Patates soğan dağıtmanın…
İftarı “yer sofrasında” açmanın bir mantığı var.
Bunları araç olarak kullanan siyasetin,
Halen çok ciddi iş yaptığı bir yerdir Türkiye.
***
Milletin belki yüzde 5’i (ki bu gayet iyimser bir orandır) sosyal ağlarda konuşuyor.
Önde gelen kimi yayıncılar hataların altını çizip doğrusunu ortaya koyuyor, takipçileri de el çırpıyor.
Ve fakat…
Halkın büyük ekseriyeti açık kanalda yayımlanmış bir diziyi bile…
YouTube’daki ilk gününde 3-4 milyon izlenmeye taşıyabiliyor.
Politik analizleri 10 bin kişi izlerse memnun oluyorsun, gelgelelim ötede başka bir iş dönüyor.
***
Baskı ve sindirmeyle götürüyorlar.
Hele son dönemde moral üstünlükleri hiç olmadı, korku salarak yürüyorlar.
Ve bunu bildiğimizi biliyorlar.
Ayaklarını gazdan çektikleri anda taklalar atarak dağılacaklar.
Ondan yüklendikçe yükleniyorlar.
Cephaneyi hoyratça harcıyorlar.
Her defasında “deniz bitti” bitmesine de…
Bir biçimde çıktılar.
Kazın ayağı bu defa öyle mi, bekleyip göreceğiz.
***
Patates soğan dağıtmalarına…
İftarı yer sofrasında açmalarına tepki gösteriyorsunuz ya…
Bunu umursamıyorlar.
Eleştirerek tekerlerine çomak sokmuş olmuyorsunuz.
Ama ne zaman ki, kendi mahallelerine ucuz halk ekmek büfesi koymaya kalkarsanız, o zaman dişlerini çıkarıyorlar.
Çıkardılar da zaten.
***
Kılıçdaroğlu dün soruyor:
-Hayretler içindeyim.
-Vatandaş ucuz ekmek alacak yahu.
-Senin sevinmen lazım, yer tahsis etmen lazım.
-Bir dilim ekmeğe savaş açtılar!
-Akıl alacak şey mi yahu!
-Sen veremiyorsun bari o versin?
-Türkiye böyle bir tabloyla hiç karşılaşmadı. (27 Nisan 2021, CHP Grubu)
***
Ankara’ya çöreklenmiş zümrenin…
Türkiye’yi yönetmek gibi bir dertleri yok, hiç olmadı.
Vatandaşın ekonomisi, mutfağı vesaire de umurlarında değil.
Açlık yoksulluk sınırındaki halk onları telaşlandırmaz.
Patates, soğanla bunu dengelediklerini düşünürler.
Ayni ve nakdi yardımlarla “oy desteğini” hep arkalarında hissetmek isterler.
Her şey böyle yolunda giderken…
Getirip halk ekmek büfesini yoksul mahallenin ortasına koyarsanız…
Çarkı bozmuş, tekerlerine çomak sokmuş olursunuz.
***
İstanbul ve Ankara belediyelerinin – türlü engellemelere karşın – yardımları bir biçimde sürdürdüğünden haberdar değiller mi?
Çok iyi biliyorlar.
Ve sırf bu nedenle belediyelere çökmek için fırsat kolluyorlar.
Zaten, iki yıldır yitirdikleri rant yüzünden hayli öfkeliler…
Buna ucuz ekmek büfelerinin eklenmesi, çıldırtıyor.
***
Ülke her halükârda çökerken…
Muhalefetin “belediyeler üzerinden” bu tip hamleleri yeterli mi, soru işareti.
Yazıyı tamamlarken sosyal ağlara bir göz attım:
Salgın nedeniyle alınan “tam kapanma” kararı çerçevesinde alkollü içki satışının yasaklanması tartışılıyor, Erdoğan için “4. Murat” benzetmeleri yapılıyordu.
İçimden şunu geçirdim: Dördüncü Murat’a kurban olun siz.