‘AYM bu ölçüde bir politik atama üzerinden itibarsızlaşmaya mahkûm kaldıysa, bu hukukun geneli açısından çok ciddi bir sorundur.’
Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla, Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçildi. Anayasa hukukçusu Osman Can, İrfan Fidan’ın Anayasa Makemesi (AYM) üyeliğine atanmasını Artı Tv’ye değerlendirdi. Osman Can, Fidan’ın atanmasını “hukuka aykırı ve partizanca yapılmış bir atama” olarak yorumladı.
‘FİDAN’IN ATANMASI SADECE ŞEKLEN HUKUKA UYGUN’
Osman Can, İrfan Fidan’ın atanmasının hukuka ve hukuk ahlakına aykırı ve siyasal olduğu yorumunu yaptı. Can sözlerine şöyle devam etti:
“Son dönemlerde hukuk camiasında hukuka ilişkin atamalarda bir tablo ortaya çıktı. Bu tabloya baktığımız zaman İrfan Fidan’ın tablo içerisinde sürpriz olmadığını söylememiz gerekiyor. Sürpriz olmaması İrfan Fidan’ın hukuki kalitesi veya niteliği ile ilgili değil. Atamada hukuka ve hukuk ahlakına ve siyasal görev ahlakına aykırı hususlar var. HSYK tarafından Yargıtay’a üye seçilir seçilmez hemen hızlı bir şekilde Yargıtay’a ‘ben adayım seçimler durdurulsun’ diye bir mesaj verebiliyor. Bu mesajın ardından pandemi gerekçesiyle Yargıtay 15 günlük bir erteleme yapıyor. Sanki 15 gün sonra pandemi ortadan kalkacak. Ardından yapılan oylamada bazı deneyimli üyeler de üyelikten ve adayalıktan çekiliyor. Rekor bir oyla bu kişi Yargıtay’da yapılan seçimde en yüksek oyu alıyor. Bu kişi Yargıtay’da bir gün dahi çalışmamış. Yargıtay ile ilgili deneyim kazanabilmiş değil. Bu açıdan bakıldığında çok ciddi bir problem var. Fidan’ın, Türkiye’de hukuk ile ilgilenen insanların gözden kaçırdığı, görev ahlakı veya akademik olarak olağanüstü bir başarısı mı var? Böyle özel yetenekleri olmaksızın bu kadar yüksek oyu alarak Cumhurbaşkanı’nın önüne gelmesi ve atanması bir zincirin son noktası gibi görünüyor. Bu açıdan bakıldığında sadece şeklen hukuka uygun gibi görünüyor. Ama AİHM içtihatları açısından bakıldığında açık bir şekilde hukuka aykırı ve partizanca yapılmış bir atamaya benziyor.”
‘BU ATAMA TAMAMEN CUMHURBAŞKANI’NIN İRADESİYLE GERÇEKLEŞMİŞTİR’
Can, atanma ile ilgili Yargıtay’ın iradesinden söz edilemeyeceğinin altını çizdi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“2017 Anayasa değişikliği ile birlikte yargı bir bütün olarak Cumhurbaşkanı’nın kontrolüne açık hale geldi. Adalet Bakanı doğrudan Cumhurbaşkanı’nın atadığı biridir. Parlemento’ya karşı sorumlu değildir. Yani Adalet Bakanı Cumhurbaşkanı’nın bir memuru olarak, Anayasa gereği, sadece Cumhurbaşkanı’na sorumlu biri olarak HSYK’nın başkanıdır. Yine aynı Cumhurbaşkanı HSYK üyelerinin tamamını doğrudan veya dolaylı olarak tek başına seçebiliyor. Dolayısıyla HSYK İrfan Fidan’ı sürpriz bir şekilde Yargıtay’a atadıysa Cumhurbaşkanı iradesi dışında bişey olduğunu söyleme imkânımız yok. İkinci olarak Yargıtay nedir dediğimiz zaman, Yargıtay bundan bir kaç sene önce bir gecede tek bir tane geçici madde ile Yargıtay’ın bütün üyelikleri sona erdirildi. Ardından yeni atamalar yapıldı. Yargıtay ve Danıştay doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen kişiler. Şimdi de İrfan Fidan hızlı bir şekilde Yargıtay’a üye yapıldı. Yargıtay’da verilen 15 gün aradan sonra bir oylama yapıldı ve oylama sonucunda bu kişi rekor bir oyla birinci sıraya yerleşti. Bu da yasaların verdiği yetki ve imkan çerçevesinde bakıldığında, Cumhurbaşkanı’nın iradesi dışında verilmiş bir karar değil. Baştan itibaren sadece yasanın şekli unsurları ve şekli gereklerine uyulmak gerekçesiyle ve Anayasa’nın, hukukun istediği amacın tam tersini gerçekleştiren bir atamaya benziyor. Burada Yargıtay’ın iradesinden söz edemeyiz doğrudan Cumhurbaşkanı’nın istediği bir atama.”
‘BUNDAN SONRA AYM’DE GÖRÜLEN DAVALARDA GÜVEN SORUNU OLACAKTIR’
İrfan Fidan’ın atanmasının AYM’de görülecek davalarda güven sorunu yaratacağını belirten Can, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bundan sonra AYM’de görülen bütün davalarda bir güven sorunu olacaktır. AYM bir bütün itibariyle güvensizlik riskiyle karşı karşıya kalmıştır. AYM’nin tarafsızlığına ciddi bir zarar verilmiştir bu atama ile. Fidan’ın atanması hukuktan her şeyi götürür. Hukuk düzenimiz içinde AYM en yüksek mahkemedir. AYM diğer yüksek mahkemelerin verdiği kararlarda bir hak ihlali olduğu zaman onlara da bakabilen bir mahkemedir. AYM bu ölçüde bir politik atama üzerinden itibarsızlaşmaya mahkûm kaldıysa, hukukun geneli açısından çok ciddi bir sorundur.”