29 Aralık 2020 tarihinden bu yana haber alınamayan eski Başbakanlık Raportörü Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in kaybolmasının üzerinden 50 günden fazla zaman geçti.Hukukçu Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in kızı Nursena Küçüközyiğit, Euronews’e konuştu. Küçüközyiğit, “Babamın bir düşmanı yoktu, kim alıkoyuyor bilmiyorum. Devletin araştırmasını istiyorum” dedi.
Nursena Küçüközyiğit’in aktarımına göre, baba Hüseyin Galip Küçüközyiğit kaybolmadan önce ailesi ile yaptığı telefon görüşmesinde Ankara’dan Kocaeli’ne geleceğini söyledi. Ancak o telefon görüşmesinden sonra kendisinden bir daha haber alınamadı. Kullandığı kardeşine ait 34 FNF 28 plakalı araç da Küçüközyiğit ile birlikte ortadan kayboldu.
Nursena Küçüközyiğit: Babamın işkence altında olduğunu düşünüyorum
Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in ailesi 31 Aralık 2020 tarihinde Kocaeli Bekirpaşa Karakolu’na, 1 Ocak’ta CİMER’e, 5 Ocak 2021 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na, 12 Ocak 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler’e, 22 Ocak 2021 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptı. Ancak bugüne kadar bir sonuç alamadı.
Bunun üzerine aile kendi imkanlarıyla Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in çalıştığı iş yerinin kamera kayıtlarına ulaştı. Aile, Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in ofise girişi esnasında kimliği belirsiz üç kişi tarafından takip edildiğinin kamera kayıtlarına yansıdığını ifade etti.
Mevcut durumun hem ailesi hem de kendisi için yıpratıcı olduğunu söyleyen Nursena Küçüközyiğit; “Babam Ankara’nın en işlek yerlerinden birinde kaybedildi. Ne arabası ne de delil var. Ankara’da sinyal takibi talebimiz reddedildi. Kocaeli’nde dosya kapatıldı. Her hukuki başvuruyu yaptık. Süreç neden böyle işliyor anlamakta zorlanıyorum. Babamın işkence altında olduğunu düşünüyorum” dedi.“Babamın bir düşmanı yoktu” diyen Nursena Küçüközyiğit hukuki olarak sürecin işletilmediğini düşüncesinde.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Avukat Gülseren Yoleri ise son zamanlarda yaşanan bu kayıpların geçmişte gözaltında kaybedilen insanların hikayeleri ile benzerlik gösterdiğini söyledi.Yoleri, ilk etapta kayıp olan bu kişilere sahip çıkılması, durumlarının takibinin yapılması ve gözaltında kaybedileceklerine dair ihtimallerin göz önünde bulundurulmasının önemli olduğunu ifade etti:
“Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in hikayesi bundan önce kaçırılan ve kaybedilen insanların hikayeleri ile büyük benzerlik gösteriyor. Bugüne kadar savcılıkların, idari makamların, siyasilerin bu konuya dair hiç bir açıklama getirmemesi aslında oldukça dikkat çekici. Çünkü genellikle bu tür vakalarda biz inkar politikasını görüyoruz. Hep inkar ediliyor, göz altına almadık, nerede olduğunu bilmiyoruz deniliyor. Dolayısıyla savcılık da araştırma yapmıyor. Nitekim Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in Kocaeli’nde açılan dosyası da kapatıldı. Etkin soruşturma yapılmaması burada da karşımıza çıkıyor.”
Avukat Gülseren Yoleri bu tür vakalarda yaşam hakkı, işkence yasağı ihlali ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının gasp edildiğinin altını çiziyor.İHD-Cumartesi Anneleri: Zorla kaçırma vakaları ve gizli gözaltı merkezleri iddiaları açığa çıkarılmalı.29 Aralık’tan bu yana kayıp olan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in akıbetine ilişkin İnsan Hakları Derneği ve Cumartesi Anneleri de bir basın açıklaması yaptı.İstanbul’da yaptıkları açıklamada zorla kaçırma vakaları ve gizli gözaltı merkezleri iddialarıyla ilgili gerçeğin açığa çıkarılabilmesi için, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile İstihbarat ve Güvenlik Komisyonu’nu göreve çağrıldı.
İnsan Hakları Derneği’nin paylaştığı bilgilere göre, 2016-2020 tarihlerinde 32 kişinin zorla kaçırıldığı ve kayıp oldukları iddiası kamuoyuna yansıdı. Bu kişilerden dördünden hala haber alınamadı.
25 kişi ise çok uzun zaman sonra Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’nde ortaya çıktı. Bunlardan Ayten Öztürk altı ay, Zabit Kişi 108 gün, Mustafa Özgür Gültekin 121 gün, Önder Asan 42 gün, Gökhan Türkmen 271 gün ve Mesut Geçer 16 ay boyunca gizli gözaltı merkezlerinde tutulduklarını ve ağır işkence gördüklerini çıkarıldıkları mahkemelerde anlattılar. Diğer kişiler ise başlarına gelenleri anlatmaktan kaçındı.