULDU
Harun Çümen’in eşi Ayşegül Çümen de özellikle 9 yaşındaki kızının babasının tutukluğundan çok etkilendiğini kaydederek, “9 yaşındaki kızımın da psikolojisi iyi değil. Babasına sürekli ağlıyordu. Tutuklu olduğunu söylemedik önce, söyledikten sonra rahatladı ama yine de çok özlüyor, çok üzülüyor. Baba da çok düşkün kızlarına, onlar da babalarına düşkün. Büyük kızım ise sınava hazırlanıyor ama kafasını toparlayamıyor. O da çok etkilendi” dedi.
“KORONADAN ÖNCE HİÇ KAPALI GÖRÜŞE GİDEMEDİK, UZAK DİYE”
Eşinin cezaevi şartlarından çok fazla şikâyet eden bir insan olmadığını anlatan Ayşegül Çümen, koronavirüs pandemisi nedeniyle durumun değiştiğini anlattı: “Balıkesir’de yemekler çok kötü. Eşim asla yemek seçmeyen, en kötü yemeği bile yiyen biri. Şu an nasıl geliyorsa, kaşık sürülmüyor, diyor. Açık cezaevlerindekiler yapıyormuş sanırım yemekleri. Onlar dışarı çıkınca yemekler de bozulmuş. Spor salonu, halı sahaya çıkarıyorlardı, onlar da durdu. Türkiye’de her yeri normalleştirdiler, insanlar haldır haldır geziyor, en azından açık görüş kontrollü şekilde yapılabilir. Biz sürekli ondan moral alıyorduk, o bize moral veriyordu hep. Kapalı görüşe hiç gidemedik Koronadan önce, sadece açık görüşlere gidebildik. Yol uzun, çocukların okulu. Maddi olarak da yoruyor artık.”
“KANTİNDE DE YİYECEK YOK”
Bozulan yemekleri yiyemeyen mahpusların kantinden almak istediklerinde de “yok” cevabıyla karşılaştığını anlatan Ayşegül Çümen, “Cezaevinde hijyen şartları çok iyi değil. Bir dönem içme suyuna bile kota koydular. Kendi paralarıyla aldıkları suya kota koydular, daha fazlasını alamazlar diye. Kantin sıkıntı. Birçok şey geliyorken, paramızla alacağımızı şeylerde de sıkıntı var. Onlar da yok. Yok deniyormuş. Neden dediklerinde de hep pandemiyi öne sürüyorlar. Bize daha çok zulüm olsun diye kullanıyorlar. Açık görüş gündemleşebilirse, birçok kişinin psikolojisi düzelecek. ‘Dört duvar arasında kaldık tamamen, içeriye tıkıldık kaldık’ diye düşünüyorlar mahpuslar” şeklinde konuştu.Kaynak: Kronos