SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD
Anayasa Mahkemesi (AYM), Afyonkarahisar Terörle Mücadele Müdürlüğü’nde tecavüze uğrayan A.A’nın, Anayasası’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamelelere maruz kaldığına karar verdi. İşkenceciler M.A. ve B.A. hakkında Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığının tekrar soruşturma başlatmasını isteyen AYM, A.A’ya da 50 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti.
Hasan Tahsin Gökcan’ın başkanlığında alınan 26 Mayıs 2021 tarihli kararda, üyeler Hicabi Dursun, Yusuf Şevki Hakyemez, Selahaddin Menteş ve İrfan Fidan’ın imzası bulunuyor.
BİR YURTTA GÖREV YAPIYORDU
Afyon’da bir yurtta görev yaparken ihraç edilen A.A., Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında 26 Ağustos 2016’da gözaltına alındı. OHAL şartlarında 25 gün gözaltında kalan A.A. bu süre içinde Afyon TEM’de işkence gördü, tecavüze uğradı, kötü muameleye maruz kaldı.
20 Eylül 2016’da tutuklanıp Afyonkarahisar E Tipi Cezaevine gönderilen A.A. cezaevine girişte muayene edildi. Doktor kalçasının iki tarafında çürüme, morluk ve sol üst azı dişinde hassasiyet tespit ettiğine dair rapor düzenledi. Oysa gözaltındayken darp raporu için iki kez hastaneye götürülen A.A.’ya doktorlar ‘darp yoktur’ raporu vermişti.
A.A. hapse girdikten iki gün sonra işkenceciler hakkında Afyon Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Savcılık, işkence ve tecavüz ettikleri iddia edilen polisler M.A. ve B.A. hakkında soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında 17 Mart 2017’de ifadesi alınan A.A. gözaltına alınmak üzere Devlet Hastanesine götürülürken araç içinde görevlilerinin fiziksel ve sözlü şiddetine uğradığını, başından darp edildiğini, “fetönün liboşusunuz” diyerek hakarete ve sinkaflı küfürlere maruz kaldığını söyledi. Daha sonra Afyon TEM’de götürülen A.A’ya burada yapılan işkenceler daha da korkunç.
“İRİ YARI BİR POLİS CİNSEL ORGANINI MAKATIMA…”
İfade sırasında kendisine gösterilen bir genci tanımadığını söyleyen A.A’nın başına keten çuval geçirildi. Sıcakta çuval içinde bekletilen A.A. daha sonra başka bir odaya alındı, pantolonu ve iç çamaşırları çıkartıldı.
Uzun boylu, kır saçlı, iri yarı bir polis, A.A’ya tecavüz etti. Diğer polisler tecavüzü seyretti. Başka bir polis de tüm bunları cep telefonuyla kaydetti. Eğer konuşmazsa cop tecavüzüyle tehdit edilen A.A’yı eşiyle de tehdit ettiler ve onu da gözaltına aldılar.
İşkenceler daha sonra da devam etti. Söylemesine rağmen ameliyatlı kulağı 50-60 kez darp edildi. Defalarca copla dövüldü. Dudakları patladı, dişi kırıldı.
Afyon Cumhuriyet Savcılığı, tüm bunlara rağmen soruşturmayı 25 Aralık 2017’de ‘kovuşturmaya gerek yoktur’ diyerek kapattı. A.A’nın tedbir amaçlı yalan söylediğini ifade eden savcılık işkenceci polisleri akladı. 12 Haziran 2017’de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunan A.A’yı Anayasa Mahkemesi haklı buldu. Dört yıl sonra 26 Mayıs 2021’de karar veren yüksek mahkeme, A.A.’nın işkence gördüğüne hükmetti, sorumlular hakkında tekrar soruşturma açılmasına ve A.A’ya 50 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi.
“112 ACİL SERVİSE KALDIRILDIM”
A.A. cezaevindeyken gazetecilere ve siyasi parti liderlerine gönderilmek üzere 2 Ağustos 2017’de bir mektup yazdı. Ancak mektup Afyon E Tipi İnfaz Kurumu Mektup Okuma Komisyonu tarafından sakıncalı görülerek gönderilmedi. Delil olarak mektubu inceleyen AYM, kararda mektubun bir kısmına da yer verdi.
Gördüğü işkenceler sonucunda 112 acil servise kaldırıldığını söyleyen A.A. mektubunda dernek, vakıf, gazeteciler ve siyasetçilerden hukuki destek beklediğini belirtiyor:
“…Gözaltında tutulduğum 25 günün nasıl geçtiğini, ifadeleri hangi şartlarda verdiğimi belirtir bu hikayemi sizlere anlatıp sizlerden her türlü hukuki ve insani ve vicdani desteği bekliyorum. 25 gün Afyon emniyetinde TEM Şubede işkence gördüm, kafama çuval geçirilerek dakikalarca bekletildim, bu haldeyken TEM polislerinin cinsel saldırılarına (tecavüz) maruz kaldım. 7-8 polisin sürekli ellerinde tekme tokat ve coplarla dövüldüm. 112 acil servise kaldırıldım. Baskı altında ifadelere imza atmak zorunda bırakıldım. Bu dilekçemde hangi şartlarda FETÖ üyesi yapıldığım ve ifadeleri hangi şartlarda kabul ettiğimi ve neden şimdi kabul etmek istemediğimi anlatıyorum. Hukuki açıdan 11 aydır uğraşıyorum ama bütün insanlar sağır, dilsiz, hukuk ve yargı topal, ilerlemiyor. Sizlerden hukuki, vicdani ve insani her türlü desteği bekliyorum.”
A.A.’NIN SAVCILIKTA VERDİĞİ İFADESİNİ YAYINLIYORUZ
“…koridorlar boştu benim geldiğimi söylemeleri üzerine [A.] Başkomiser olarak bildiğim kişi ile kendilerini tanımadığım 7-8 sivil kişi beni aralarına aldılar, yumruk ve tekme ile beni dövmeye başladılar. Ben 2014 yılında kulağımdan ameliyat olmuştum, kulağıma vurmamalarını söyledim ancak beni dinlemediler.
“30 GÜN BİZİMLESİN, COP…”
Daha sonra odada bulunan ve asker olduğunu sonradan öğrendiğim genç bir çocuğu bana gösterdiler ve tanıyıp tanımadığımı sordular. Tanımadığımı söylemem üzerine ‘bunu tanıyacaksın’ diyerek tekrar dövmeye başladılar. Daha sonra başıma keten bir çuval geçirdiler. Sıcakta çuval içerisinde 10-15 dakika beklettiler. Sonra başka bir odaya aldılar. Burada alt kıyafetimi yani pantolonumu ve iç çamaşırımı çıkardılar. Bir koltuğun önünde kafamı öne doğru eğdiler. Sonradan isminin [B.] olduğunu öğrendiğim uzun boylu kır saçlı iri yarı olan bir polis cinsel organını çıkararak benim makatıma sokmaya çalıştı. Diğer polis memurları bunu seyrettiler. Görevlilerden bir tanesi bu durumu cep telefonu ile çekti. Bana gösterdikleri çocuğu kast ederek ‘bu çocuğu tanıyacaksın’ dediler ben tanımadığımı söyledim. ‘Tanımazsan 30 gün bizimlesin yarın da makatına cop sokacağız’ dediler.
“AMELİYATLI KULAĞIMA 50-60 KEZ TOKAT ATTI”
Buradan çıkarıp karanlık bir odaya götürdüler başıma çuval geçirip yarım saat kadar burada beklettiler. Daha sonra koridora alıp 15 dakika kadar yerde çömelterek beklettiler daha sonra bir memur gelerek işlemlerimin bittiğini belirtip Kapalı Spor Salonuna götürmek üzere beni getirdikleri araca bindirdiler, araç içerisinde [A.] Başkomiser ile beni evden alan iki kişi vardı. Araç içerisinde giderken [A.] Başkomiser ile aracın önünde sağ tarafta oturan beyaz saçlı ve top sakallı olan kişi bana ’40 gündür sizin yüzünüzden eve gidemiyoruz’ diyerek sinkaflı küfürler ettiler. Kapalı Spor Salonuna vardığımızda koridorda giderken beni ittirdiler ayrıca [A.] Başkomiser bana çelme takıp yere düşürdü, sırt üstü yatırdı karnımın üzerine oturdu ‘senin hangi kulağın ağrıyor’ diyerek yüzümün her iki tarafına 50-60 kez tokat attı. Ayrıca sinkaflı küfürlerine de devam etti. Son olarak da yüzük bulunan sağ eli ile bir kez alnıma bir kez de dişlerime vurdu dudaklarım patladı, yüzümde darp izleri meydana geldi. Daha sonra oradaki görevlilere ‘bunu kapıya yakın oturtun biz her gün gelip bunu döveceğiz’ dedi. İki – üç gün burada kaldım, gelen giden olmadı.
“EŞİN BAŞKALARININ ALTINDA YATAR, 25 YIL HAPİS YATARSIN”
Pazar günü akşam beni tekrar alıp TEM Şubeye götürdüler, koridorda [T.] Müdür, [A.] Başkomiser, [M.A.] ve [B.] isimli polis memuru ile birlikte kim olduklarını bilmediğim toplamda 8-9 kişi vardı. [B.] isimli polisin elinde cop vardı, cop ile kaba etlerime vurmaya başladılar, ellerim ters kelepçeli idi, [T.] Müdür dışında diğerleri de yumruk ve tekme ile rastgele her yerime vurdular. [T.] Müdür bu sırada bizi seyrediyordu, sonra [T.] Müdür’ün odasına götürdüler, burada da 8-9 kişi copla ve elleri ile beni tekrar dövmeye başladılar, pantolonum bu arada düştü copla kaba etlerime vurdular ve çok acıdı, [T.] Müdür, daha önce gösterdikleri çocuğu kast ederek ‘bunu tanıyacaksın 30 gün buradasın, ben karışmam her gün döverler seni’ dedi. Daha sonra beni alt katta bulunan nezarethaneye götürdüler. Ertesi gün saat 13.30’da tekrar üst kata çıkardılar burada bazı fotoğraflar gösterdiler ‘bunları tanıyacaksın eşini de alırız, eşin başkalarının altında yatar 25 yıl hapis yatarsın’ dediler. Ben de korktum, bana gösterdikleri resimlerden birkaç kişiyi tanıdığımı söyledim. Birkaç gün sonra saat 01.30 sıralarında beni uyandırdılar yukarıya çıkardılar, [M.A.] nın elinde uzun, [B.] nin elinde kısa jop vardı bu joplarla beni dövdüler, kaba etlerime vurdular ‘Bizim dediğimiz her şeyi kabul edeceksin ancak evine böyle gidersin’ dediler, bu nedenle ben bana fotoğraflarını gösterdikleri kişileri tanıdığımı söyledim. Birkaç gün sonra eşim [S.A.] yı, TEM Şubeye getirdiler, onu da gözaltına alacaklarını söylediler bu nedenle ben korktum ve söyledikleri her şeyi kabul ettim.
“DİŞİM KIRILDI”
Gözaltına alındıktan 14 gün sonra aile hekimlerini gözaltına almaya başlamışlar biz nezarethanede 2-3 kişi iken 30 kişi olduk nezarethane doldu. Aile hekimlerinin ifadelerini almaya başladılar, saat 21.00 sıralarında beni yukarı çıkardılar, yukarıda [M.A.], ellerim kelepçeli olduğu halde karnıma yumruk atmaya başladı. ‘Sen bu doktorları neden organize ediyorsun bunların ifadeleri neden kilitlendi’ diyerek birkaç kez yüzüme yumruk attı, dişim kırıldı, dişim şu an kırıktır, cezaevinde sürekli tedavi oldum. Gözaltında iken beni doktora da götürmediler.
25 gün sonra bana söyledikleri her şeyi kabul ettim ve ifadeleri imzaladım. 19/09/2016 günü TEM Şubede bulunan bir odaya iki polis nezaretinde götürdüler, içeride doktor olduğunu söylediler ayrıca doktorun yanında bir kaç polis memuru daha vardı, polislerin bulunduğu ortamda, doktor darp cebir olup olmadığını sordu, yanımda polis memurları olduğu için korktum ve darp cebir olduğunu söyleyemedim, doktor da beni soymadı ve muayene etmedi, benim bu beyanıma göre rapor düzenledi ayrıca beni ve gözaltında bulunan diğer kişileri Devlet Hastanesine götürmediler, bizi şube dışına çıkarmadılar şubeden doğrudan Adliyeye getirdiler. 20/09/2016 günü saat 04,00’a kadar mahkemede sorgum yapıldı ve tutuklama kararı verildi. Cezaevi mahkum kabul bölümünde darp cebir olduğunu söyledim bunun üzerine beni revire götürdüler burada doktor beni muayene etti, kaba etlerimde darp izi olduğuna dair ayrıca dişimde hassasiyet olduğuna dair rapor düzenledi.”
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN KARARININ ORİJİNAL BELGESİ