Tarih Kasım 2013 ve sıla-ı rahim için Türkiye’deyim.
Dershaneleri kapatmak için bütün hücumlar yapılıyordu.
Nurlardan yana görünen emeklilerden Yeni Mahalleli biri bana; “Cemaatin en fazla üç ay ömrü var.
Üç ay sonra yüzde sekseniniz yok olacak” demişti.
Nitekim üç veya dört ay sonra yanı başımızdaki ülkenin kılıcını çalan derin bir bakan “cemaatin ruhuna Fatiha!” demişti.
Koca koca adamlar böyle diyorsa demek ki yok edeceklerdi.
Nitekim 28 Şubat’ın kudretli bir generali bir zamanlar “on milyon ölse ne olur ki” demişti.
O gün yapamadıklarını beş yılı gizli olmak üzere son on üç yıldır yapmaya çalışıyorlar.
Bütün hizipler ve onların dellalları başladılar yalan ve tehditlere.
ALKOL TÜKETİMİ, DEİZİM VE ADEİZİM!
Uydurulan yalanlar bulut olsa
Türkiye yüz yıl güneş görmez.
Nitekim bu yalanlar, İslam güneşini engellediği için beş milyon deist bilmem ne kadar ateist var.
Birkaç gün önce kamuoyuna yanşayan bilgilere göre; yılbaşında bile tüketilmeyen alkollü içecekler, bu ramazan ayında tüketilmiş.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Hizmet İmaniyye ve Kur’aniyyeyi bitiremediler,bitiremeyecekler inşallah.
Bitiremeyince darbe yaptılar.
Yine bitmedi.
Bu defa itirafçıları denediler.
İşkence görenler namusları ile tehdit edilenler itirafçı oldular ise onlara bir sözüm yok.
Hepsinin ellerinden öperim.
Ancak bir kısmı vardır ki ya para, makam veya kuru bir sıkı yemeden iftiracı oldular. Bir kısmı belasını buldu.
Allah onları da afetsin.
Şimdi de farklı bir yol deniyorlar.
Gerçi daha önce çok defa denenmiş.
ÜSDAT: REKLAMIMIZ YAPILIYOR, BİZ İŞİMİZE BAKALIM
Tıpkı Üstad Bediuzzaman’a yapıldığı gibi…
O gün için en meşhur bir ilahiyatçı profesöre sağcı geçinen Tercüman gazetesinde “Said Nursi kendisini peygamber zannediyor” diye yazdırtılıyorlar.
Sonra aynı koroya Diyanet’ten bazı kimseler ve bazı Sofular katılıyor.
Üstad ise “onlar reklamımızı yapıyorlar, biz işimize bakalım” diyor.
Zındıka komitesine hizmet eden o günkü bazı İlahiyatçı hocalar ve Diyanetçiler unutuldu gitti.
Ama Üstadın eserleri belki elli dilde 170 ülkede okunuyor ve hayata tatbik ediliyor.
Görüyorsunuz senaryo aynı fakat figüranlar değişik.
Az biraz mürekkep yalayanlar bilir ki zorbalık ile fikirler yok edilmez.
İsterseniz gelin Üstad gibi olaylara ziyadar nazarla bakalım.
Bu süreçte psikolojik, ekonomik, dini ve sosyal soykırımdan geçenlerin çok büyük bir kısmı mürşidi kâmil olacak inşallah. Anneleri ile beraber zindanda evradü ezkar ve gözyaşları ile büyüyen binlerce bebek gönüllere sultan olacak.
İslam tarihine bakın büyüklerin çoğu zülüm ve zindan görmüş.
Bazı dostlar da konuşuyor veya yazıyor.
Bu yazma ve konuşmalar ile kanaatimce Hizmete faide sağlıyor.
Yoksa adamların hedefinde milyonları öldürmek vardı.
Böylece ehli dalalet ve ehli hasedin rüesası gözünde küçüldüğümüzü, bölündüğümüzü gösteriyorlar.
Zulmetdar nazar ile baksak kötü.
Fakat ziyadar nazar ile bakarsak bu da iyi değil mi?
Konuşan ve yazan şayet gelirinin yarısını mazlum ve mahkumların eş ve çocuklarına gönderiyorlarsa, geceleri teheccüt kılıp yeryüzündeki mazlum ve mağdurlar için göz yaşı döküyorsa etkili olurlar.
Yoksa son yedi yıldır uydurulan binlerce yalan içinde bir süre sonra onların ki de kaybolur gider.
Çok geçmedi.
İftiracılar unutulmadı mı?
ŞAHLANAN KÜHEYLAN!
Bu zülüm süreci ile cebri hicrete mecbur kalanlar kimisi Hz. Yusuf (AS) gibi temkin makamına kavuştu.
Kimisi de kavuşmaya çalışıyor.
Sayısını bilmiyorum ama on binlercesi global vatandaş oldu.
Para ile bu yapılmak istenseydi, kırk elli milyar dolar gerekirdi.
Örneğin bir Çin’li Avusturalya’da vatandaş olmak için dört beş milyon dolar yatırım yapıyor ve beş yıl sonra olabiliyor.
Bu gelişmiş diğer ülkeler içinde aşağı yukarı böyle.
Görüyorsunuz değil mi?
Bazıları zulüm etti amma Cenabı Allah zulmü nasıl hayra tebeddül etti.
Şimdi bunlar dil öğreniyor.
Onların on binlerce çocukları okuyor, iyi üniversitelerde Master Doktora yapmaya başladılar.
Bu para ile yapmak istenseydi, her yıl milyarlarca dolar para gerekirdi.
Muhacirlerin kimisi küçük küçük ticarete başladı.
Allah Kur’ anda Hak yolunda hicret edenlerin gittikleri yerlerde bolluk ve bereket bulacağı vaat ediyor (Nisa:100). Geleceğin büyük iş adamları yetişmesi için bunlar birer tohum olacak.
Sayısını tam bilmiyorum. Fakat onlarca TV kanalı Youtube üzerinden yayın yapıyor.
Yapanların maaşı yok. Kaldığı odanın bir köşesini stüdyo olarak kullanıyorlar.
Programları gözyaşları ile izleniyor.
Kimisi şiir yazıyor, kimisi çocuk dergisi, makale ve kitap.
Kimisi Youtube üzerinden hak ve hakikati haykıran binlerce video yaptı.
Hele bu Ramazanda yapılan fedakârlıkları anlatmayayım.
Ehli dalalet ve Hasedin rüesası ve bilerek onların kılıçlarını çalanlar kalpten gidebilir.
ONLAR ZULÜM ETTİ, HİZMET EVRENSELLEŞTİ!
Biz onların ölmesini değil hidayete ereceği günü bekliyoruz.
Tıpkı İmamı Azam, İmam Şafii, Ahmet Bin Hanbel, İmam Malik, İmam Serahsi, Mevlana ,İmam Rabbani, Yunus Emre ve Bediüzzaman’ın yaptığı gibi.
Evet onlar zulmettiler fakat Hizmet evrenselleşti. Çünkü islam evrensel bir dindir.
Zülüm gübre oldu.
Niyyetleri kötü idi fakat yaptıkları ile uzun vadede daha büyük global bir hizmete vesile olacak inşallah.
Onlar bu başarıyı görünce bize yaptıklarına bin pişman olacaklar.
Belki bizde “ iyi ki yapmışlar” diyeceğiz.
Bir ehli kalbin dediği gibi onlar Türkiye’deki çınarı kestiler fakat devrilen çınarın tohumları bütün dünyaya yayıldı ve yeşermeye başladı.
Zindana giren, yolu karakoldan veya mahkemeden geçenlerin büyük çoğunluğu birer mürşit ve kahraman olacak.
Olmaya başladılar bile.
Evet küheylan tekrar şahlandı.
Biz onların dediklerine değil işimize bakalım.
Yaşayan muvaffak olur, konuşan değil.
Yaşamayıp konuşanlar da dogru da söyleseler unutulup gidecek.
Çünkü tarihte hep böyle olmuştur. yucelsalih@yahoo.com