Türkiye’de on binlerce masum, ‘gizli tanık’ sistemi nedeniyle tutuklu. Gizli tanıklar özellikle siyasi davalarda öne çıkıyorlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, gizli tanık beyanlarıyla yapılan tutuklamalar için emsal bir karar verdi.
2009’da kapatılan Demokratik Toplum Partisi Ergani İlçe Başkanı Hasan Bakır’ın başvurusunu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Bakır’a ‘gizli tanık ifadelerine dayanılarak’ 3 yıl ceza verilmesini hak ihlali olarak gördü. Mahkeme 13 Ekim 2020’de verdiği kararda, gizli tanık ifadesinin ceza için tek başına yeterli delil olamayacağının altını çizdi. Türkiye’de şimdiye dek görülen davalar ise tam tersini gösteriyor.
4.000 KİŞİYE 1 GİZLİ TANIK
Türkiye’de siyasi davalarda gizli tanıklar için kod ad kullanılıyor. “Garson” isimli gizli tanık, en popülerlerinden biri. Garson, 4 bin polisin davasında gizli tanık durumunda.Gizli Tanık Garson’un Emniyet’e verdiği iki ayrı SD kart içerisinde ismi bulunduğu belirtilen 4 bin polis, Gülen Hareketi’yle bağlantılı olmakla suçlandı ve polislikten ihraç edildiler. 4 bin polisten 2600’ü hala tutuklu durumda.
Gizli tanıklar mahkemeye ayrı bir salondan görüntüleri ve sesleri değiştirilmiş olarak video konferans yöntemiyle bağlanıyorlar. Garson isimli gizli tanık her gün birkaç davaya bağlanıp ifade veriyor. Anlattıklarını bir araya getiren avukatlar, Garson’un kimliğini ortaya çıkardı.Gizli tanık ‘Garson’un kim olduğunu belirleyen İstanbul Barosu avukatlarından biri turkishminute.com’a süreci anlattı. Güvenlik nedeniyle isminin yayınlanmasını istemeyen avukat, Garson’u şöyle anlattı:“Garson isimli gizli tanığın T.Ç. olduğunu herkes biliyor artık. T.Ç. 31 Mart 2017’de ortadan kayboldu. Ailesi kaçırıldığına ilişkin suç duyurusunda bulundu. T.Ç’den bir gün sonra kaçırılan Önder Asan’ın anlatımlarından öğreniyoruz ki ikili gizli bir işkence merkezine götürülüp aylarca işkence görmüşler. T.Ç. işkence sonucu kendisine söylenen her şeyi kabul etmiş ve tanık koruma programına alınmış. Önder Asan ise kabul etmediği için halen tutuklu durumda.”
Garson’dan elde edildiği iddia edilen SD kartta ismi bulunan bir polis ve bir komiser yardımcısını savunduğunu belirten avukat, Garson’un müvekkillerinden ikisini de tanımadığını anlatıyor:
“Duruşmaya videokonferansla katıldı. Konuşmalarını anlamak zaten çok güç, sesi düşük ve değiştirilmiş veriliyor. İki müvekkilim hakkında sorular sordum ve tanımadığını kabul etti. Müvekkillerimle irtibatta olan Gülenistleri tanıdığını söyledi. Ancak onların isimlerini sorduğumuzda, cevap veremedi. Tüm çelişkilere, bir kişinin dört bin polisi tanıyamayacağı gerçeğine rağmen müvekkillerim gibi 2 binden fazla polis tutuklu. Garson sadece bir örnek. Türk hukuk sistemi özellikle siyasi davalarda tamamen gizli tanıklar üzerinden yürüyor.”
SELAHATTİN DEMİRTAŞ DA GİZLİ TANIK MAĞDURU
Halkların Demokrasi Partisi’nin (HDP) tutuklu eski genel başkanı Selahattin Demirtaş da gizli tanık mağdurlarından biri. 142 yıl hapis istemiyle Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Demirtaş’ın iddianamesinde “Mercek” isimli bir gizli tanık vardı. Yargılama başladığında “Mercek” isimli gizli tanığın aslında hiç var olmadığı ortaya çıktı. Mahkeme kanalıyla istenen ifadeler bulunamadığı gerekçesiyle mahkemeye gönderilmedi.
RAHİP BRUNSON 2 YIL TUTUKLU KALDI
20 yılı aşkın süredir Türkiye’de yaşayan Amerikalı Rahip Brunson gizli tanık ifadeleri ile “ajan-terörist ve Gülenist” olmakla suçlandı. ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye üzerine kurduğu ekonomik baskıyla 2 yıl tutukluluğun ardından serbest bırakılan Brunson hakkında 5 gizli tanık vardı.Dua, Göktaşı, Ateş, Serhat, Kılıç, Kama isimli gizli tanıkların ifadeleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yanlısı medyada geniş yer buldu.Gazeteci Adem Yavuz Arslan, Brunson dosyasındaki gizli tanıkları şu ifadelerle anlattı:
“Brunson hakkında ifade veren gizli tanıklara göre 2016 yılında yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı Brunson CIA Başkanı olacaktı. AKP’li gazeteci Nedim Şener ise gizli tanık ifadelerine dayanarak, Brunson’un Kürtleri Hristiyan yapıp ayrı devlet kurduracağını anlattı. Hristiyan bir din adamının Müslüman bir din adamı Fethullah Gülen’in takipçisi olduğunu söyledi gizli tanıklar. Bu ifadelerin ciddiye alınır bir tarafı yoktu ama mahkemeler tutukluluk için yeterli gördü. Davanın ve gizli tanıkların nabzı Amerika ile yapılan pazarlıklara göre değişti. Trump’un ekonomik baskısı sonucu Türk ekonomisi krize girince, Erdoğan yönetiminin talebi doğrultusunda gizli tanıklar ifadeleri geri çektiler. Daha önceki anlatımlarının 180 derece tersini anlattılar. Brunson serbest kaldı, Amerika’ya uçtu, Başkan Trump tarafından Beyaz Saray’da ağırlandı.”
MUHALEFETİ BASTIRMAK İÇİN KULLANILIYORLAR
Avukat Ali Yıldız gizli tanıklığın muhalifleri baskılamak için kullanılan bir yargı aracına dönüştüğünü şöyle dile getiriyor:
“Gizli tanıklık ceza yargılaması sistemine girdiği 2005 yılından bu yana kötüye kullanılıyor ancak 2016 yılından sonra muhalifleri baskılamak için görülmemiş boyuta ulaştı. Hemen hemen her siyasi davada bir gizli tanık bulunuyor. Hatta gizli tanıklık maaş karşılığı yapılan bir mesleğe dönüştü. Bazen de var olduğu iddia edilen gizli tanığın aslında hiç olmadığı ortaya çıktı. Mahkeme huzuruna hiçbir zaman getirilmiyorlar. Selahattin Demirtaş davası bunlardan biri. Gizli tanığın ifadeleri iddianamede var ama kendisi ortada yok, kim olduğu da bilinmiyor.”
Yıldız, AİHM’in son kararını önemli buluyor:
“AİHM’in son kararında sanık avukatlarına gizli tanığı sorgulama imkanı verilmemesi ve bu tanığın ifadesinin ceza kararında belirleyici olmasını sözleşmeye aykırı bulup, hak ihlali kararı vermesi son derece önemli. Gizli tanıklık kurumu, zaten muğlak ve keyfilik içeren Türkiye Terörle Mücadele Yasalarını bireysel özgürlükler aleyhine daha da kötüleştirmektedir. Delilsiz siyasi dava dosyaları, gizli tanık beyanlarıyla doldurulmakta ve sadece bu beyanlar esas alınarak insanlara çok ağır cezalar verilmektedir.”