MAHMUT AKPINAR -TR724.COM
Erdoğan iktidarı ekonomik çöküş, işsizlik, açlık nedeniyle hızla eriyor. Kemik seçmen denilen kitle dahi AKP’yi terk ediyor. Şahsını yıpratmamak için herkesi, her şeyi koltuğuna kalkan yapan Erdoğan’a parti içinden eleştiriler de yükselişte. Bu nedenle mevcut partileri dizayn etmeye, alternatif partiler kurdurmaya çalışıyor. Öte yandan seçim sistemini ve seçim bölgelerini kendine yarayacak şekilde değiştirmek istiyor. Bütün medyayı kontrol etmesi, devletin her memurunu parti mensubu, her kurumunu parti birimi gibi kullanması erimeyi ve sorgulamayı durduramıyor. Koalisyon kurduğu ulusalcı kesimlerle giderek görünür hale gelen bir ayrışma var.
Erdoğan uzunca süre virüs korkusuyla saraydan burnunu çıkarmadı ama son dönemlerde çok hareketli. Olduğu aşıya güvendiğinden midir yoksa işlerin sarpa sardığını görmesinden midir bilinmez, bu sıralar pek bir aktif. Pandemiye ve yasaklara rağmen “lebalep dolu” salonlarda kongreler yapması, tekrar alana inmesi seçim hazırlığı olduğunu gösteriyor. Anketlere fevkalade önem veren Erdoğan için veriler hiç de hayırlı şeyler söylemiyor. Rakamlarla, istatistiklerle oynamalarına, güçlü pozları takınmalarına rağmen erime sürüyor, sürecek!
Türkiye hukuka demokrasiye dönmedikçe dibin dibini görecek. Sanırım toplum da bunu yavaş yavaş anlıyor. Erdoğan bu erime daha da hızlanmadan, sorgulama iyice büyümeden bir şeyler yapmak zorunluluğu hissediyor. Öte yandan ortakları Ergenekon ve MHP güç kaybettikçe tehditlerini ve şantajlarını artırıyor. Onları da susturabilmesi için tekrar güç konsolidasyonuna ihtiyaç var. Bunu sandık üzerinden yapmak ister. Zira sandık hem ülke içinde hem de uluslararası alanda kendisine meşruiyet sağlar. Ama seçimle, sandıkla bunu yapamayacağını anlarsa rıza ile o koltuktan kalkmaz, kalkamaz. Ülkeyi ateşe verme pahasına koltuğu terk etmemek için her yolu dener.
Erdoğan’ın güç ve iktidar konsolidasyonu önündeki en büyük engel HDP. Yerel seçimlerde Kürt seçmenin tercihleriyle bütün büyük şehirleri kaybetmiş ve siyasi hayatının en ağır yenilgisini almıştı. Neredeyse bütün belediyelerine çökmesine, partinin tüm milletvekillerini, parti üyelerini hapse atmasına rağmen HDP oyları düşmüyor, yükseliyor. Üstelik artık HDP sadece Kürtlerden oy almıyor. Pek çok kimse muhalefetin silik ve yetersiz kaldığı bu ortamda HDP’yi Erdoğan iktidarına fren olabilecek, en etkili eleştiren muhalefet olarak görüyor.
Millet ittifakı Kürt seçmenin ve HDP’nin desteği olmadan Erdoğan’ı aritmetik olarak yenmenin mümkün olmadığını biliyor. Nereden bakarsanız bakın Kürt seçmen kilit konumda. Tam da bu nedenle Erdoğan HDP’yi hedef alıyor. “HDP eşittir PKK” algısını yerleştirmeye çalışıyor. Eline hiç silah almamış düz ovada siyaset yapanları da “terörist” ilan ediyor. Diğer partileri HDP ile iş tutamayacak hale getirmek, HDP’yi toplum nezdinde şeytanlaştırmak istiyor.
Kamuoyuna “rehine kurtarma operasyonu” diye sunulan 13 rehineden hiçbirinin kurtarılamadığı, 41 uçakla, ağır silahlarla yapılan Gara operasyonu siyasi bir operasyondu. Hedef de PKK değildi. İşaretler, AKP söylemleri, sınır ötesi operasyonların devamının geleceğini gösteriyor. 1990’lar 2000’ler boyunca her karakol baskını sonrası Kuzey Irak’a, Kandil’e yapılan tantanalı ama sonuçsuz askeri operasyonlar tekrar başlayacak. Elbette her operasyon sonrası yine şehitler gelecek, tabutlar Anadolu’ya dağılacak. Siyasetçiler, komutanlar, valiler şehit cenazelerinde gariban insanların çocuklarının ölümleri üzerinden hamaset yapacak. Akan kan ve feda edilen canlar ile milliyetçilik, vatan, bayrak, millet söylemleri yükseltilecek. Bu arada 7 haziran sonrası gibi kan aktıkça oylar artıyor mu ona bakacaklar. Oy artıyorsa kanı daha da artıracak, milliyetçi duyguları daha da yükseltecekler. 2015’te yaptıkları gibi toplumun terörden, şiddetten, kandan yıldığı anda seçime gidip tekrar konsolidasyon sağlamayı planlıyorlar.
Peki, aynı oyuna millet bir defa daha gelir mi?
7 haziran 2015 şartları ile bugünün şartları oldukça farklı. O dönemde iyi kötü insanların karnı doyuyordu, ekonomi bu derece kötü değildi, işsizlik açlık sefalet böylesine dip yapmamıştı. Şimdi insanlar işsiz aç ve perişan. Durumun düzeleceğine dair en küçük umut yok. Ayrıca AKP iktidarı şu anda toplumdan, gerçeklerden kopuk, vatandaşın halini okuyamıyor. Örtbas ederek, yok sayarak, kara propaganda ile daha öte gidemeyeceğinin farkında değil. Milletin canı yanıyor, homurdanıyor ama iktidardan dayak yememek için tepkisini içinde tutuyor. Bu defa kan ve şiddeti artırmaları, PKK içinde kontrol ettikleri unsurlarla, belki cihadistlerin desteğiyle ülkeyi kan gölüne çevirmeleri aynı sonuçları vermeyecektir.
Aradan geçen zamanda toplum Erdoğan’ın koltuğunu/iktidarını korumak dışında hiçbir ilkesinin olmadığımı daha iyi gördü diye düşünüyorum. Ayrıca muhalefet de Erdoğan’ın kendilerini pek çok defa düşürdüğü duruma karşı daha uyanık görünüyor. Gara’da rehinelerin ölümüne sebep olduktan sonra sorumluluk almadılar, otopsi yaptırmadılar, kendi iddialarını topluma dayattılar, parti kongrelerinde sırıtmaya devam ettiler. Ama Erdoğan şehitler üzerinden, 15 Temmuz sonrasına benzer hava oluşturup muhalefeti arkasına almayı denedi. “Gelin hep beraber HDP’yi lanetleyelim, deklarasyon yayınlayalım,” dedi. Ama muhalefet bu defa tuzağa gelmedi.
AKP’nin derdi PKK değil. Bir dönem hepsi Öcalan’a övgü yarışına girmişlerdi. İhtiyaç duyduklarında Öcalan’dan mektup da aldılar, kardeşini siyasi propaganda için TRT’ye de çıkardılar. Onların asıl derdi siyasi hesaplarını bozan HDP ve Kürt seçmenle. Erdoğan daha önce askeri vesayetin yaptığı şeyi yaparak, terör olayları ve şehitler üzerinden kendi vesayet rejimini pekiştirmek istiyor. Yapılan operasyonlarla ülkede bir atmosfer oluşturup HDP’yi mücrimleştirmek, siyasetin dışına itmek istiyor.
Gara Kandil’e giden yolda bir ara adımdı. Rehineleri feda edip bu adımı attılar, şimdi Kandil’e yürüyecekler. Başarabilirlerse:
1: Ülkede milliyetçi, güvenlikçi duygular yükseltilecek
2: Hiçbir partinin yan yana duramayacağı şekilde HDP itibarsızlaştırılacak, belki kapatılacak
3: Millet ittifakı parçalanıp etkisiz hale getirilecek…
Ardından bu tansiyonla seçime gidecekler. Hedefleri PKK ile mücadele, onu bitirmek vs değil, siyasi şov yapmak. Tamamen güncel, siyasi hesaplarla sandığa yönelik atraksiyonlara girmek!
Umarız aydınlar, muhalefet partileri ve halk bir defa daha bu kanlı senaryoya aldanıp peşlerinden gitmez. Ülkede devletin dayağını en çok yiyen, en bilinçli seçmeni olan Kürtler HDP kapatılsa dahi tercihlerini Erdoğan’dan yana veya ona yarayacak şekilde kullanmayacaktır.
Maalesef Erdoğan problemin bizzat kendisi olduğunu anlamak istemiyor.