Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bugün Türkiye’nin kayıt dışı bir koalisyon tarafından yönetildiğini iddia ederek ‘Mesele Erdoğan meselesi değil. Bugün Erdoğan’ı kullanırsınız… Söyledim; bu anayasa değişikliği, sadece Erdoğan için değil, daha sonraki dönemler için yapıldı’ dedi.
TV5’de yayınlanan 4. Güç programına konuk olarak Davutoğlu, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 12 Eylül ve 27 Mayıs’ın kurumsallaşmış hali olduğunu savundu ve ‘Yarın başka birisi geldiğinde, bir hafta içinde, bakın bir hafta içinde yayınlayacağı 10 kararname ile devletin bütün yapısını değiştirir; bir hafta içinde yayınlayacağı ayrı 10 kararname ile de bütün hak ve özgürlükleri askıya alır.’ şeklinde konuştu.
‘BU SİSTEM 12 EYLÜL VE 27 MAYIS’IN KURUMSALLAŞMIŞ DEVAMI’
Davutoğlu şunları söyledi:
Şimdi bu gidişat, böyle bir gidişat. Bu sistem, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ diye demokrasiye giydirilen şey, kurumsallaşmış bir otoriter rejim olarak 12 Eylül’ün, 27 Mayıs’ın sistemik olarak kurumsallaşması gibi. Başındaki kişiye göre kurumsallaşacak. Şimdi Erdoğan olduğu için muhafazakâr kesimler sessiz; ama yarın başka birisi geldiğinde, bir hafta içinde, bakın bir hafta içinde yayınlayacağı 10 kararname ile devletin bütün yapısını değiştirir; bir hafta içinde yayınlayacağı ayrı 10 kararname ile de bütün hak ve özgürlükleri askıya alır. Hiç kimse de buna ‘dur’ diyemez; çünkü HSK’yı bugün Erdoğan nasıl kontrol ediyorsa, yarın da o kontrol edecek. Anayasa Mahkemesi’ni kontrol edecek. Olağan Üstü Hal (OHAL) ilân edip şey de yapar.”
‘PERİNÇEK VE ERDOĞAN ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VAR, BİLMİYORUZ’
Gelecek Parti Genel Başkanı Davutoğlu, programda şu görüşlere yer verdi:
“Bu, en kötü koalisyon türüdür. Şeffaf olmayan, ‘kayıt dışı’ bir koalisyondur. Kayıt dışı koalisyon var bugün Türkiye’de. Perinçek ile Erdoğan arasında ne ilişki var, bilmiyoruz. Kayıt dışı bir koalisyon var ki Erdoğan ve Bahçeli’nin sesi çıkmıyor Uygur davasında. Birisi “mazlumların sesi” idi. ‘Dünya 5’ten büyüktür’… “Peki, bu 5, hangi ülkeler bunlar? Amerika Birleşik Devletleri. ‘Aptal olma’ dedi, sustunuz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına ‘Aptal olma’ dedi Trump, sustunuz. Diğeri? Rusya. Geçen sene, işte bu hafta yıl dönümü, 36 şehidimiz var İdlib’de. Rus hava güçlerinin desteğinde rejim güçleri şehit etti. Bir hafta sonra gittiniz, Putin’in makamı önünde dakikalarca bekletildiniz, sustunuz. Peki, Çin? Bütün dünya, artık ‘soykırım’ diyor. ‘Katliam’ falan demiyor, ‘soykırım’ diyor. Hollanda, Kanada parlamentoları soykırım diye karar alıyor, siz meclisten şeyi çıkaramıyorsunuz. Çin Dışişleri Sözcüsü, açıklama yapıyor; ‘Türkiye’nin akılcı davranacağına eminiz’ diyor. Akılcılıktan kast ettikleri ne? ‘Size para verdik swap şeyinde, bakın vermeyiz!’ Türkiye’yi ipotek altına alan bir yaklaşım. Peki, bunlar neyin işareti? Dediğim o ‘kayıt dışı’ koalisyonun. Bilmek istiyoruz, ne anlaştınız? Nede muvafıksınız?
…
‘MESELE ERDOĞAN DEĞİL… BUGÜN ERDOĞAN’I KULLANIRSINIZ…’
Beni korkutan, herkesi de uyarıyorum; mesele Erdoğan meselesi değil sadece. Bir iktidar meselesi değil. Türkiye’de öyle bir otoriter rejime geçiliyor ki, geçildi ki aslında, artık müdahale gerektirmeyecek kadar kontrol edilebilir bir sistem. Yani sandık üzerinde bir şüphe ortaya çıktığında halkın şeyi kalmayacak; çünkü artık o sandığı kontrol ediyorsanız, bugün Erdoğan’ı kullanırsınız… Ben, kendisine de ifade ettim. O zaman da çıkıp Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi lehine konuşmadığım için çok ağır baskı altında kaldım. Söyledim; bu anayasa değişikliği, sadece Erdoğan için değil, daha sonraki dönemler için yapılıyor. Türkiye’yi mutlak bir otoriterleşmeye götürmek istiyorlar; alet olmayın buna dedim. Sayın Cumhurbaşkanına da Sayın Binali Yıldırım’a da hepsine, ulaştığım arkadaşlara. Basına da ‘kaygılarım var’ diye söyleyebildim ancak. Ancak onu yayınladılar.
‘YARIN BAŞKA BİRİ 10 KARARNAME İLE DEVLETİN YAPISINI DEĞİŞTİREBİLİR’
Şimdi bu gidişat, böyle bir gidişat. Bu sistem, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ diye demokrasiye giydirilen şey, kurumsallaşmış bir otoriter rejim olarak 12 Eylül’ün, 27 Mayıs’ın sistemik olarak kurumsallaşması gibi. Başındaki kişiye göre kurumsallaşacak. Şimdi Erdoğan olduğu için muhafazakâr kesimler sessiz; ama yarın başka birisi geldiğinde, bir hafta içinde, bakın bir hafta içinde yayınlayacağı 10 kararname ile devletin bütün yapısını değiştirir; bir hafta içinde yayınlayacağı ayrı 10 kararname ile de bütün hak ve özgürlükleri askıya alır. Hiç kimse de buna ‘dur’ diyemez; çünkü HSK’yı bugün Erdoğan nasıl kontrol ediyorsa, yarın da o kontrol edecek. Anayasa Mahkemesi’ni kontrol edecek. Olağan Üstü Hal (OHAL) ilân edip şey de yapar.”