Türkiye muhalefetinin…
Özellikle sol kesimin kimi sabitleri vardır.
Mesela:
Sağa hep karşıdır.
Sağ iktidarların hiçbir pozitif icraatı ile özellikle ilgilenmez.
Sağ camiadan çıkan düşünür, yazar, gazeteci, sanatçı, akademisyen takımına itibar etmez.
AKP rejimine ezelden beri karşıdır.
Haliyle…
Bu iktidara ve politikalarına 2002’de, 2007’de, 2010’da destek verenleri topa tutar.
Liberallere, Kürtlere, kimi sosyal demokratlara, yetmez ama evetçilere, kimi azınlıklara da dudak büker.
“Biz hep karşıydık, siz şimdi yanımıza geldiniz, hoşgeldiniz” filan diyerek, istihza eder.
**
Müzmin bir muhalefet halidir bu.
İflahı mümkün ve olası değildir.
Hep söylüyorum:
Türkiye’ye sağ veya sol kamplardan bakma dönemi bitmeden…
Ortak özgürlükler, evrensel haklar etrafında kenetlenmeden çıkış yok!
**
Türkiye’deki mevcut iktidarın bugünlere erişmesinde…
Muhalefetin azımsanmayacak katkısı vardır.
Daha gerilere gitmeye lüzum yok:
2007’de 367 garabeti ile hukuka takla attıranların…
2010 referandumuna çamur atmaları kuyruk acısıdır esasen.
Yansıtmakta ustalar.
2007’de hukuki bir facia vardır, bunu çok iyi bildikleri için üzerinde durmazlar.
2010 referandumunun hangi maddesine itiraz ettiklerini ise söylemezler.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel müracaat hakkı mı kötüdür, mesela.
Yüksek Askeri Şura kararlarına itiraz yolunun açılması mı?
**
Kimse, “Hakimler ve Savcılar Kurulu” konusuna girmesin.
CHP, 2010 referandumundan sonra o maddeyi Anayasa Mahkemesi’ne götürüp bozdurdu, iktidar listeleri tulum çıkardı sonra.
Tıpkı…
Aynı CHP’nin 2007 Meclis oylamalarını Anayasa Mahkemesi’ne götürüp…
Abdullah Gül TBMM’de seçilecekken oylamaları tıkayan kararı çıkartması gibi.
O dönem CHP, Anayasa Mahkemesi götürdüğü “demokrasi karşıtı” her konuda sonuç alıyordu, hatırlayın.
**
Detaylarına girmeyeceğim:
2015’te CHP’nin iki vahim hatası oldu.
AKP ile koalisyon görüşmeleri yaptı, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına destek verdi.
Yenikapı mitingi ile OHAL sürecine destek vesaire, sonradır.
Konu tek başına CHP de değildir.
Tüm bu süreçlerde Türk solunun durduğu yer hayli sorunludur.
Bunu halen de değiştirmiş, değiştirebilmiş değildir.
Sorun şu ki: Değiştirme düşüncesi de yoktur.
Gidişattan memnun değildir, evet.
Ve fakat:
Rejimin protokol sıralarında kendine ayrılan yerden rahatsız değildir.
**
Kızmasınlar.
Bana itiraz filan da etmesinler.
Yılmaz Özdil demiş ki:
“Muhalefetin Abdullah Gül’ü aday göstermesi halinde Erdoğan’a oy vereceğim.”
Ağzına sağlık.
Tüm bu yazı boyunca anlatmaya çalıştığım şeyi, tek cümlede özetlediği için.