M. NEDİM HAZAR
Dünya tarihinde 100 yılda bir yaşanacak olan salgın günlerini yaşıyoruz.
İster bahtsızlık diyelim ister kadersizlik. Dünyanın ve ülkemizin yaşadığı milyon tane sıkıntıya ilave olarak bir de pandemi belası ile cedelleşiyoruz.
Her ülke kendi siyasi, ekonomik ve sosyal durumuna göre salgın ile mücadele ediyor.
Maalesef bizim gibi totaliter ve kapalı rejimlerde hakikatin tamamını görmemiz mümkün olmuyor.
Vaka sayısı 100 milyonu, ölüm sayısı ise 2 milyonu geçmiş durumda.
Koronavirüs vakalarındaki ölüm oranı ise pek çok ülkede yüzde 3’e yaklaşıyor maalesef.
Aşının bulunması ve aşılama çalışmalarıyla beraber rakamlarda keskin düşüşler bekleyenler maalesef haklı çıkmadı.
Dünyada her gün 100 binden fazla insan bu virüse yakalanıyor ve her gün 3 binden fazla insan ölüyor.
Brezilya, Türkiye, Venezüella, Çin gibi kapalı/yarı açık toplumların vaka sayıları hakkında verdikleri bilgiler ciddiye alınmıyor, gerçekçi bulunmuyor.
Dolayısıyla Türkiye’de başlangıçtan beri yapılan çalışmaların tamamı algıya yönelik çalışmalar. Sağlık Bakanlığı hastalıkla mücadele etmek yerine kamudaki algıyı kontrol etmeyi tercih ediyor. Evet, Avustralya Covid-19 ile mücadelede en başarılı ülkelerden biri, hatta birincisi denebilir.
Dünyanın pek çok ülkesi, Avrupa ve ABD, koronavirüs ile ikinci dalga mücadelesi verirken 26 milyon nüfuslu Avustralya, virüsün yayılımını neredeyse tamamen durdurmak üzere. Resmi rakamlara göre ülkedeki yeni vaka sayısı sıfırlandı gibi bir şey.
Bununla beraber ülke yavaş yavaş normale de dönmeye başlamıştı.
Yüklemden de anlaşılacağı üzere, işler Avustralya hükümetinin arzuladığı gibi gitmedi maalesef.
Rakamlar inanılmaz. 26 milyon nüfuslu ülkede bugüne kadar toplamda 27 bin 643 vaka görüldü. Bu salgından dolayı ölen kişi sayısını ise binin altında tutmayı başardı Avustralya. Covid-19 nedenli ölümlerin sayısı ise 907. Geçtiğimiz hafta Avustralya hastanelerinde Covid-19 nedeniyle toplam 18 kişi yatarak tedavi görüyordu ve bunlardan sadece bir kişi yoğun bakımdaydı.
Yaklaşık 4 aydır ise Avustralya’da yeni vaka görülmüyordu.
Üstelik bu ülkede henüz aşılama çalışmaları bile başlatılmış değil.
Şüphesiz bu başarının bir takım coğrafi ve yapısal avantajlara sahip olmaktan kaynaklanması da söz konusu. Bir kere Avustralya bir ada devleti ve nüfus dağılımı çok dengeli. Ve özellikle mücadelede merkezi değil yerel yaklaşım tercih edilmiş.
Bundan dolayı aylardır yeni vaka görülmüyordu bu ülkede.
Derken çok ilginç bir olay gerçekleşti.
Avustralya’nın dördüncü büyük kenti Perth’te bir otelin güvenlik görevlisinin testi pozitif çıktı. Otel, daha çok okyanus ötesi turistleri ağırlayan bir işletmeydi ve ilk etapta bu kişinin çevresindeki 66 kişi anında karantinaya alındı. Bu testler temiz çıkmasına rağmen yerel yönetim tedbiri elden bırakmadı.
Batı Avustralya eyaleti Başbakanı Mark McGowan, Perth “Toplamda yakın temas edilen 13 kişinin testi negatif çıktı ve 11 yüksek riskli kişi de ekstra önlem olarak otel karantinasına alındı” dedi.
İki hafta önce çok daha enteresan bir olay yaşanmıştı.
Ülkeye, Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiği anlaşılan bir yarış güvercini bulunmuştu. Pasifik Okyanusu’nu geçerek toplamda 13 bin kilometre yol kat eden kuş salgın hastalık riskinden dolayı karantinaya alındı. Kuşun öldürülebileceği açıklanmıştı!
Anında derin araştırmalar yapıldı ve Amerika’nın Alabama eyaletine kayıtlı olduğu anlaşılan kuşun, 29 Ekim’de ABD’nin Oregon eyaletindeki bir yarış sırasında kaybolduğu öğrenildi. Amerikan seçimlerinden dolayı ‘Joe’ adı konulan güvercinin Pasifik Okyanusu’nu uçarak geçemeyeceğini düşünen uzmanlar, kuşun bir yük gemisine konarak bu yolculuğu yaptığını tahmin ettiler.
Tekrar son vakaya dönecek olursak, Avustralya’nın Perth kentindeki bir otelde çıkan tek bir vakadan dolayı şu anda 2 milyon nüfuslu bu kent karantinaya alınmış durumda.
Ve kimse de şikayetçi değil bu durumdan.
Salgın ile mücadele etmek konusunda Avustralya tarih yazıyor, desek abartmış olmayız sanırım.